AV. FEVZİ KONAÇ

28 Şubat Ayazında Vatana Sevda...

28 ŞUBAT...;

... Vatana sevdalı idik, tek tek insanımızın derdi ile dertlenmek, bir yetimin, öksüzün başını okşamaktı hayalimiz.

Mazisindeki ihtişamı yeniden ayağa kaldırmak, mazlum coğrafyaların umudu olmaktı derdimiz. İman diyorduk, ahlak diyorduk, maneviyatsız bir toplumun yücelmesi mümkün olmaz diye inanmıştık. 

Bayrağa sevdamız, bir milli maçtaki başarıdan sonra bile bizi gözyaşlarına boğacak kadar büyüktü. Toprağımızın her bir karışı şehit kanları ile sulanmıştı ve bu yüzden mübarek bir anlam yüklüydü. 

Kaygımız bu toprağın insanına ve yeni nesillere de bu ruhu aktarmaktı. O yüzden gece gündüz demeden koşmak, çalışmak ve azimle yol almak bizim için ibadet değerindeydi...

Biz böyle bir sevdanın peşinde iken, neden bir grup insan bizi yok etmek istesindi ki?... habis ur gibi algılanmak için ne yapmıştık ki?... yurtlarımıza, vakıflarımıza, teşkilatlarımıza el koyacak kadar kin ve nefret beslenmek için neydi suçumuz?

Yasaklar, yargılamalar, linç kampanyaları.... 1000 yıl sürecek tehditleri... acı, hüzün ve gözyaşı... çoğu kez cevabını bir türlü bulamadığım deli sorular...?? 

Biz bunları hak edecek ne yaptık? Bunu bizlere layık görenler vatansever, biz sakıncalı insanlarız öyle mi?...

Bugün ise; o süreçte yaşadıklarımız adına karışık duygular içinde kıvranan zihnim ve yüreğim... bir yandan imanım; affı ve merhameti emrederken, diğer yandan aklım; bunların bir hesabı olmalı kavgası içinde... 

Ödetilen bedellerin bu dünyada olmasa bile, ahirette bir hesabının olduğunu bilmenin rahatlığı içinde ki ruh hali ile, geleceğe dair taşıdığım umudum; bütün sermayem...

Belki öyle olmalı ve yaşanmalı idi o acılar... seçilmeli idi sağlam yürekler, imtihan çetin ve nefisler kaymak üzere uçurumun kenarına gelmişti... esen bu rüzgar bizi kendimize getirecekti kim bilir?

Neden? Niye soruları ve sızlanmak tılsımı bozabilirdi!! Sabır ne güzel azıktı bizim için!

Geldi ve geçti, elbette derin yaralar açtı, kazanan ve kaybedenler oldu... Çünkü sayılı zaman çabuk geçerdi ve zulüm ebedi olamazdı... sabır, sabır, sabır yüklenilmeliydi yürekler...

Ne mutlu "Kahrında Hoş-Lütfunda Hoş" diyerek, ayakları değişmez ve eskimez gerçek üzere sabit kalanlara... o gün bu zulmü yapanların ismi hafızalardan silindi ve gitti... artık hatırlanmıyorlar bile...!!

Ama mazlumların ve vakarlarını kaybetmeden yollarına devam edenlerin ismi, Rahman'ın katında listelendi ve tescillendi inşaallah ... ve tek umudumuz o listede olabilmek... tek umudumuz; o listenin başında adı yazılı Erbakan Hocamızın isminin altında, kardeşleri olarak kayıtlı olabilmek...😢

Hamdolsun ayağımızı rızası için sabit kılana... Hamdolsun esen sert rüzgarlarda dimdik ayakta kalanlara... ve bir çift son sözde zalimlere... Alemlerin Rabb'i sahip çıktıktan sonra, sizin Şubat ayazınız bize ne yapabilir ki?😢

1 Yorum

Seher Sağırlı

Seher Sağırlı

28 Şubat 2020
Rabbim aynı davada aynı yolda yürümeyi nasip edip ayaklarımızı sabit kılsın inşallah Hocam ...

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri