AV. FEVZİ KONAÇ

Eren Bülbül İle Enes Kara Arasında Savrulmak...!!

EREN BÜLBÜL İLE ENES KARA ARASINDA SAVRULMAK…!!

Cihannüma Derneği olarak Şehit Eren Bülbül ve Astsubay Ferhat Gedik’i anlatan “İyi Ki Varsın Eren” filmini ailelerimizle birlikte izledik. Eren ve Ferhat komutanımızın hayat hikayelerinden kesitler içeren sinema filminde şehadet sahnesinde gözyaşlarımız sel oldu… Eren yoksulluk içinde büyüyen bir çocuk olarak gönlümüzde ayrı bir hüzün bıraktı. Şehit Komutanımız ise Çukurca görevi sırasında yaptığı çalışmalarla bu toprakların en büyük ihtiyacı olan kardeşlik iklimine dair yaptıkları ile gönlümüzde izler bıraktı. Terörden ödediğimiz bedeller ne kadar can yakıcı filmi izlerken bunu gördük, iliklerimize kadar bir kez daha vatanımız için üzüldük, kederlendik. Filmin başında salonu tamamen dolduran Cihannüma Dostlarına şöyle bir konuşma yaptım. “Bir tarihçi diyor ki; Milletler kahramanları ile birlikte yaşarlar.Eren Bülbül, Furkan Doğan, Yasin Börü gibi gençlerimiz ve vatan uğruna şehit olan bütün şehitlerimiz bizim kahramanlarımızdır. Eren yürekli gençler yetiştirmek için hem gayret hem de dua ediyoruz”

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe!!

O gece salonda bizlerle birlikte evlatlarımız vardı. Konuşmamda zikrettiğim isimler vatan sevgisi (Eren), yeryüzündeki mazlumları dert edinme ahlakı (Furkan), bir bayram günü ihtiyaç sahiplerini gözetmek kaygısıyla yollara düşen (Yasin) bu üç gencimiz, gök kubbede hoş bir sada bırakarak ayrıldılar aramızdan. Gönüllerimizde tatlı bir hatırayla Alemlerin Rabb’lerine kavuştular. Onlar kutlu kervana katıldılar ama bizler zor bir dönem yaşıyoruz. Hani şair diyor ya; aslında gençlikle ilgili “bir yanımız yaprak dökerken, bir yanımız bahar bahçe!!” Neden mi? izah edeyim…

Harflerle tanımladığımız (x,y,z) gençleri kategorize ederek kaybediyoruz. Özeleştiri yaparak söylüyorum; kendi kuşaklarımızın tavır ve reflekslerini vermelerini beklediğimiz gençlerimizi, belki hiç istemedikleri bir yaşama dair zorluyoruz. Bu tavır nedeniyle çatışma yaşayan o kadar çok aile var ki. Her bir yuva ayrı bir imtihan yeri gibi adeta inim inim inliyor.

Yavrularımıza model olamadığımız gibi onlara rol model bulmakta da zorlanıyoruz. Geçmişin söylemleri ile yeni nesli ikna edemiyoruz. Sosyal medya ve internet oyunlarına kaptırdığımız çocuklarımızı, kurtarmak için bir çoğumuz sağdan soldan imdat bekliyoruz. O gece Eren’i izlerken salondaki gençler üzerinden empati yapmak istedim. Gözlerinden film sonrası nasıl bir ışık alacağımı hesaplamaya çalıştım. Bir film kahramanını değil, vatanı için toprağa düşen bir kardeşlerini görmelerini ve örnek almalarını, sadece Eren değil Furkan’ı, Yasin’i… bir buçuk ay önce trafik kazasında kaybettiğimiz Türkiye’nin iyilik gönüllüsü İHA ve SİHA’ların mimarlarından Tarık Kesekçi ve arkadaşlarını gençlerimizin tanımalarını istedim. Hedefleri olan, manevi iklimleri güçlü, vatan, millet ve iman dolu gençlerin, boşluğa düşme ve anlamsızlık girdabına kapılmayacakları ümidini yaşatarak içimde, tüm gençlerin geleceğimiz olduğu kanaatiyle filmin ötesinde bir ruh halini yakalamaları için dua ettim…

Ve Enes Kara…

Filmden birkaç gün sonra bu isim adeta bir yıldırım gibi düştü gönlüme. Yukarıda gençlere yakıştırdığım ruh halinin yakalanamaması nasıl büyük problemlere sebep oluyor, Türkiye gündemine düşen bir gencin intihar haberi zihnimi allak bullak etti. Enes Kara… çektiği veda videosunu izledim. Kahroldum desem yeridir. Kime ne demeli? bilemiyorum. Bir şeyler yanlış gidiyor ve biz sanki toplum olarak donduk kaldık. Ders almak yerine yeni savaş alanları inşa ediyoruz. Bu intihar üzerinden birileri cemaat yurt ve evleri üzerinden dindarları taşlarken, bir kesim ise defans yapmanın telaşında. Olayı hakkıyla ele almanın sorumluluğu adına, aklı selim sözler duymaya ne kadar muhtacız. Enes’i, yani akıllı ama talepleri bizim arzularımız dışında tıp öğrencisi bir genci anlayamadık galiba. Ailesinin tercihlerinin gölgesinde daralan yüreğini çözemedik. Aynı hataları yaparak, el-aleme hesap verme kaygısıyla kol kırılır – yen içinde kalır mantığıyla bedel ödeyip, tüm bunları içine atan o kadar çok insan ve aile var ki etrafta.

Gelin Eren, Furkan, Yasin idealimiz ama Enes ibretimiz (!) olsun…!!

Enes yüreğimizi yaktı. Çocuklarımız bizim ama kaderlerini biz tayin etmiyoruz bu gözden kaçırılmamalı. Yavrularımız bizim izlerimize bassın arzu ederken onlar birey olarak ne istiyorlar? Kendi kişisel tercihleri ve talepleri nedir? soralım ve bunları yok saymayalım. Vatana, millete ve inançlarına bağlı bir nesil yetiştirmek isterken, muhataplarımızın böyle bir ideali var mı? onu göz önüne alalım. Enes’in ifadelerindeki onu daraltan cemaat çalışmalarını ve kendisini ateist olarak tanımlayan birine tarzımızı dayattığımızı Enes’i kaybettikten sonra üzülerek bugün anlıyoruz. Bu prensiplerimizi yok sayalım demiyorum ama dönemin dili ile günümüze uyarlayalım. Yapılan işleri sevdirelim, asıl hedefin gencin iyiliği ve kendisi olduğu konusunda ikna edelim gençleri. Kalmak istemeyenlere ebeveynler olarak baskı yapmayalım. Yurt ve cemaat çalışmalarında yeni bir vizyon yakalamamız gerektiğinin özeleştirisini yapmak yerine, savunma yapmanın derdine düştük, bundan vazgeçelim. Benzer şeyleri günümüzde neredeyse her aile genç erkek veya kız çocukları üzerinden yaşıyor. Kimi aileler büyük bedeller ödüyor ama biz bu feryadı duyamıyoruz.

Ateist olduğunu, dindar olan ailesinden gizlemek zorunda kalan bir gencin dramı yüreğimi yaktı inanın. Bu acı son, hem aile için hem de genç Enes için büyük bir travma. Ne yapmalıyız? Şaşkınım doğrusu. Çocuklarımızın kendi tercihlerini hiçbir sınıra tabi tutmadan kabul mü etmeli? yoksa onların tecrübesiz oldukları alanlarda ebeveynler olarak istek ve taleplerine karşı hayır diyeceğimiz alanlar mı olmalı? Sınırsızca özgürlük tanındığında her genç doğru bir istikamet tutturamadığına veya büyük imtihanlara maruz kaldığına göre, bu karmaşada çaresiz kalan anne babalar ne yapmalı? Ne olur buna çareler bulalım…

Bu iki gençlik figürü üzerinden haddimi aşmadan ifade edersem; bir yanımızda bir ideal uğruna can veren bir genç portresi ile diğer yanımızda kendine bir ideal belirleyemediği ve inançlarına saygı duyulmadığından şikayetle can veren genç arasında duygusal bir savrulma yaşıyoruz. Bundan ne olur dersler çıkaralım. Eren’lere odaklanırken, Enes’leri kaybetmeyelim.

Kalemin ve bilginin sahibi Cenab-ı Hakk’a hamd ile… 12/01/2022

MEMLEKET GAZETESİ KÖŞE YAZISIDIR.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri