AV. FEVZİ KONAÇ

Aileler Yüzlerle Camide… Yüzbinler İse Konserde…!!

AİLELER YÜZLERLE CAMİDE… YÜZBİNLER İSE KONSERDE…!!

Cihannüma Derneğimizin 81 ilimizde 109 camide sabah namazında aileleri buluşturan programını büyük bir heyecanla gerçekleştirdik. 11 Eylül pazar sabah namazında Kayseri olarak Hacı Kılıç Camiinde buluştuk. Kadın/erkek, çoluk/çocuk hep birlikte manevi merkezlerimiz olan camileri doldurmaya gayret ettik. Geleceğimiz olan yavrularımızla sabahın seherinde aynı secdede ve dualarda buluşarak, onlara kıyamete kadar sürecek iman esaslarının zirvesi olan namazı anlatmaya ve bu mirası onların zihninde iz olarak bırakmaya çalıştık. Bir avuç bile olsak, sadece ve sadece Rabbimizin emrine itaat duygusuyla sıcak yatakları terk ederek, emrine itaat ederek geldik Ya Rabb şuuruyla, aslında yalnız bıraktığımız mabetlerimizden bir nevi özür dilemek için secdede af diledik.

Üzerine basa basa ifade etmek isterim ki; camide çocuk sesleri ne kadar güzel. Camide dedeler, babalar, annelerle çocukların buluşması ne güzel. Dünyalıklarını ihya etmek adına çırpındığımız yavrularımızın, ahiret bilincini inşa edebilmek adına aslında içeriğine tam olarak vakıf olamasalar bile secde de bir büyük iradeye birlikte boyun eğdiğimizi göstermek adına camileri canparelerimizle şenlendirmek ne güzel. Hacı Kılıç Camiinde Yasin Yüksel Hocamızın muhteşem tilavetiyle kıldığımız namazın lezzeti ne güzel. Kocasinan Müftümüz Sn. Halil Uzun Hocamızın sohbetindeki zihinlerimize kazınan uyarıları ve şuur dolu hatim duası ne güzel. Kocasinan Belediyemizin namaz sonrası camiden çıkan cemaatimize ikram ettiği sıcacık çorba ne güzel… velhasıl bu şehir camilerindeki bu kalabalıklarla ne güzel…

Bir başka güzellik ise; hayır sever kardeşlerimizin katkılarıyla alınan futbol toplarının, bebeklerin, şekerlemelerin dağıtımı sırasında biraz önce secdede buluştuğumuz yavrularımızın bir intizam içinde bu sembolik hediyeleri almak için bekleyişleri ne güzel. Hediyesini alan kız/erkek her yavrumuzun gözlerindeki ışıltıya şahitlik etmek ne güzel.

İşimiz güzellikleri konuşmak ve artırmak olmalı. Bu güzelliğin üzerini başka meselelerin örtmesine izin vermeden, istikrarlı ve ısrarlı bir şekilde geleceğimiz olan yavrularımızı camilerle buluşturmaya devam etmeliyiz. Buna mecburuz ve mahkumuz. Aksi halde gençlik üzerinden nasıl bir savrulma yaşadığımız hepimizin malumu.

Dikkat çeken husus şu ki; ülke genelinde yapılan tüm camilerimizde manzara katılım açısında aşağı yukarı aynı idi. Biz Kayseri’de olarak 400 kişi civarında sabah namazında buluştuk. En önemlisi aileler vardı ve bu manzara bizi elbette mutlu etti. Camimiz tıklım tıklım olsa daha güzel olur muydu? Elbette olurdu. Bir yanımız olana şükrederken diğer yanımız keşke dedi adeta…

Ancak aynı günlerde İzmir’de kurtuluş kutlamalarında Tarkan konseri yapıldığını haberlerde izledim. Birçok rivayet olmakla birlikte emniyet tarafından konserde 300/400 bin kişinin olduğu raporlanmış. İçim burkulmadı desem yalan olur. Üç/beş şarkının cazibesi yüzbinleri bir araya getiriyor da, ilahi davetin muhatapları neden bu kadar cılız görüntü veriyor demekten kendimi alamadım. Bu satırları okuyanlar sapla/samanı karıştırdığımı zannetmesinler, diyerek şu tespiti yapmak isterim. Tüm şehrin bir camide buluşmasının mümkün olmadığını, her gün kılınan namazla üç beş yılda bir olan bir konserin aynı tepkiyi almasının mümkün olmadığını biliyorum elbette. Ancak birkaç yılda bir olan ailecek cami buluşma daveti de mukayese anlamında bir ölçü sayılacak olursa manzara şu. Alemlerin Rabb’inin çağrısına kulak vermek durumunda olan insanlarımız bir sabah vakti ailesiyle 300/400 kişi olarak mabetlere gelebiliyorken, camileri öksüz ve yetim bırakıyorken, haz ve hız neslinin beklentisine cevap veren bir şarkıcının konserine 300/400 bin kişi katılıyorsa bu ülkede dengeler bozulmuş demektir.

Burası İzmir şaşılacak bir durum yok denilebilir. Ya mütedeyyin insanları ile maruf şehirlerimizde terk edilen camilerini nasıl izah edeceğiz. Üzülmemek elde değil. O yüzden bol keseden atıp tutmakla olmuyor. İzmir’in Belediye Başkanı’nına veya falan siyasiye, inancımıza ve tarihimize hakaret edenlere kuru sloganlarla bağırmakla da olmuyor. Önce bizler başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmeliyiz. Laik cumhuriyetin hayat tarzı tercihinin en önemli kaleleri gibi görülen konserleri yüzbinler doldururken, inancımızın mabetleri bomboş bırakılır hale gelmişse suçlu aramaya gerek. Suç ve suçlu ortada.

İki hayat tarzını tercih edenlerde bu ülkenin insanı. Söylenecek bir şey yok ama biz kendi üzerimize düşen manevi sorumlulukları yerine getirmiyorsak, kimseye kızma hakkımız olamaz. O zaman bize düşen gayret etmek, nice azların & çoklara galip geleceği ilahi müjdesine nail olabilmenin yollarını aramak olmalı. Galip gelmek ne demek? Seküler ve inançsız bir toplum arzu edenlerin hesaplarını bozarak, inançlı imanlı nesillerin yetişmesine vesile olacak her hizmet alanına sahip çıkmak, mabetlerimize yeniden cemaatle ihya etmek, inancımıza ve tarihimize küfredenlere en makul ve güçlü bir sesle itiraz ederek bizi yok saymalarına müsaade etmemek, demek… öyleyse bir yerden yeni ve güçlü bir Besmele çekmeye mecburuz…

MEMLEKET GAZETESİ KÖŞE YAZISIDIR. EYLÜL 2022

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri