AV. FEVZİ KONAÇ

Suç Kimde…???

SUÇ KİMDE…???

6o yıl önce başlayan ve yaklaşık 10 yıl önce kardeşim tarafından işletilmeye devam eden dükkanımız ticaret hayatına son verdi. Camikebir Mahallesinde küçük bir esnaf olarak iş hayatına atılan babamız, bu mütevazi işyeri ile 6 kardeş olan biz evlatlarını kimseye muhtaç etmeden büyüttü, okuttu, evlendirdi ve elinden geldiğince meslek sahibi yaptı. Yaş ilerleyince bu küçük dükkanı kardeşim devam ettirmek durumunda kaldı. Ne kadar şükretsek azdır. Babamızdan bir servet devralmasak da, şehrin bilinen sevilen bir esnafının çocuğu olmanın gururunu devraldık.

Ancak dedim ya; bu 60 yıllık küçük esnaflık maceramız ne yazık ki son buldu. Özellikle son üç yıl küçük esnaflık zorlaşmaktan öte, bir çile haline dönüştü. Sadece bizlere mahsus olmadığını bildiğim büyük bir ekonomik sıkıntı, bizler gibi küçük esnafı adeta yaktı kavurdu. Artık kirasını, vergisini, giderlerini karşılayamaz olan esnaflar tek tek kepenk kapatıyor. Bizim dükkanımızın olduğu mahallede onlarca boş dükkan kiracı arıyor ama insanımızın ticaret yapma gücünün kalmadığı günleri yaşıyoruz.

Kardeşimle ara ara dertleşip konuşuyorduk, diyorduki “-Abi keşke sabit bir geliri ve mesai kavramı olan bir işe girseymişim de, bu çileyi çekmeseymişim.” Bir esnafın dilinden dökülen en hüzünlü cümleler bu olsa gerek. Onlarca yıllık serbest meslek özgürlüğünün ve kendi işinin patronu olmanın cazibesinin yerine, asgari ücretle bile olsa stresin olmadığı bir işi hayal etmek ve pişmanlık duymak kötü olsa gerek.

Kendi kendime düşünüyorum. Bu ticaret küçücük bile olsa bizi büyüttü ve geçindirdi. Bu zamana getirdi. Ne oldu da son üç yılda böyle bir akıbetle karşılaştık. Bugüne kadar sürdürdüğümüz ve ayakta kalabildiğimiz ticarethanemizde, bugün neden kapıya kilit vurmak zorunda kaldık? Kardeşim neyi beceremedi? veya neye ayak uyduramadı? diye önce çuvaldızı kendimize batırmaya çalışarak, hiç olmazsa makul bir gerekçe bulup rahatlamaya çalışıyorum.

Ticarette öngörü ve geleceği görebilmek elbette çok önemli. Pandemi ile birlikte durağanlaşan ticaretin ve internet üzerinde değişen alışveriş algısının neler getireceğini tahmin edebilmek gerekirdi galiba. Bu ekonomik fırtınanın önünde bundan sonra hiçbir küçük esnafın duramayacağının öngörülmesi, bu değişime ayak uydurulması gerekirdi belki de. E-Ticaretin birden bire piyasalara hakim hale gelmesi, salgının temel amaçlarından birinin bu olduğu hesaba katılabilmeliydi sanki. Neredeyse her sokakta büyük sermayenin açtığı zincir marketlerin, gıda dışında her alanda mamül satması karşısında, gelen tehlikeyi görmeliydi benim küçücük sermayesi olan kardeşim ve onun gibiler. Bu mantar mantığı ile büyüyen ve tekelleşen, zincir olmaktan çıkıp adeta halatlaşan market devlerinin, küçük esnafın iştigal alanına giren her mal ve ürünü satmasının şehirlerde küçük esnafı yutması, onların gücü ile rekabet şansı olmayan küçük esnafın batmasının kaçınılmaz oluşu bilinebilmeliydi. Böyle bakınca 60 yıldır tüten bu baba ocağını batıran galiba benim kardeşim, diyorum.

Birde başka pencereden bakarak, Nasreddin Hoca misali “hırsızın hiç mi suçu yok?” demek hakkımızdır. Biz küçücük sermayemizle ekmeğimizi çıkarmaya devam edebilirdik aslında. Hiç kimse kızmasın ki; öngörüsü olmayan ve tek suçlu sadece küçük esnaf ve benim kardeşim değildir. Ülkenin ve şehirlerin ekonomik, maddi, manevi gelişim ve değişimini elinde tutanlardır. Yıllar yılı dinledik ve duyduk. Büyük AVM’lerin şehrin kalbine yerleşmesinin, şehirlerin ticari hayatına nasıl darbe vurduğunu ve bunun önlenmesi gerektiğini feryadı figan konuştuk. Avrupa’da bu AVM’ler şehrin dışında konumlanmışlar, acilen bizde de böyle bir düzenleme yapılmalı dedik de, ne oldu? Konuştuk da ne oldu? Hem bu dev firmaların gözümüzün önünde semirmesine hem de küçük esnafın sessiz çığlıkları ile can verişine şahitlik ettik. Etmeye de devam edeceğiz.

Suç kimde? Evet bu sorunun cevabını arıyorum…

Kardeşim 60 yıllık bir maceranın sonunda bir işe girdi ve ekmeğini bulmaya çalışıyor. Ama kardeşimle aynı akıbeti yaşayanlar ne yapacaklar bilemiyorum. Suç, değişen dünyaya ayak uyduramayan küçük esnafta mı sadece? Bunun cevabını bulmak istiyorum.

Ülke olarak büyük bir ekonomik savaşın içinde olduğumuzu görmüyor değilim. Bu savaşın müsebbibi kim? doğrusu bilmiyorum. Kimileri ekonomik tercihleri ile hata yaptığını düşünen iktidarı taşlamayı, kimi ise dış güçlerin operasyonu olarak gördüğü lobileri suçlayarak taşlamayı tercih ediyor.

Ben vatanına sevdalı, ülkesinin geleceğini şahsi menfaatlerinin üzerinde tutan her vatanperver insan gibi dikkatle ve özenle olup biteni izliyorum. Doların hasta bir vücutta tansiyon gibi anlık yükseldiğini veya spekülatif şekilde düşürüldüğünü görüyorum.Buna dair donanımım olmadığı için net bir teşhis koyamıyorum. Ama bütün yüreğimle söylüyorum ki; kardeşim ve onun gibi küçücük sermayesi ile ekmeğinin peşinde koşan esnafın yaşadığı dram, ödediği bedel, kendi hatalarının sonucu değildir. Ülkemizin başardığı her gelişme bize gurur vermekle beraber batan, ticareti biten, dün aldığı peyniri bugün alamayan her mağdur artık toplumsal huzur için bir tehlikedir bunu görüyorum. Bütün yaşananları dış güçlere fatura ederek tabanımızı rahatlatabiliriz ama ekmeğini kaybeden birini ne ile ikna edeceğimizi hesap etmeliyiz, diyorum.

Reis için can verecek bir başka kardeşime dedim ki; “sabret bu bir operasyon… İHA, SİHA, Uzay, TOGG, Marmaray, Avrasya, Yeni Havalimanı, Mavi Vatan, Karadeniz Doğalgazı vs… bu ülke çok şey yaşadı çok acılar ve daha kötü günler gördü.” Dedim demesine ama o kardeşim de dedi ki; “Abi ben bunlarla gurur duyan biriyim ama bunlar karın doyurmuyor, kiramı ödeyemedim mal sahibi tahliye ediyor ve böyle bir gerçeklik var. Esnafken az da olsa evime alabildiklerimi şimdi alamadığım çocuklarımın gözüne nasıl bakacağım.” Asgari ücretin 4.250-TL olarak açıklandığı bu günde sevinelim mi? bu ücreti bile kazanamayacak durumda olup, olmayan sermayesi ile hayata tutunmak için çırpınan esnaf için üzülelim mi? bilemedim.

Velhasıl… suçlu aramak neye yarar bilmiyorum ama… yaşadığımız bu zor zamanda suç kimde? merak etmiyor değilim.  

1 Yorum

MEHMET DUMAN

MEHMET DUMAN

18 Aralık 2021
Kesinlikle çok doğru bir yazı , çok haklı bir serzeniş, Devlete sırtını dayamış maaşı devletten alıpta bilmiş bilmiş konuşmalarından bıktık, hepsi kazandığı maaşları dövize yatırdı tuzu kuru, bu ülkede esnaf pandemide bile siftah yapmadığı halde SAĞLIK RİSKİNE rağmen dükkan açarken ,Öğretmenler ,İmamlar ve bir çok Devlet Memuru yattığı yerden Maaş aldılar, bu maaşları o Fedakar Esnafın Vergilerinden oluşmaktadır, bunu herkes bilsin !! hayatlarında mal satmanın, sattıktan sonra onu tahsil etmenin , personel çalıştırmanın Zorluğunu bilmeyen ,sabunu bile internetten alan insanlar Esnafın sıkıntılarını BİLMEZLER...

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri