AV. FEVZİ KONAÇ

Şehrin Unutulan Kahramanları ve Dut Ağacı…

ŞEHRİN UNUTLAN KAHRAMANLARI VE DUT AĞACI…

MUSTAFA YEMLİHALIOĞLU’NA RAHMET VE MAĞFİRET TALEBİYLE…

Üniversite öğrencisi olarak yaz tatilinde Kayseri’ye dönmüştüm. Okulda Milli Gençlik Vakfı çalışmalarına katılan arkadaşlarım vasıtasıyla hayatımda ilk kez siyasetle yani Refah Partisi ile tanışmış, çok sevdiğim bir sınıf arkadaşım vasıtasıyla özel bir toplantıda Rahmetli Erbakan Hocamı dinlemiştim. Konuştuğu konuların birçoğuna yabancı, sıradan bir genç olarak o gün adeta büyülenmiştim. İskender Paşa Dergahında katıldığım sohbetler ve arkadaşlarımın destekleriyle, yaşanması gereken ama birçok engelle önü kesilen inancımızın sorumluluklarının farkına vardığım günlerdi.

Kayseri’ye geldiğimde ailem bendeki değişimi fark etmiş, namazımı, acemice bıraktığım sakalımı, MGV ve RP ile oluşan gönül bağımı görmüş, tabiri caizse ürkmüştü. Aşırı (ne demekse) dindarlığın anne/babaları korkuttuğu, devletin koyduğu kotalar nedeniyle inancını yaşayan insanların kamuya yanaştırılmadığı zor dönemlerdi. Babam içten içe %2/3 oyu olan bir parti ile ne işim olacağını, illa siyasetle ilgileneceksem o günün gözde siyasi partilerinden birinde olmamın daha iyi olacağını söylüyordu. Benim adıma korkuları vardı. Hatta sakalımı kesmem için huzuru kaçıracak ölçüde üzerime gelmişler ve beni bunaltmışlardı. Korkuyorlardı. Çünkü İslam’ı hakkıyla bilmiyorlar ve onların gözüyle dindarlar bu ülkede yaftalanıyor, ötekileştiriliyor ve bedel ödüyordu.

Bir bağ mevsimi Kayseri’de meşhur olan oturmalardan birinde babamın arkadaşlarına ev sahibiydik. Yılların dostluğu ve aynı mahallenin çocukları olarak babamın 15 civarında arkadaşı bize oturmaya gelmişler, hatırladığım kadarıyla güveçler yapılmış, su börekleri açılmış, dut ağacımızın altına sofralar kurulmuştu. Yaz tatili nedeniyle evde olduğumdan babamın bütün arkadaşları okulumun nasıl gittiğini, ileride ne olmak istediğimi sordular, çocukluğumdan beri tanıdığım ve beni tanıyan amcalarımın hoş sohbetlerine eşlik ettim ve dualarını aldım. Ne güzel insanlardı. Bugün birçoğu emaneti teslim ederek ahirete göç ettiler. Allah CC. onlara rahmet etsin.

İşte o dut ağacının altında babamın çok sevdiği arkadaşlarına hizmet ederken bir ara sohbet siyasete geldi. Konu Anavatan, Doğruyol, Turgut Özal, Demirel, Erbakan tartışmasına döndü. Babam o esnada tüm arkadaşlarına şikayet babında benim Refah Partisi ve MGV ile olan bağımdan rahatsızlığını dile getiren cümleler kurdu. Utanmış, sıkılmış ve konunun benim siyasi tercihime geldiği için içlerindeki tek genç olarak adeta bunalmıştım. Siyasette umudu olmayan bir teşkilatla uğraşmanın boş olduğunu, devletin bizleri tehlike olarak gördüğünü oradaki bütün amcalara tasdik ettirmek istiyordu sanki babam. İçlerinde ANAP ve Doğruyol’da siyaset yapanlar vardı çünkü. Tam o sırada göz göze geldik. Bugün hala o günkü gibi hatırladığım bir sevgiyle gözlerime bakanMustafa Yemlihalıoğlu amca söze girdi. Beni o an ipten alan bir kahraman edasıyla bana bir şeyler sordu. MGV ve RP ile ilgili oradaki herkesin tam tersine cümleler kurdu. Milli Görüş mücadelesinin manevi iklimini ve gayelerini anlattı. Erbakan Hoca ile bir toplantıdaki hatıralarından bahsederken, o an içimden “tek kişi bile olsa dev gibi bir yürek bana sahip çıkıyor” diye düşünerek bağrıma basmak gelmişti. Yeryüzündeki zulümden, Müslümanların sorumluluklarından ve Hocamızın diliyle cihadın öneminden bahsetmişti. Bir toplantıda dört saat ayakta büyük bir aşkla cihadı anlatan Erbakan Hocanın bir gün kıymetinin bilineceğinden ve benim asla umutsuzluğa kapılmadan bu yolda yürümem gerektiğini söylemişti. Babam konuşurken ne ummuştu, ama sonuç Mustafa Amcamın desteğiyle nereye gelmişti. Sadece bu manevi sahiplenme ile kalmamış bana kefil olarak yakın bir akrabası ile evlenmeme de vesile olmuştu.

O günden sonra babamın en sevdiği ve ağabey diye hitap ettiği dostlarından olan Mustafa Yemlihalıoğlu amcamın bana verdiği destekle beraber, davama olan sevdam daha da güçlendi ve bu sayede Milli Görüş hareketinin her alanında kabiliyetim ölçüsünde görevler aldım. Dut ağacını ne zaman görsem benim gözümde kahramanım olan Mustafa Amca ve 32 yıl önceki o oturma gelir aklıma. O dönemde nerede takılsam ve bir ihtiyacım olsa ona başvurur ve desteğini isterdim. Bir otobüs MGV’li arkadaşım Kayseri’ye ziyarete gelmiş, konaklama yeri bulamamış ve yine ona koşmuştum. Muradiye Vakfımızın yeni yapılan yurdunu ayarlamış ve onları misafir etmiştik. O gece aramıza gelerek gençlere çok güzel bir sohbet yapmıştı. O bizim rol modelimiz olarak bir gün bulunduğumuz şehirleri bizlerin yöneteceğini müjdelemiş ve biz gençlerden gayret istemişti. Gönül insanıydı ve tam bir derviş ahlakı ile donanmıştı. Arkadaşlarının ağzından 1989 yılında RP Büyükşehir Belediye Başkan adayı oluşuyla ilgili olarak %2/3 lük bir partiden aday olmanın boş iş olduğu ile ilgili sözler dinlemiştim. Halbuki onlar bilmiyorlardı bu davanın sayılarla ölçülemeyeceğini. O, seçime seçilmek için değil Rabb’ini kendisine şahit kılmak için girmişti. Ben Fazilet Partisi Melikgazi İlçe Başkanı iken yerel seçimlere yakın ziyaret etmiş, utana sıkıla belediye meclis üyemiz olmasını rica etmiştim. Elinden tuttuğu biri olarak ona böyle bir teklifle gitmek abes olur muydu? tereddüt etmiştim. Çünkü onlar bizim zor zamanda abilerimiz, amcalarımız ve kahramanlarımızdı. O zamanda yine rehberliklerine ihtiyacımız vardı.  Hiç unutmadığım şu cevabı almıştım. “Bu davada yaş yoktur. Davayı temsil eden başkan emreder ve biz itaat ederiz.” Aman Ya Rabb’i… Evladı yaşında bir genç olarak daha dün dut ağacının altında yüreklendirdiği, kimsenin olmadığı zamanın kahramanlarından belediye başkan adayı Mustafa Amcası, ilçe başkanı olarak teklifimi emir kabul ederek “evet” diyordu. Bu ahlakın ve yaklaşımın bugün anlaşılması ne kadar mümkün bunu bilemiyorum. Ama zaman içinde bu güzel dava adamlarının isimleri unutuldu ve hafızalardan silindi. Dava diye değer verdiğimiz tüm kurumları “her şey kendinden menkul türediler” işgal etti.

Ancak bu kahramanları şehir unutsa bile biz unutamayız. Bu davanın bütün imkanlarını tepe tepe kullananlar, gelinen siyasi makamların ne mücadelelerle ve ne sabırlarla kazanıldığını bilemeyenler, bugün eldeki imkanların dün imanla yürüyen bu görünmez kahramanların eliyle inşa edildiğini görmeyenler, yeni yetme siyasetçiler unutabilir ama yine söylüyorum yüreğine dokunduğu bizler unutamayız.

Bunca söz neden mi?... Ve kimsenin bilmediği hikayemin kahramanı Mustafa Yemlihalıoğlu Amcam birkaç gün önce can emanetini Rabbi’ne teslim etti… Şehir Mezarlığında kabri başındayım… vefa diye bir duygu eğer hala yaşıyorsa şayet, olması gereken herkesi gözlerim orada görmek istiyor. Yüreğimdeki fırtınalar, yaşadığım hikayedeki kahramanım Mustafa Amcam kabre konulurken uzaktan bakarak, yüzlerce seveninden biri olarak kimsenin duymadığı şekilde onunla son kez konuştum ve helalleştim.

Dedim ki Mustafa Amca’ya; “32 yıl önce o gün dutun altında sen olmasaydın, ya o gün o kadar kişinin içinde azınlığın sesi olarak kükremeseydin, ya bana sahip çıkıp elimden ve yüreğimden tutup bana güç vermeseydin. Bende ayağı kayanlardan biri olarak bu hizmet kervanından ve davadan kopsaydım. Gözyaşları içinde seni uğurlarken tüm vefasızlıklara inat şahitlik ediyorum ki; sen ve senin gibiler kimsenin olmadığı zor zamanların öncüleriydiniz. Birçok hayır kurumunun kurucusu, hizmetkarı, davanın mücahidi, derviş ruhlu, haya timsali, nezaket abidesi, yumuşak kalpli, Allah’ın güzel kuluydun. Senin asil duruşuna şahidiz Amcam.

Kaç kez niyetlensem de pandemi nedeniyle ihtiyat ederek ziyaretine gelip son kez elini öpmek ve helalleşmek kısmet olmadı. Büyük bir hüzünle diyorum ki; muhterem amcam biz sana olmasa da hakkımızı helal ediyoruz… ama asıl sizleri hakkıyla yeni nesle tanıtamayan, rol modelleriniz bu dava büyüklerimizdir diyemeyen, son günlerinizde gelip duanızı ve tecrübelerinizi cebimize koyamayan bizlere sen hakkını helal et…”

İnnalillahi ve inna ileyhi raciun… biz Amcamızdan razıyız SEN’de ondan razı ol Ya Rabb…

6 Yorum

Adem

Adem

03 Ağustos 2021
Rabbim razı olsun Başkanım ellerinize ve yüreğinize sağlık Çok duygulandım Rabbim rahmetiyle muamele eylesin Mustafa Amcalara

Hatice sadi

Hatice sadi

04 Ağustos 2021
Allah rahmet etsin başınız sağolsun mekanı cennet olsun inşallah

Hülya kavafoğlu

Hülya kavafoğlu

04 Ağustos 2021
Kıymetli Fevzi Konaç Abi, ben Mustafa Yemlihalıoğlu’nun torunu Hülya Kavafoğlu Akkamış. Duygularımı paylaşmadan önce size bu güzel yazı için minnettarlığımı dile getirmek istedim. Yazınızı bu akşam anneannemin etrafında toplanıp maaile okuduk, doyamadık bir kere daha okuduk. Her cümlenizin kafamda yer etmesini istediğim için bir kere daha bir kere daha okuyorum. Kafama kazımak istiyorum adeta. Mesleğim gereği olsa gerek - yine dedemin bütün gayretiyle kurduğu Erciyes Kolejinde edebiyat öğretmeni olarak çalışıyorum- uzun zamandır kelimelerin bu kadar güzel bir araya geldiği bir yazı okumamıştım doğrusu. Kıymetlı i Fevzi Abicim, bu güzel duygularınız ve yazılarınız için dedemin tüm torunları adına size teşekkür etmek istiyorum. Allah sizden razı olsun. Allah’a emanet olun, saygılarımla...

İbrahim Bayram

İbrahim Bayram

05 Ağustos 2021
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

OSMAN AKDEMİR

OSMAN AKDEMİR

13 Ağustos 2021
Ağzınıza, kaleminize ve yüreğinize sağlık Fevzi abi. Çok güzel ifade etmişsiniz. Allah razı olsun. Rabbim tüm geçmişlerimizle birlikte Mustafa amcamıza da Rahmetiyle muamele eylesin. Mekanları Cennet, Makamları Âlâ olsun inşallah…

OSMAN AKDEMİR

OSMAN AKDEMİR

15 Ağustos 2021
Ağzınıza, kaleminize ve yüreğinize sağlık Fevzi abi. Çok güzel ifade etmişsiniz. Allah razı olsun. Rabbim tüm geçmişlerimizle birlikte Mustafa amcamıza da Rahmetiyle muamele eylesin. Mekanları Cennet, Makamları Âlâ olsun inşallah…

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri