Av.Fevzi Konaç

Çekirdek Aile Ve Gençler

ÇEKİRDEK AİLE ve GENÇLER

“Varna Savaşı’nda muharebe meydanında gezen II. Murad Han, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar. “Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!” Komutan şu cevabı verir: 
- Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir miydi?”

Bu hikaye ciltler dolusu kitapla anlatılabilecek bir gerçeğe işaret etmesi açısından ne kadar değerli değil mi?

“-İçlerinde bir ak sakallı olsaydı başlarına bu felaket gelir miydi?”

Son yıllarda bir avukat olarak gördüğüm birçok boşanma davasında hissettiğim bir konuyu aktarmak isterim. Yeni evlenen gençliğin temel hedefi evlilikle birlikte hemen bağımsız bir evde ebeveynlerinden ve büyüklerinden ayrı yaşamak. Özgürlüklerini ve evliliğin başındaki o balayı tadındaki ilk günleri herkesten uzak ve doya doya yaşamak isteği. Elbette herkesin böyle bir hakkı var. Zamanın şartları bu talebi mazur görmemizi gerektirir hale geldi. Ancak şu hususu belirtmek isterim; batılı oryantalistlerin Osmanlı coğrafyasındaki seyahatlerinde ve araştırmalarında en çok dikkatlerini çeken iki konu olmuş. Osmanlı’yı tarihte güçlü kılan iki sebep olarak yazıp çizmişler bu konuda. Bir seyyah hatıralarını kaleme aldığı kitabında Osmanlıyı güçlü kılan parlayan kılıçlarından öte şu iki sağlam yapıdır diyor. Bunlar; Aile ve Mahalle. Aile ki toplumun en temel dinamiği olarak ilk dikkati çeken konu olmuş. Güçlü aile, güçlü ailelerin toplumsal dayanışmayı oluşturdukları sağlam mahalleler ve bu iki yapının inşa ettiği güçlü toplum. Buradan hareketle güçlü mahalle ve şehirler. Ve nihayetinde güçlü devlet.

Aile meselesine dönecek olursak; dikkatimizi çeken ilk husus ecdadın geniş ve kalabalık aileler şeklinde yaşadığıdır. Beraber üreten, güçlükleri beraber göğüsleyen, beraber dertlenen ve bu sayede hem aile olarak hem de daha diri kalabilen bir toplumsal yapı. Büyüklerin aile içindeki dengeleri kurmaktaki maharetleri, geçmişin örf, adet ve tecrübelerini aile bireylerine aktaran birer eğitici konumunda olduğu, gençlerin birey olarak nakış nakış işlendiği adeta bir eğitim yuvası. Çocukların bu güzelliklerden beslendiği bir huzur ortamı. Evliliklerin başında yaşanacak her türlü çatışmaya, tecrübeleriyle müdahele eden denge unsuru anneler, babalar, dedeler ve nineler. Bu güzel ortamda yetişen gençlerin sorumluluk bilincindeki avantajları ve düştüklerinde ellerinden tutup onları hayata kazandıracak dağ gibi aile büyükleri.

Yazının başında ifade ettiğim bu yapı; toplumsal değişim, şehirleşme ve ekonomik şartlar gereği artık zor, bunun bilincindeyim. Ama kolay olsa bile yeni nesil artık bu tip bir aile ortamı istemiyor. Çekirdek aile dediğimiz bir yapı ve anlayış, ben merkezli bir yaşam tercihi toplumumuzu işgal etti. Hiç kimse rahatından fedakarlık ederek büyükleri ile birlikte yaşamayı göze alamıyor. Ev içinde ve dışında özgür olmanın çekiciliği, aslında bu özgürlüğün yan etkilerine karşı tabiri caizse mikroba dayanıksız bir birey üretiyor. Sosyal hastalıklara karşı aşısız bir vücut gibi direnci olmayan gençler üzerinden aile içindeki ilk çatışmada savrulan yüreklere, kısa sürede dağılan yuvalara ve bilinçsizce boşanan insanlara dönüştürdü. Çünkü ailede çimento vazifesini görecek büyükler artık aramızda değil. Tecrübeleri ile bizlere sabrı tavsiye edecek ve yuvamızdaki dengeyi sağlayacak anne babalar artık yanımızda yok. Rahatımız ve özgürlüğümüz için onlardan kaçtıkça sıkıntılar bizi daha kolay işgal eder hale geldi. Çocuklarımıza geleneği, geçmişi, kültürü, değerlerimizi öğretecek dedeler, nineler evimizden gittiğinden beri göznuru yavrularımızı televizyonlar, internet, sosyal medya yetiştirir oldu.

İşte bizlere hayatın ağır yükü karşısında dayanıklılığı, sabrı ve metaneti öğretecek tecrübe abidesi aksakallılar hayatımızdan çekildiğinden beri, haz merkezli yaşam ve bunun zararları hepimizi işgal etti adeta. Büyükler, aksakallılar, yüzyıllar önce savaşların panzehiri gibi görülseler de, bugün de aslında toplumsal savaşın ve aile içi çatışmaların panzehiri hükmünde olmalı idiler. Onları evimizden çıkardığımızdan beri inanın huzurumuzu da kaybettik. Kimliğimizi, kişiliğimizi, değerlerimizi yeni nesillere aktarmayı beceremiyoruz. Toplumsal sonuç ortada. Pamuk ipliğine bağlı evlilikler, ilk sarsıntıda yıkılmaya müsait aileler, güçsüz/özgüvensiz çocuklar ve bunun sonunda sağlıksız bir aile ve toplumun oluşturduğu psikolojik temeli zayıf devletler.

Topla tüfekle yıkılmayan aile yapımızın; günümüzdeki aile kavramına saldırının LGBT üzerinden kurumsal ve uluslararası olduğu gerçeğide gözönüne alındığında, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu anlaşılır.Bilinmelidir ki; batının gerçeği ve korkusu üzerinden ifade edersek; yalnızlığa terkedilmiş yaşlılar, aksakallıları olmayan aileler, bu tip ailelerin oluşturduğu toplumlar ve nihayetinde bu toplumun oluşturduğu devletler yıkılmaya daha yakındır. Birde anne, babalar açısından batı ülkelerinin geldiği duruma bakalım isterseniz. Okuma gruplarımızda okuduğumuz bir kitapta rastladığım bir haberi paylaşarak konunun ciddiyetini pekiştirmek isterim.

Haber şöyle idi; “Fransa’da 65 yaş üstü intiharların Avrupa ortalamasının iki katına çıkması hükümeti harekete geçirdi. Bir yılda 3232 yaşlının intihar etmesi üzerine hazırlanan yasa tasarısına göre; anne babalarını düzenli olarak arayıp sormayan ve sağlık durumlarını takip etmeyen çocukları hapis ve para cezasıyla karşı karşıya kalacaklar. Eski yasalarsa yetişkin çocukların yaşlı anne ve babalarına bakmasını, gerekirse bir yargıcın karar verdiği miktarda harçlık vermesini öngörüyordu. Yani eski yasaya göre bir evladın anne babası için bir çek yazması yeterliydi”.

Bu yazı iç yakıcı değil mi? Batının içine düştüğü insani çöküntü ortada ve yasalara konulan müeyyidelerle evlat/ebeveyn ilişkisinin zorlandığı bir devirde yaşıyorlar. Korkarım ki; eğer bizi güçlü kılan aile yapımızın ifsad edilmesine dair faaliyetlere karşı çıkmaz, tedbirler alınmaz ve nesil aile konusunda manen donatılmazsa, 20/30 yıl sonra bizim torunlarımızda böyle bir yasa ile karşı karşıya kalacaklar. Allah korusun. Bir şeyler yapmalıyız hem de hemen...

Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile...

 

1 Yorum

Ali Fuat Tatlı

Ali Fuat Tatlı

26 Ekim 2022
Allah Razı olsun Başkanım İnşallah çalıştayda katılımcılara bu konuda bir kez daha düşünme fırsatı olup Aile konusunda bilinçlenme ye vesile olacaktır

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri