ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

İletişim Şükür Sebebidir

İletişim Şükür Sebebidir

“Her nimetin şükrü kendi cinsindendir” demiştir, Bişr-i Hafi. Bu sözü ilk defa Zahit Kotku Efendi’den duymuştum. Sonradan “Satranç Oynayan Derviş” kitabında rastladım aynı söze ve sahibine. Malum olduğu üzere Bişr-i Hafi önceleri alkol bağımlısı birisidir. Her gün zilzurna sarhoş olarak gezmektedir. Annesi onun ardında, onun hidayeti için sürekli yakarma halindedir. Elleri semada için için dua edermiş. Anneler için ne olurlarsa olsun evlat evlattır. Annelerin yavrularına olan şefkat bakışları dünyada her şeye değerdir. Kimse insana annesi kadar sevgiyle ve şefkatle bakamaz, bakamayacak. Dualar yerini bulur nihayetinde. Yine bir gece sarhoş bir halde eve gelirken yolda üstünde Allah yazılı bir deri parçası ya da kağıt parçası buldu. Onu almış, temizlemiş ve evinin duvarına asmış. Kalbine o gün hidayet nasip olmuş. O gün bir daha günahına dönmemek üzere tövbe etmiş. O günden sonra ayakkabısız gezmiştir Bağdat sokaklarında. Her ayağına diken battıkça günahları aklına gelsin diye. Hatta denilir ki Bişr-i Hafi ayakkabısızdır diye Bağdat sokakları tertemizdir. Hayvanlar bile onun yürüdüğü yollara pislemezmiş.

Alkolü bıraktıktan sonra Hafi, kendisini alkolle mücadeleye adamıştır. Tövbe ettikten sonra evine çekilip inziva edenlerden değildir. Meyhaneleri bir bir gezip oradaki insanların kurtuluşu için olağanüstü üstü çaba sarf etmiştir. Eğer şükür etmek gerekecekse bunu kendi cinsinden yapmak gerekirdi. Kendi cinsinden olmalıysa şükür; zenginlik infak etmeyi, ilim onu paylaşmayı, göz harama bakmamayı, mide haksız kazanç yememeyi gerektirir o halde.

Bu anlamda iletişim ve konuşma nimetinin şükrü nasıl yerine getirilmelidir sorusuna cevap aramak için kafa yormak gerekir. Her halde en kısa yanıt güzel konuşmak ve tatlı dildir. Öncelikle konuşabildiğimiz için ve iletişimi kolaylıkla kurabildiğimiz için Allah’a sonsuz hamd etmeliyiz. Konuşamayan insanlar vardır çevremizde. Ne kadar zahmet çekiyorlar kendilerini ifade etmek ve iletişim kurmak için. Bazen bu engeller konuşmayla sınırlı olamayabiliyor. Konuşmanın yanında görme ve işitmenin de olmadığı kişiler var. Sadece dokunarak iletişim kurabiliyorlar.

Bir başarı öyküsü olarak Helen Keller (https://tr.wikipedia.org/wiki/Helen_Keller)  bunun en güzel örneğidir. Okunası ve ibret alınası bir hayat öyküsüdür. Engellerine rağmen doktora yapmış. Bir 50 dile çevrilen “Hayatımın Öyküsü” ile “Yaşadığım Dünya” kitaplarını yazmıştır. Seminerler ve konferanslar vermiştir. Bir konferansında “çevremdekilere soruyorum ne görüyorsunuz? diye. Genel geçer cevaplar alıyorum. Hâlbuki ben size sadece dokunarak yüzlerce şey anlatabilirim” diyor. Gören aslında kalplerdir bu anlamda.

“Ol mahiler ki derya içredirler deryayı bilmezler” diyor şair. Kıymetini bilmediğimiz birçok nimet içerisinde iletişim ve konuşma nimeti de var ne yazık ki! İletişim nimetine hakkıyla şükredebilmek için iletişimi değerli kılmamız gerekiyor. İletişimi değerli kılmanın yolu yıkıcı değil yapıcı; sert değil yumuşak üsluplu olmaktan geçmekte olduğu söylenebilir. Rahmetli Barış Manço çocukluğumuzda “7‘den 77’ye” programında öğretmişti: “En iyi dil hangisidir?” diye sorardı. Sonra da “tatlı dildir” diyerek hayat dersi verirdi.

Unutmamak gerekir ki insanın derisi giyilmez; eti yenilmez. Varsa yoksa bir güler yüzü vardır.

1 Yorum

Mehmet Taşkesen

Mehmet Taşkesen

04 Aralık 2020
Kaleminize ve yüreğinize sağlık hocam

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri