AV. FEVZİ KONAÇ

Bir Zamanlar KIBRIS…

BİR ZAMANLAR KIBRIS…

Meleket Gazetesi köşe yazısı...

TRT yine güzel bir projeye imza atarak, birkaç haftadır hafızamızı tazeliyor. Bilmem ki bu dizi benim gibi sizlerin de dikkatini çekti mi? İlk bölümünden itibaren adeta nefes almadan izliyorum. Millet olarak ara ara geçmişte yaşadıklarımızı çabuk unuttuğumuzu dile getiren yazılar yazıyorum. Kimi zaman tarihi gerçeklere olan mesafemizden dolayı hatalara düştüğümüzü ve bedel ödediğimizi dillendiriyorum. Çok değil, daha elli yıl önce burnumuzun dibindeki Yavruvatan’da yaşanan acıların zihnimizden silinip gittiğini üzülerek takip ediyorum. Bu açıdan senaryo ve tarihsel gerçekler ışığında, Kıbrıs’ın ve Doğu Akdeniz’in öneminin kavranması, Mavi Vatan meselesinin daha iyi anlaşılması adına tam da zamanında bir yapım olarak değerlendiriyorum. Bu yapımın sadece bir dizi olarak görülmesi halinde, emekler zayi olacak ve alınması gereken mesaj konusunda yine bir şey ifade etmez ise bundan korkuyorum.

İki kez Kıbrıs’a gittim. Biri sadece ziyaret diğeri ise bir üniversitede, üniversite gençliğinin daveti ile konferans vermek içindi. Konferansın konusu o günlerde bile Kıbrıs için ekstremdi, bunu gidince anladım. “Batı ve İslam Medeniyetinin, İnsan Hakları Kavramına Bakışı”. Toplamda bir hafta kadar kaldığım Kıbrıs’ta tarihi mekanları ve Barış Harekatının izlerini görme fırsatım oldu. Zihnimde o günlerin izlerini hatırlamaya çalışırken, dizinin son bölümünde başrol oyuncusu şöyle bir replik paylaştı. “İngiliz geldi ve gitti diyorlar. Gitmedi. Filistin’den gitti mi? Keşmir’den gitti mi? Hayır, her ayrıldığı coğrafyaya tamir edilmez ihtilaflar ve çatışmalar bıraktı. Kıbrıs’ı vatan olmaktan çıkardı…” diyerek, yaşanan katliamların tam ortasında, katil Rum çeteciye bir şeyler anlatmaya çalıştı. Her ne kadar dizi içinde bir sahnede Rum çeteciye konuşuyorsa da, dizide aslında büyük bir tarihi gerçekliğe vurgu yapılıyordu. Evet… İngiliz işgal ettiği veya kontrol ettiği kimi topraklardan ayrılmıştı ama bu toprakların büyük bir bölümünde, o coğrafyanın insanlarını birbirine düşman edecek çatışmalar inşa ederek ayrılmıştı.

Kıbrıs bir dönem işte bu zihniyetteki İngiliz’in yönetiminde kaldı. Adadan ayrılmış gibi görünse de, hala üsleri var. Ayrılmış gibi görünse de, hala trafik İngiliz usulü soldan akıyor. Hala Kıbrıs hukukuna etkin bir sistem bırakmış durumda. Hala hayat tarzı olarak kültürel anlamda işgalin devam ettiği bir yapı söz konusu Yavruvatan’da. Eğlence sektörünün, diskoların hayatın merkezine yerleştiği, İngiliz’e hayran, AB girmenin önündeki engel olarak gördüğü kendi Anavatanını, işgalci (!) olarak dillendiren bir zihniyet inşa ederek ayrılmış sinsi İngiliz adadan. Kıbrıs’ın statüsü gereği ne yazık ki turizm, kumarhaneler ve üniversite eğitimi veren paralı kurumlardan başka ekonomik herhangi bir gelişme yok ve KKTC’nin tanınmaması nedeniyle ambargo devam ediyor.

Bu dizi ile yaşanan acıları yeniden hatırladık. Barış Harekatı’ndan önce banyo küvetinde çocukları ile birlikte EOKA çetecileri tarafından katledilen annenin sahnesinde gözyaşlarımızı tutamadık. Bu katliamlar neden yapılmıştı? Adada o tarihlerde yaşananlar Müslüman ve Türk kimliğine olan düşmanlığın sonucu değil miydi? Bu düşmanlık hala devam etmiyor muydu? Bütün bu cevapsız sorular beynimizde şimşekler çaktırırken, ellerinden gelse Müslüman ve Türk nüfusu bir kaşık suda boğmak isteyen Rum kesimi, husumetini ilk gün ki gibi korurken, Rum tarafına göz kırpan eski Cumhurbaşkanına olan öfkemiz hala dinmemişken, oradaki kardeşlerimizin canını canımız gibi aziz bilirken, Kıbrıs, Bir Zamanlar’ın Kıbrıs’ı olarak duruyor mu? diye şüpheler içinde savrulduğumu ifade etmem lazım.

Dizide verilen mücadelede sıkça kullanılan “Mücahitler” kavramı dikkatleri çekiyor. O dönem Mücahitler ne için savaşmıştı? Kıbrıs’ta bugün, kutsal değerler ve din için, vatan için savaş veren, kan döken anlamına gelen Mücahit kavramı hala yaşıyor mu? O gün kanlarını seve seve inançları ve vatanları için döken Mücahitlerin torunları, bugün aynı ruhu taşımaya devam ediyorlar mı? Bu soruların cevapları konusunda şüphem var doğrusu. Elbette bizim gibi düşünenleri tenzih ederek.

Bu şüphe neden mi? arz etmek isterim. Yine bir travma yaşıyorum ruhumda. Görülen o ki; İngiliz yine başarmış. Giderken fitne tohumlarını öyle bir ekmiş ki, hala birçok konuda onların bıraktığı ihtilaflar ve düşmanlıklar geçerliliğini koruyor. Tarihine, inançlarına düşman bir toplum inşa ederek giden İngiliz, adanın ruhuna hakim bir miras bırakmış sanki.

Aslında bütün bu hüznümün sebebi birkaç gündür basına yansıyan haber.  Haberde, Kıbrıs Anayasa Mahkemesi tarafından “Laikliğe aykırı olduğu gerekçesiyle Kur’an Kurslarının kapatılmasına” karar verildiği paylaşılıyordu. Doğrusu içim acıdı! Ben bu kararların benzerlerini Anavatan’da görmüş ve tarihten okumuş biri olarak her ne kadar alışkın olsam da, içimin yine de acıdığını ifade etmem lazım. 450 yıllık fetih adası, Efendimiz AS halasının metfun olduğu, uğrunda binlerce şehit kanı dökülmüş o topraklar, nasıl olur da? bu kadar kendi öz kimliğine ve inançlarına düşman hale gelebilir? anlamakta güçlük çekiyorum. Kendi olmaktan çıkıp, inançlarına sırtlarını döndükleri her dönem, Rumlar tarafından yutulmaya çalışıldıklarını görmeyecek kadar nasıl kör oldular? aklım almıyor. Kendi devletlerinin, Rum tarafından farkını anlamayacak kadar basiretleri nasıl bağlandı? bunu idrak edemiyorum. Kur’an düşmanlığı Rumlara yakışacakken, tıpkı Rumlar gibi davranmanın savrulmuşluğunu nasıl içlerine sindiriyorlar? bilemiyorum.

☪️Velhasıl dizi ve son mahkeme kararından hareketle ifade ediyorum ki…

Bir zamanlar Kıbrıs bizim ruhumuzun parçası iken, acı ki artık Rum’un ve İngiliz’in etkisiyle onların manen iktidar olmaya başladığı vatan haline gelmiş. Deniz altından su gönderilen canım Kıbrıs, el altından sinsi sinsi işgal edilmiş. Peki ne olacak? Buna razı mı olacağız? Elbette hayır. Anayasa Mahkemesinin İngiliz uşaklığı mesabesindeki kararı inananların gönlünde yok hükmündedir. Oradaki aklı selim insanımızla yeniden o kötü günlerin gelmesine müsaade etmeyeceğiz. Bizi biz kılan ve Rum’dan ayıran ama ihmal edilen manevi kalkınmanın temellerini yeniden inşa edeceğiz. Rum’laşmaya ve İngiliz’leşmeye çanak tutan, Anavatan’ını yük gören ruhu satılmışlara pabuç bırakmayacağız. Kur’an düşmanlığına Anavatanımız’da müsaade etmediğimiz gibi orada da izin vermeyeceğiz. Yavruvatan’ımıza 74 Barış Harekatın’da olduğu gibi… Efendimiz AS’ın halasının hatırına, şehitlerimizin hürmetine Kıbrıs’ın asıl fatihi Erbakan ruhuyla sahip çıkacağız. 16/04/2021

Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile… FEVZİ KONAÇ

1 Yorum

fatih

fatih

19 Nisan 2021
Allah razı olsun. Erbakan ruhuyla sahip çıkıyoruz...

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri