ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

Önce Sağlık

ÖNCE SAĞLIK

Küçük bir yer olduğu için herkes birbirini bilirdi, neredeyse.  Esnaf her zaman olduğu gibi o gün de dükkânlarını açtıktan sonra, sabah çaylarını dükkânın önünde içerlerdi.  O sabah dükkân komşusu Sait Bey “Abi öyle deme” demişti, bir tartışmanın son cümlesi olarak.

Mahmut Bey, ilçedeki en işlek sokaklardan birisinde lokanta işletmekteydi. İşleri oldukça iyiydi. Deyim yerindeyse, lokantası müşteri kaynıyordu. Yaptığı yemeklerin lezzeti, çevre illerin ve ilçelerin dilindeydi. Lokantanın namı yaşadığı küçük ilçenin dışına taşmıştı. Bu nedenle birbirinden farklı, uzak ve yakın şehirlerden gelen müşterileri de oldukça fazlaydı. 

Uzun yıllar bu şekilde çalışan Mahmut Bey, servetine servet; zenginliğine de zenginlik katmıştı. Kısa zaman içinde çevresindeki en variyetli kişilerden olmuştu. Evler, arabalar, yazlıklar derken, varlık içinde yüzen birisi haline gelmişti. Lokantacı Mahmut Bey yürürken “küçük dağları ben yarattım gibi”  yürümeye başlamıştı. Konuşurken variyetin verdiği özgüvenle üst perdeden konuşur ve çoğunlukla ahkâm keserdi. Sıklıkla yanında konuşanların sözünü keser, kendi bildiğini ısrarla söylemeye devam ederdi. “Para bende söz de bende” der gibi, bir edası vardı.

Variyet sahibi olmak, bazen bir noktadan sonra, bazı insanlarda şımarıklığa yol açabilmektedir.  Oysaki “Elinde olacak ama gönlünde olmayacak.” derlerdi, büyükler.  Ne olursa olsun insan “yeryüzünde garip bir yolcu gibi olmalıdır” buyurmuştu, İslam Peygamberi efendimiz. Asıl olan, insanın Rabbinin verdiği nimetlere hakkıyla şükretmesidir. Bunun sonucunda da malından ve mülkünden hayırda bulunmasıdır. Dünya ve dünyaya dair şeylerin gelip geçici olduğunun idrakinde olmak gerekir, galiba.

Esnafın sabah sohbetleri çeşitli konularda olabilmektedir. Bazen siyaset, bazen spor, bazen de şehirdeki bir hadise gündemi meşgul edebilmektedir. Bazen bu konuşmalar hararetli tartışmalara da dönüşebilmekte olup, ancak bu tartışmalar genellikle dozunda ve ayarında kalmaktadır. Esnafların sahip oldukları bu farklı görüşler, onların birbirini kıracak düzeyde olmadığı gibi, onlar arasında kolay kolay da küslük sebebi de değildi.

O gün, lokantanın yan komşusu Manav Sait Bey ve Mahmut Bey derin bir sohbete dalmışlardı. Kaza geçiren ve ayağı kırıldığı için evde istirahat eden bir arkadaşları hakkında konuşuyorlardı. Sait Bey “Allah Sağlık ve sıhhat versin. Gerisi boş.” dedi. “Şu sıralar, belki bir aydan fazla çalışamayacak. Biraz sıkıntılı bir süreçten geçecek ama iyileşir inşallah. Sağlık olsun da para pul gelir. Bir şey olmaz.” diyerek konuşmasını sürdürdü.

Bu arada, bu konuşmalara birkaç esnaf daha dâhil olmuş; hem dinliyorlar hem de bazı yerlerde kısa kısa konuşuyorlardı. Her zaman ve her yerde çokça konuşan Mahmut Bey o gün de beylik laflarından birisini, özgüvenle söyledi: “Ben parasız olan sağlığın ta içine tüküreyim.” Herkes şaşıp kalmıştı bu sözler karşısında.

Dükkân komşusu Sait Bey “Abi öyle deme!” dedi. Diğer komşular da “Allah önce sağlık versin; sonra para.” dediler. Komşular öyle deseler de Mahmut Bey yine “Yok arkadaş! Ben parasız sağlığı istemem.” diyerek, onların yanından ayrılmıştı.

Hayat çabuk geçiyor. Günler, günleri; haftalar, haftaları; aylar da ayları kovalıyordu. Bu konuşmalardan bir sene bile geçmemişti ki esnaf kendilerine gelen bir haberle sarsılmıştı. Mahmut Bey önceki gece beyin kanaması geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Öncesinde herhangi bir sağlık sorunu olmayan Mahmut Bey, yoğun bakıma alınmıştı. Gelen haberlere göre durumu hiç iç açıcı değildi. Aradan geçen hastane günlerinden sonra Mahmut Bey eve getirilmişti.

Beyin kanamasından sonra hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyen Mahmut Bey artık ne yürüyebiliyor, ne kolunu kıpırdatabiliyor, ne de konuşabiliyordu.  Evine ziyarete giden esnaf komşuları dükkân komşuları olan Mahmut Bey’in bu haline çok üzülmüşlerdi.

Sait Bey ziyareti yapıp da evden çıkarken, Mahmut Bey’in aylar önce kendisine söylediği sözler geldi. “Ben parasız olan sağlığın ta içine tüküreyim.” Dediğinde kendisi “Abi öyle deme!” diye büyük konuşmaması gerektiğini hatırlatmıştı. Oysaki “Hem sağlık hem de varlık isteyebiliriz.” diye düşündü. Ve sağlığı için çokça şükretti.

2 Yorum

Fevzi DAL

Fevzi DAL

08 Kasım 2022
SelamınAleyküm saygıdeğer hocam yine önemli bir anektodunuzla bizleri yol gösterdiniz. Çevremdeki arkadaşlarla paylaşıp memmun oluyorlar. Devamını diliyoruz.

Ferda Eser

Ferda Eser

09 Kasım 2022
Sağlık en büyük zenginliğimiz.Sağlık ve iyi dileklerimle Osman Hocam.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri