ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

HAYVAN DENEYLERİ VE BOYKOT

Hayvan Deneyleri ve Boykot

“Empati Çağı” adlı eserinde Frank De Wall empati kavramını, çoğunlukla hayvanlar üzerinde yaptığı ve yapılan birçok deney üzerinden ele almaktadır. Burada ilginç deneylerden birisi de 1959 yılında, Amerikalı psikolog Russel Church,  "Diğerlerinin Acılarına Karşı Farelerin Verdiği Duygusal Tepkiler" başlıklı kayda değer bir makaleye de yer vermiştir.  Deneyi yapan Church, hepimizin aşina olduğu edimsel koşullanma ile öğrenme deneylerine benzer bir deney gerçekleştirmiştir. Deneyde kollu bir baskı aracılığıyla yiyecekleri alabilmeleri için fareleri eğitmiştir. Ancak fare bunu yaparken, başka bir farenin, bu hareketi sonucu acı çektiğini fark ettiğinde, bu hareketi yapmayı bıraktığını gözlemlenmişti. Sisteme dokunduğunda yiyecek alacak olmasına rağmen arkadaşının acı çektiğini görünce manivelaya dokunmayı bırakmıştır. Bu gerçekten de olağanüstü bir durumdu.

Daha önce fareler için anlatılan bu deney maymunlarda uygulandığı zaman onların nasıl tepki verdiklerini incelemek için çalışmalar yapılmıştır. Maymunlara yönelik yapılan deneylerden de oldukça ilginç sonuçlar çıkmıştır.  Buna göre 1960'lı yıllarda, Amerikalı psikiyatrlar,  bir zinciri çekerek yiyecek alan makakların, zinciri çekmenin arkadaşlarının elektrik şokuna maruz kalmasına sebep olduğunu gördüklerinde, zinciri çekmeyi reddettikleri ortaya çıkmıştır.  Maymunlardan biri beş gün içinde, bir diğeri ise on iki gün içerisinde kendi davranışının arkadaşı üzerindeki olumsuz etkisini anlamış ve zinciri çekmeyi bırakmıştır. Bu maymunlar,  aç kalmayı göze alıp arkadaşlarına acı çektirecek bir davranışta bulunmaktan kaçınmışlardır.

Farenin besin almak için yapması gereken davranışı terk etmesinin altında yatan faktörlerin neler olduğu farklı açılardan tartışılabilir. Bu durumun en temel sebebi, farenin ve maymunların empati kurmuş olabileceğidir.  Başkasının acısını hisseden hayvanlar bu davranışı sergilemekten uzak durmuş olabilir. Yani hoş olmayan bakışlardan ve seslerden kaçınmaya yönelik bir istek gibi değerlendirilebilecek olsa da başkalarını acı içinde kıvranırken görmek, korkunç bir durumdur. 

Gülümsemenin bulaşıcı olduğu gibi acıların da bulaşıcı olduğu hakikattir. Sevinçlerin bulaşıcı olduğu gibi hüzünler de bulaşıcıdır. Yanı başımızda derdi, tasası olan ya da büyük üzüntüler yaşayan birileri varken bir başkasının aynı sırada mutlu olası çok mümkün değildir. İnsanlarla aramızda bu anlamda bağlar bulunmaktadır. İnsanların acısı acımız olurken sevinçleri ise mutluluğumuz olmaktadır.

Hayvanlar üzerine yapılan bu deneyleri, insanlar için düşünecek olursak durumun çok farklı olacağını düşünmüyorum. Bu deneylerden elde edilen bulgulardan hareketle insanlara yaptıkları bir satın alma eylemine bağlı olarak başka insanların büyük acılar çektiği gösterilirse, insanlar da benzer davranış sergileyecektir. Yaratılmışların en şereflisi olan insanoğlu davranışının sonunda başkalarının olumsuz etkilendiğini bilirse, mutlaka gerekli adımları atacağına şüphe yoktur. Eğer bir insan yaptığı satın alma davranışını sergilemeye devam ediyorsa büyük ihtimalle davranışının nelere mal olduğunun farkında değildir.

Fareler ve maymunlar üzerine yapılan deneylerin sonuçları üzerinden düşünülerek yapılacak boykot daha etkili olabilecektir. İnsanlara yiyecekleri bir hamburgerden, içecekleri bir içecekten ya da satın aldıkları başka bir şeyden dolayı başkalarının büyük acılar yaşadığı gösterilirse etkili sonuçlar alınabilecektir. Bu nedenle yaşanan ölümleri ve zulümleri daha çok duyurmakta fayda vardır. Ne kadar çok kişi bu zulmü görürse, buna vesile olanları da görecektir.  Böylece küresel boykot daha başarılı olacaktır.

 “Bir zulme engel olamıyorsanız, onu duyurun.” şeklinde bir kelam-ı kibar vardır. Yaşanan insanlık dışı barbarlık ve soykırım varsa bunları ısrarla duyurmak gereklidir. Elimizden hiçbir şey gelmiyorsa bile zulmü ısrarla duyurmak görevimiz olmalıdır. Yaşananlar asla kanıksanmamalıdır ve normalleştirilmemelidir. Nazi kırıntısı siyonist İsrail’in aşağılık emellerine ulaşmasına müsaade etmemeliyiz. Onlara destek verenleri ve yaşanan soykırıma ortak olanları da sürekli hatırlatmalıyız. Böylece insanlar elleri kanlı şirketlerin ürünlerinden uzak duracaklardır. Bu anlamda zulme ilişkin görüntüler, gerekirse bütün insanlığın gözüne sokulmalıdır. 

Empati,  her şeyden önce duygusal katılımı gerektirmektedir.  Fareler,  bu katılımın nasıl başladığını bize yapılan deneylerde göstermektedir. Başkalarının duygularını görmek, bizim de benzer duygular hissetmemize yol açacaktır. Bu aşamadan sonra başkalarının durumuyla ilgili daha gelişmiş bir anlayışa erişmemiz mümkün olacaktır.

Görmelerine ve duymalarına rağmen duyarsız ve fütursuz bir şekilde davranan ve başkalarının acıları üzerine sefa süren kişileri de görmekteyiz. Bazen insan, hayvanlardan bile daha aşağılık hal alıyor. Hatta “Esfel-e Safilin” yani “aşağıların aşağısı”  diye ifade edilen de yine insanoğludur.

2 Yorum

Gazi Dokumaci

Gazi Dokumaci

30 Aralık 2023
Saygıya değer Osman Hocam Rabbim sizden razı olsun.Yureginize sağlık. Selam ve dua ile

Gazi Dokumaci

Gazi Dokumaci

30 Aralık 2023
Saygıya değer Osman Hocam Rabbim sizden razı olsun, yüreğinize sağlık, Selamlar

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri