Av.Fevzi Konaç

Ey Reis… (!) Sen Bizimle Dalga mı Geçiyorsun ?

EY REİS… (!) SEN BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN?

Cumhurbaşkanımız Ayasofya'nın açılması konusunda soru sorarak talepte bulunanlara bundan yaklaşık 1 yıl önce bir televizyon programında şunları söylemişti;

"Şu anda dünyanın çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler bu camilerin başına neler gelir bunu düşünüyorlar mı? işte şu anda kundaklama faaliyetleri gibi birçok şeyler yapılıyor. Ya bunları düşünmeden söylüyorlar. Bunların hesabını yapmadan söylüyorlar. Kusura bakmasınlar bunlar dünyayı tanımıyorlar, muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim"

Şimdi Cumhurbaşkanımızın bu videosunu gündeme getirerek tartışanlar var, ki bu programı izlerken bende hayal kırıklığına uğramış ve üzülmüştüm. Videoyu yeniden izlediğimde üzerinden daha bir yıl geçmeden geldiğimiz durumu tahlil etmeye ve muhalefet edenlere empati yapmaya çalıştım. “Sultanahmet'i doldurun hele” dediğinde de, yıllar önce başörtüsüne özgürlük talebinde bulunanlara “bedel ödemeye hazır değilsiniz” dediğinde de, Mavi Marmara için “giderken zamanın Başbakanına mı sordular?” diye açıklama yaptığında da aynı hayal kırıklığını yaşamış ve içimden sitem dahi etmiştim.

Reis’in yaptığı şey ne idi? Bizimle dalga mı geçiyordu? Haklı soru ve kuşkularımız vardı…

Ömrünü uğrunda mücadele vererek geçirdiği ilkelerini, 20 yıllık iktidar olmasına rağmen, birilerini ve beyaz Türkleri ürkütmemek adına askıya mı almıştı? Yoksa şartları oluşmadığı için bir kısım taleplerin önüne kesmek ve toplumu susturmak/teskin etmek için ön mü almıştı? Cumhuriyetin kazanımları bir bir kaybediliyor (!) feryadını atanların ağızlarına “rahat olun” anlamında bir parmak bal mı çalmıştı? Kim bilir Atatürk’ün inşa ettiği tabulara (!) dokunmanın vakti mi gelmemişti? Yoksa Reis, usta bir santranç oyuncusu gibi zamanını kollamak adına o an ki nabzı düşürmeye mi çalışmıştı? Yoksa o da, bu ülkede artık Ayasofya’nın açılma ihtimaline inancını mı yitirmişti? Veya Reis, bağışlayın ama (!) bunuyor muydu? Ya da takiyyecinin (!) kralı mı olmuştu? Belki de bu kararın arkasında duracak ve siyasetin icraatına sahip çıkacak bir milletin varlığından emin değildi? Zihnimizi kemiren bu ihtimallerin çözülmesi mümkün olacak mı? bilemiyorum ama sonuç ortada.

İşte bu konuşmanın ardından bir yıl geçti ki olmaz denilen oldu. Rüya gibi desem abartmış olmam. Gençlik hayallerimin Camisi Ayasofya, kim ne derse desin gerçek kimliğine dönüyor ve Reis tarihi bir konuşma ile medeniyetimizin köşe taşları bir manifestoyu tüm yeryüzüne haykırıyordu. Her bir satırına inanmadan asla söylenemeyecek o kadar güzel bir konuşma idi ki, adeta yüreğimizi eritti. Evet. Öyle bir inanmışlıkla bu güzel metni dillendirdi ki Reis, ne bunamışa (!) ne de takiyyeci (!) birine benzemiyordu. Ve adeta bu ülkeye ve millete biçilen deli gömleğini yırtıp atıyordu. Birileri “her şey o kadar kötü gidiyor ki; seçmeni tutabilmek için marjinal söylemlere sarılıyor” diyordu. Bilmiyorlardı ki, o marjinal söylem dedikleri şeyler bizi biz yapan ruhumuzdu. O yüzden bu konuşma, nereden okursanız okuyun milli bir diriliş hamlesinin sesi idi. Allah bin razı olsun…

“Ayasofya’nın dirilişi, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisidir…”cümlesini kurmak ne demek biliyor musunuz? Bu ülkede bu cümle 20 yıl önce ifade edilse idi, darbe gerekçesi olarak sahibini ipe götürecek kadar tehlikeli bir ifadeydi. Bunun özellikle altını çizmek isterim. Kudüs sevdası ve Siyonizm karşıtlığı bizim camiamıza, Erbakan Hocamıza ne bedeller ödetti yaşadık ve gördük. Şahidiyiz…

Peki bir kısım eleştiriler haksız mı?

Hiçbir insanı, insan olması dışında kutsamayan bir imanın sahibiyim. Yeryüzünde Peygamberler dışında hatasız kul olmadığına inanmış biriyim. Çok sevdiğimiz insanların, liderlerimizin hataları olabileceğine dair bu iman bugüne kadar beni ikaz etti ve etmeye devam ediyor. Kaldı ki siyaset yapmanın ateşten gömlek giymek gibi olduğu bir ülkede, bu hatalardan korunabilmenin ne kadar zor olduğunu da bilenlerdenim. Reis’in bir insan olduğunu hep hesaba kattım. Açtığım her kredide, yaptığı her doğru işte ve eleştirdiğim her konuda insan olma yönünü hiç unutmadım.

Daha bir yıl önce bu sözleri sarf eden Reisle ilgili olarak, “şimdi yargı kararı ile verilen yeniden cami olma imkanını, sanki kendisi yapmış gibi sahiplenip ve kahraman olmaya çalışıyor”... diyenlere kulak kabartıyorum. “Ayasofya'yı iki satır yazı ile açabilecekken, açmayan ve yargının verdiği bu kararın ardına sığınarak kahramanlık yapan RTE” denilip, Reis’i yerden yere vurarak, topa tutan muhalefeti ibretle izliyorum. Siyasi iradeden güç almadan yargı tarafından bu kararın verilmesinin asla mümkün olmadığını, bu ülke gerçeklerini iyi bilen biri olarak izliyorum hem de! Bazıları bu yaşananlara “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derken, bazıları ise iş bilmezliğe vurgu yapıyor. Kimileri ise bu değişime ilmi siyaset değeri yüklüyor. İyi niyetle yaklaşmayanlar ise, hedefe ulaşmanın sinsice adımları olarak görüyor ve sizin tehlikeli zekanıza dikkat çekiyorlar.

Geldiğim nokta şu ki;

Türkiye geçmişi ile yüzleşmesi gereken ama bunun hiçte kolay olmadığı bir ülke. Çünkü bu yüzleşmenin her bir kalemi toplumda ayrı bir tartışma ve kavga sebebi. “Geçmişi inkarcılarla”, “Geçmişe sahip çıkanlar” arasında uzlaşmanın mümkün olmadığı o kadar çok alan var ki. Bu ülkenin mütedeyyin insanlarının aşılamaz tabusu ve laik cumhuriyetin Atatürk eliyle dikilmiş temsili kalesi (!) olan Ayasofya Camii meselesi, 89 yıllık bir tartışmanın ardından yıkıldı. Bu aslında bir yıkılma değil, kimilerine göre Atatürk’ün aziz hatırasına müdahale edilerek yaşanan bir depremdi.  Ve elbette Cumhuriyet tarihinin en önemli sinir ucu olan bu konu toplumu ve siyaseti germeye yetti. Karardan sonra izlediğim CHP sözcüsü Faik Öztırak öyle şeyler söylüyor ki, sanırsınız Yunanistan sözcüsü. Neden mi? böyle söylüyorum... "Yıkılmış Osmanlı, kovulmuş Padişah, İstanbul’un anahtarlarını emperyalistlere verip kaçan Vahdettin… vs. gibi" memnuniyet dolu ifadelerle konuşması, bu ülkenin sadece cumhuriyet tarihinden ibaret olduğunu düşünen zihinsel kodları o kadar bariz ki. Bu savaşın ne kadar derin bir yaranın eseri olduğunu göstermesi adına ibretlik bir görüntü idi. Bu zihniyetin karşısında ecdadımızla ilgili bir hatıranın savunulması veya ihyası ne kadar zor takdir okuyucunundur. Ama daha acı olan ise; bu milletin evlatlarının geçmişlerine bu kadar acımasızca düşman edilmiş olmasıdır.

Peki… olan oldu.

Ayasofya 24 Temmuz’da Cuma Namazı ile yeniden cemaatine kavuşacak. Onun 89 yıllık hasreti sona eriyor. Tartışmaların tam da zirvede olduğu şu günlerde birilerine göre bir yargı kararı ile birlikte hallolmuş olsa da, açılan Ayasofya için bir yıl önce bütün ümitlerimizi kıran Reis’e iki çift sözümüz olmasın mı? Bence olsun… ve o yüzden diyorum ki;

Ey Reis’im!!

*Neden, bir yıl önce bizim ümitlerimizi kıran o konuşmayı yaptınız?

*Neden, tüm muhaliflere bu konuda tartışılma fırsatı verdiniz?

*Neden, dün öyle & bugün böyle gibi, dengesiz bir profil çizdiğinizin söylenilmesine sebep oldunuz?

*Neden, tek başına imza atarak açabileceği halde, yargının arkasına sığındı dedikodularına fırsat verdiniz?

*Neden, dünyadaki mescitleri kaygı ettiğinizi ifade ederek, tedbirli olduğunuzu söylediğiniz halde, Ayasofya’yı açan bugün ki icraatınızı tartışılır hale getirdiniz?

*Neden, 1 yıl önce “bir siyasi bir lider olarak bu oyuna gelmeyeceğinizi ifade ederek istikametimi kaybetmedim” dediğiniz halde, bugün bu kutlu karara imza atarak oyuna geldiniz?

*Haklı olarak… “ne oldu dünyadaki camileri bekleyen tehlike geçti mi?” diyenlere ne diyelim?

Reis’im…bakmayın bu soruları ardı ardına sıraladığıma.

Aslında bu soruların cevabının bizim siyasi geçmişimizde saklı olduğunu ve bu tarihin her köşe taşında bir acının, gözyaşının ve dramın gizli olduğunu en iyi bilenlerden biriyim. Allah demenin suç olduğu acıları yaşadı bu ülke. Laiklik adına Kur’an’ın yasaklandığı günleri gördü. Yüzyıllık süreçte, milleti ile geçmişini, inancını barıştırmak isteyenlerin başına neler geldiğini okuyan veya şahit olanlardanım. Bu barışı isteyenlerin haksızca nasıl ipe götürüldüğünü gözyaşı ile ananlardanım. Ahkam kesmenin kolay ama bedel ödemeye razı olmanın bir kurşuna siper olmak gibi olduğunu hissedenlerdenim. İnandığımız değerleri ve düşüncelerimizi yıllarca kuş dili ile anlattığımız, göğsümüzü gere gere ifade edemediğimiz ne cenderelerden geçtik yaşayanlardanım. Bu ülkede Müslümanca talepler için ortam hiçbir dönem güllük gülistanlık olmadı. Niyetlerimizi kendimizden bile gizlediğimiz zamanlar oldu. Bugün ki özgürlük ortamını hep böyle zannedenler sizi/bizi anlayamazlar. Muhalif olanlar güya sizin kırdığınız her pot (!) üzerinden siyasi malzeme çıkarmak için çırpınırken, sabırla yıllar yılı içimize yara olan hususların zaman ve zemini oluşunca çözüldüğüne şahitlik ediyoruz. Birileri çözüm yolunu, sonuçlarını beğenmiş veya beğenmemiş, şu aşamada hiçbir önemi yok.

Reis’im…biliyorum ki bütün bunları sizde biliyorsunuz.

Göğüslediğiniz risk ve ödemeyi göze aldığınız bedel ne kadar ağır bunu görüyorum. Sizi ilk anlaması gerekenlerin bile hakkıyla anlamadığı bir ortamda, Ayasofya açıldı ama payesi bir kısım kalbi mühürlüler tarafından size layık görülmüyor. Varsın olsun. Açık ve gizli kalplerdeki olanı bilen Alemlerin Rabb’idir. Kim ne derse desin bu konuda yüreği en çok sızlayanlardan biri olduğunuza adım gibi inanıyorum. Birbirimizi kandırabilir ama Rabb’imizi kandıramayız.

Benim dua’m şu ki; Allah kalbinizdeki niyetlerin mükafatını versin. Ayasofya’nın Diyanete cami olarak devri için attığınız imza, ahirette kurtuluşunuz için yoldaşınız olsun. Orada kıldığım ilk namazda gözyaşları ile size dua edeceğim.

Ha! Son söz; Ayasofya içindeki Hristiyan kültürünü yansıtan resimleri de, sonucu beğenmeyip bu şekilde ibadet olmaz diyerek, buna itiraz edenler silmek için çalışsınlar inşallah!!!

Memleket Gazetesi 28/07/2020

1 Yorum

Yüksel  Kahrama

Yüksel Kahrama

29 Temmuz 2020
Marifetlerin ve kahramanlıkların düşmanı olan bir sistem içerisinde ortaya konulmuş bir marifete İltifat ederek devamı gelsin düşüncesi ile bir yazı ve eleştiri ancak bu kadar hassas ve naif bir şekilde yapılabilirdi tebrik ediyorum başkanım

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri