Av.Fevzi Konaç

Dil Yarası ve Hulki Cevizoğlu Kadar Olamamak…!!

DİL YARASI ve HULKİ CEVİZOĞLU KADAR OLAMAMAK…!!

Üniversite yıllarımda tanıştığım MGV ve Erbakan Hocamın davasının yol arkadaşlığı nasip olmuş biri olarak 30 yıldır Kayseri’de avukat olarak çalışan biriyim. Refah Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı ile başlayan siyasi hayatım, son olarak Erbakan Hocamıza olan vefa duygum nedeniyle SP Melikgazi İlçe Başkanlığı ve 2002 yılında yol ayrımında milletvekilliği adaylığı ile son buldu. Yaklaşık 15 yıldır aktif siyasette hiç görevim olmadı. O ayrışma (Ak Parti & Saadet) döneminde yaşadığım travmalar ve kardeşlik hukukunun hiçe sayıldığı saygısızlıklar nedeniyle siyasete olan mesafem arttı ve uzak kaldım.

İman ettiği gibi yaşayan biri olmak ve kalabilmek derdiyle, kendime çizdiğim yol haritasında mümkün mertebe ideolojik fanatizmden ve bir teşkilatın at gözlüğü takan adamı olmaktan hep sakındım. Bizleri bölen ve ayrıştıran sebepleri yok sayarak, ilahi çağrının sesine kulak verebilmek kaygısıyla “Müslümanlar kardeştir” ilkesini dünyevi tüm ihtilaflarımızın üzerinde tutmaya gayret ettim. Bütün riskleri ve ötekileştirme ihtimallerini göze alarak yanlışları Allah için tenkit etmekten korkmadım. Ama bunları yaparken ne dostlarımı kırdım ne de dostluklarıma zarar verecek derecede öfke kontrolünden uzaklaştım.

Siyasete uzak olsam da safım hep netti. Yüz yıldır bu ülkenin asli unsuru olan ama yok sayılan ve ötekileştirilen mütedeyyin insanımız adına, bunu yapan CHP ve zihniyetine hep buğzettim. Onlarla fikri anlamda karşı karşıya gelmekten hiç çekinmedim. Özeldir ama bu zihniyetle olan kavgalarımda yargılandım ve hesaba çekildim ama tek bir santim geri adım atmadım. İnanan insanlara hayat hakkı tanımayan CHP’nin ülke insanına ödettiği bedelleri hiç unutmadım. İntikam ve rövanş mantığına karşı olsam da, onların düşmanlıklarının dozunun arttığı her olayda yeniden direnmenin ve dirilmenin hazzını yaşadım. Onların da hesap sorma adına yapılan her şeyi yıkma hayallerinin dipdiri olduğunu görüyorum.

Velhasıl… uzun yıllar geçmiş ve köprünün altından çok sular akmışken… ülkemiz siyasi tarihinin en önemli ve stratejik seçimlerine geldi…

Geldiğimiz bu noktada atamadığım travmalarım nedeniyle kaygıyla izlediğim SP ve CHP yakınlaşması, Erbakan Hocamızın geçmiş koalisyonları delil gösterilerek bugün artık bir nikah akdi ile sona geldi. Erdoğan kini 7 düveli bir araya getirdi. SP Genel Merkezi önünde laiklik sloganları ve Mustafa Kemal’in askerleriyiz naraları ile SP kadroları CHP listelerinde yerini aldı. Bu yuvada saadet olmaz, kan uyuşmazlığı var dediğim gün itibarıyla bir kısım eski arkadaşlarım diliyle okların hedefi oldum.

Siyasi savrulma kabul ettiğim bu yaklaşıma yaptığım eleştirilere karşı; ittifak ortakları ile kurdukları ortaklık hukukunun korunması adına, 30 yıl hiç değilse ruhen beraber yürüdükleri kardeşlerinin hukukunu kolayca çiğnemekten, kırmaktan ve saldırmaktan çekinmeyen insanlara dönüştüler bir anda.

30 yıldır kardeş gözüyle baktığım insanların hakaretleri ve suçlamaları ile karşı karşıya kaldım. Can yakıcı ithamlar, iftiralar ve acımasız yaklaşımlar. Kardeşliğimiz bu muydu? bunu sorguladım. Kin ve nefret dolu sözler içimi acıttı. O meşhur şarkıda geçtiği gibi bütün yaraların iyileşmesi mümkünde dost zannettiklerimizin yüreğimizde açtığı dil yarası pek geçecek gibi durmuyor ve galiba hesabı ahirete kalacak. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacak kadar nefretle baktıkları ve günahlarını (!) ezbere saydıkları Reis’e karşı, Kemal Kılıçdaroğlu ve sicili karanlık CHP’nin hidayete erdiğine inanmaları ve haddi aşarak “mücahit” (!) ilan edecek kadar gözlerinin kararmasına üzülmekle yetiniyorum. Bu kadar düşmanlığa pes demekten öte bir şey diyemiyorum.

Peki bütün bunlar ne için? CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan Ak Partiyi devirmek (!) için atılan adımların hatırı için.

İşte tam bu dönemde terör örgütlerinin bile muhalif masaya ortak olduğu, uluslararası güçlerin Reis’i yıkmak için muhalefete yan çıktığı süreçte, safımızı tahkim etmek adına Ak Parti’den aday adayı oldum ve yerimi/safımı tescillemek istedim. Üstelik aday yapılmama ihtimalimi bilerek ve öngörerek. Maksadım benim açımdan hasıl olmuştur bunun bilinmesini isterim. Ama maceramız bitmedi. Saadet’li kardeşlerim şimdi de “Bak sizi ve duygularınızı kullandıklarını görün, sizin onlara yüklediğiniz anlam ve duyduğunuz muhabbet karşılıksız, sizin dava dediğiniz şeyin karşılığı orada yok artık, çöpe atıldınız” diye dalga geçiyorlar. Bu bakışa karşı söylenecek çok söz var ama bu insanları büyüleyecek (!) kadar inandırıcı olan CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme ve değişme rolünü iyi oynadığını kabul etmek gerekir.

Listelerin açıklandığı Pazar gününden beri çok sorulan “aday konulmadığın için üzgün müsün?” sorusuna birkaç cümle ile cevap vermek isterim. İnsanız ve nefis taşıyoruz elbette. Değer verilmek ve layık görülmek kim istemez ki? Ancak; bunca yıl emek vermiş kardeşlerimiz varken sıra bize gelmeyebilir, bunu anlarım. Aday edilmeye layık ve ehliyetli olmayabilirim, bunu kabul ederim. Dengeler gözetildiğinde işe yaramaz bile sayılabilirim, bu da el hak doğrudur. Çok daha nitelikli vasıfları olanlar arasında tercih edilmeye de bilirim. Bunlarda kabulümdür.

Ama şunu anlamakta zorlanıyorum; 35 yıldır sevgi ve muhabbet beslediğim Reis’im ve davasına, aklım erdi ereli Atatürk üzerinden parmak sallayan, küfreden, aşağılayan, muhalefet eden ve karşıtlıkla meşhur olan adamların bile bizim sevgimize tercih edilmesine içerliyorum. Misal mi? Daha düne kadar Ak Parti ve Reis’imize demediğini bırakmayan ama bir anda kongre merkezi önünde bizim tebaa tarafından selfie çekinme izdihamına (!) layık görülen ve SP önündekilere benzeyen bir başka Mustafa Kemal’in askeri Hulki Cevizoğlu. Ondan da mı kötüyüz? demekten kendimi alamıyor, işte bunu anlamıyorum. Reel politiği içime sindiremiyorum. Bu devşirme adamlar ilk savrulmada çeker gider de (eski kimi örneklerde olduğu gibi… misal mi? Pelin Gündeş Bakır) biz bu yolda mezara kadar yürürüz inşaAllah diyerek, tarihe not düşmekten kendimi alamıyorum. Günün adamı olmak kolay da davanın adamı olmak zordur. Biz öyle olmaya ve kalmaya devam edeceğiz. Üstelik stratejik davranarak bu hislerimi ve eleştirimi içimde tutmuyorum.

Bütün bunlara rağmen ve dalga geçenlere inat; listedeki kıymetli aday kardeşlerime başarılar diliyorum. Yeniden büyük Türkiye’yi ve Mazlumların Umudu Türkiye’yi inşa eden Cumhurbaşkanıma sevgim ve dua’m bakidir. Bedeli ne olursa olsun sonuna kadar safında yürümeye talibim. 13/04/2023

Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile…        MEMLEKET GAZETESİ 

2 Yorum

Mustafa Küçükte

Mustafa Küçükte

15 Nisan 2023
Solcu Ertuğrul Günay vardı listeden milletvekili ve ardından kültür bakanı oldu, Ak parti güzel ve hayırlı işler yaptı kabul ama böyle kültür bakanlarımız ve milletvekillerimiz de oldu! Ders çıkarmak hepimize düşer

Misafir

Misafir

15 Nisan 2023
Siyasette kalite ve nitelik yerine nicelik, kesesinin doluluğu veya keseden kaynaklı sosyal nüfuz önceleniyorsa sıkıntı var demektir.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri