ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

SAKAR BABA VE ERBAKAN HOCA

SAKAR BABA VE ERBAKAN HOCA

Geçmiş tarihte Sakar Baba diye bir dervişin yolu Adapazarı’na düşer. Sakar Baba’nın geçmesi gereken bir köprü vardır. Bu köprü eski ismi II. Justinianus Köprüsü olan ve şimdilerde “Beşköprü” olarak bilinmektedir. Köprü, Sapanca Gölü’nün sularını Sakarya Irmağı’na akıtan Çark Deresi ya da Melas Çayı üzerine kurulmuştur.

Köprüden geçmek için geçiş vergisi konulmuştur. İhtiyar dervişte de yeterli miktarda para olmadığı için geçişine izin vermemişler. Ne dese ne yapsa para etmemiş. Köprüde bekleyen görevliler de orada bulunan diğer insanlar da oralı olmamışlar. 

Sakar Baba bunun üzerine ırmağın yanına gelerek “Geçme namert köprüsünden, koy aparsın su seni; yatma çakal gölgesine, koy yesin aslan seni.” diyerek adımını hırçın akan ırmağa atar. Ama adımını attığı yerden su çekilir ve ona yol olur. Denilir ki ihtiyar derviş eliyle işaret ederek, ırmak yatağının yerini değiştirmiştir.

Bugün Beşköprü’nün altından herhangi bir ırmak akmamaktadır. Rivayet olunur ki Sakar Baba’nın bu olayından sonra Melas Çayı’nın yatağı değişmiştir. Bugün hem Adapazarı (Sakarya) hem de Sakarya Nehri isimlerini Sakar Baba’dan almışlardır. Bu garip dervişin türbesi Sakarya’da Erenler tepesindedir (Allah rahmet eylesin).

Namı zamanları ve mekânları aşarak günümüze kadar gelen Sakar Baba Allah’tan başkasına minnet etmemeyi öğretmektedir. Allah’a ram olanların, sadece ona boyun bükenlerin ve ondan yardım isteyip ona ibadet edenlerin yolda kalmayacağını da göstermektedir. Allah (cc) nasıl ki zamanında Resulü Musa’ya denizleri yarıp ona yol açtıysa; Sakar Baba’ya da ırmakların yatağını değiştirip, ona yol açmıştır. Ve onu namerde muhtaç etmemiştir.

Bu yazıyı kaleme alırken –ilginç bir şekilde- aklıma, ölüm yıldönümü (27.02.2011)  yaklaşan, Rahmetli Erbakan Hoca geldi. Sonra Sakar Baba’nın bu hikâyesiyle Erbakan hoca arasında bağlar kurmaya çalıştım.

Her ne kadar fiziki bir köprü olmasa da bu ülkede bir köprü gibi olarak düşünülebilecek olan 28 Şubat dönemi yaşandı. O zorlu günlerde demokratik oylarla seçilip birinci olan Refah Partisi’ne ve onun liderine huzur vermediler. “Postmodern Darbe” diye nitelendirilen bu süreçte Rahmetli Erbakan’ın partisi kapatıldı. Kendisine siyasi yasak ve hapis cezası verildi. Rahmetliyle siyaset yapanlara da ağır cezalar verildi. Kimi yurt dışına çıktı, kimisi ise cezasını çekti.

O dönemde 28 Şubatçılar, sadece Erbakan’a değil aynı zamanda Erbakan’ı destekleyen desteklemeyen bütün milliyetçi ve mukeddesatçı herkese zulmetmeye başladı. O dönem üniversite öğrencisiydim. Başörtülü kızların başları açılmak istendi. İkna odaları kuruldu. Sonuç alamayınca o kızlar okullarından atıldılar. Okul birincisi oldukları halde başörtülü olan öğrencilerin diplomaları verilmedi. Üniversitelerde sakal da yasaktı. Aynı dönemde benim de kirli sakalımdan dolayı tutanak tutulmuştu.

Yine bu dönemde imam hatiplerin önünü kesmek için tam bir ucube olan katsayı engeli getirildi. Öğrenci seçme sınavından çok iyi sonuçlar almasına rağmen nice memleket evladı istediği bölümlere yerleşemedi. Askeriyeden sırf namaz kılıyor ya da eşleri örtülü diye nice muvazzaf subay ordudan atıldı. Askerlerin yemin törenlerine başörtülü anneler alınmadı. Onların çocukları ile kucaklaşmalarına müsaade edilmedi.

Burada dile getirmediğim daha nicesi zulüm yaşandı o dönemde.  Uzunluğu 430 metre olan Beşköprü’den çok daha uzun bir dönemdi. Köprünün başını eskiden olduğu gibi zalim haramiler kesmişti ve insanlara zulmediyorlardı. 28 Şubatçı paşalar köprünün başında duran haramilerdi. Köprüden geçmesi en doğal hakkı iken, zalimler yolunu kesip, Erbakan’a müsaade etmediler. Geçmişte Sakar Baba’ya reva görülen, yüzyıllar sonra Erbakan ve sevenlerine reva görülmüştü.

Erbakan Hoca da Sakar Baba gibi namert köprüsünden geçmemeyi tercih etmiştir. Sadece Allah’a boyun eğmiş ve O’na ram olmuştu. O gün Sakar Baba’ya yol açan Allah (CC), Erbakan Hoca’ya da en güzel yolları açacaktı. Yaşanan haksızlık karşısında Sakar Baba ırmağın akışını nasıl değiştirdiyse; Erbakan Hoca da tarihin akışını değiştirmiştir. Ruhları şad olsun.

Son olarak, Bilge Kral İzzet Begoviç’in dediği gibi diyelim: “Zulmü unutmayın. Çünkü unutulan Zulüm tekrarlanır.

Unutma! Unutturma!

2 Yorum

Cesim

Cesim

25 Şubat 2025
Yazınız hem her iki büyük insana hem bizlere rahmet vesilesi olsun.

Zafer Özcan

Zafer Özcan

25 Şubat 2025
Allah razı olsun inşaAllah kıymetli hocam.yureginize sağlık

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri