ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

Bela Dileyen Kadın

 BELA DİLEYEN KADIN

Sabah erkenden uyanıp hazırlıklarını yapıp evden çıkmıştı. İşine giderken oldukça mutluydu. Çünkü kendi işini yapıyor ve uzun okul yıllarından ve stajdan sonra kendi parasını kazanıyordu. Daha ilk yılıydı avukatlıkta.  İşlerini yaparken tatlı bir telaşı vardı. Dosyaları titizlikle takip ediyor, yaptığı işi şevk ve heyecanla yapmaya çalışıyordu.

Sürücü belgesini daha öğrenciyken, burslardan ve harçlıklardan biriktirdiği paralarla almıştı. Araba almayı ve kendi arabasıyla işe gidip gelmek en büyük hayaliydi. İşe başladığının birinci yılında, iyi kötü ikinci el bir araba alabilmişti. Arabayı aldığında arkadaşlarına sık sık “Ayağımı yerden kessin yeter.” diye söylüyordu.

Hayat koşturması asıl okul bittikten ve işe başladıktan sonra başlarmış, derler. Avukatın da işleri her giden gün yoğunlaşıyordu. Daha çok çalışmak icap ediyordu. Arabayı almış olması bir nebze işini kolaylaştırmıştı. İlk arabası olduğundan dolayı ve gençliğin de verdiği hareketlilikle beraber avukat bey arabasına heyecanla ve mutlulukla biniyordu. Aynı zamanda arabası olduğu için çokça şükrediyordu da.

O sabah da kahvaltısını yapıp evden çıktığında yetiştirmesi gereken işleri vardı. Bir dava dosyasına duruşma öncesi son bir kez kontrolleri yapmak istiyordu. Trafik kurallarına uygun bir şekilde ama nispeten de acele ederek yol almaktaydı.

Ara yollardan sonra geniş olan bir bulvara çıkmış yolunda açık olmasını fırsat bilip tam hızlanıyordu ki bir anda caddeye atlayan bir kadına çarpması bir oldu. Nasıl olduğunu bile anlayamamıştı. Üstelik kadını gördüğü anda frene de asılmıştı. Nerden gelmişti o kadın? Ana caddeye etrafına bakmadan nasıl atlayıvermişti?

Avukat şok içindeydi. Kadın arabanın çarpmasıyla bir iki metre ileriye düşmüştü. Baygın bir vaziyette yatıyordu. Genç avukat “Abla! Abla!” diye seslense de kadın kendine gelmiyordu. Kısa sürede bir kalabalık başlarına birikmişti. Kadın nefes almaktaydı. Görünürde herhangi bir kanaması da söz konusu değildi. Çevredekiler o sırada hızlıca ambulansı aramışlardı. Birkaç dakika içinde ambulans gelmişti.

Genç avukatın eli ayağı buz kesmişti. Soğuk soğuk terliyordu. Hayatında ilk defa böyle bir kaza yaşıyordu. Çevredekiler su verdiler. Avukat suyun birazını eline ve yüzüne döktü. Birazcık suyu da içti. Adeta şok içindeydi. “Allah’ım ne olur bir şey olmasın kadına.” diye içinden dua ediyordu.

Kadın çarpmanın etkisiyle beyin kanaması geçirmişti. Kadına hastanede acil müdahale yapılmıştı. Beyinde biriken kan tahliye edilmiş olmasına rağmen hala kendisine gelmemişti. Yoğun bakıma aldılar kadını. Avukat, kadının yakınlarıyla birçok kez konuşmuştu. Kazada kastının olmadığını,  hata ile olduğunu ve kadının bir anda yola atlamasıyla kazanın yaşandığını defalarca anlattı.

Genç avukat yaşanan kazaya ve hastane de yoğun bakımda yatan hastaya kayıtsız ve ilgisiz kalmamak için ne gerekiyorsa yapıyordu. Hastanın yakınlarıyla ve doktorlarıyla sık sık görüşerek hasta hakkında bilgiler alıyordu. “Hasta iyileşsin de diğeri önemli değil.” Diyordu, avukat. Nihayetinde “Allah mala versin de cana vermesin.” diye düşünüyordu.

Kadının beyin kanaması zor bir yerde olduğu için, durumunun kritik olduğu söyleniyordu. Günler birbirini kovalıyor ama kadın bir türlü kendine gelmiyordu. Herkes kurtulamaz diye düşünürken, adeta bir mucize gibi, kadın yirmi sekiz gün sonra gözleri açmıştı. Yoğun bakında çıkan kadını normal servise aldılar. Kadının sağlık durumu oldukça iyiydi. On gün normal serviste kaldıktan sonra kadın taburcu edilmişti.

Bu süreçte genç avukata dava açılmıştı. Kazada az da olsa kusurlu bulunmaktaydı. Avukat bey, bu süreçte aile ile iyi ilişkiler kurmuş ve hastane süreçlerinde hep yardımcı olmuştu. Dava ile uğraşıp mahkemelere gidip gelmektense maddi ve manevi tazminat konusunda anlaşmak istedi. Kazazede kadın ve ailesi de anlaşma teklifine sıcak baktılar. Günün şartlarına göre iyi bir meblağ üzerine anlaştılar. Avukat o parayı borç harç denkleştirerek kadının ailesine verdi.

Genç avukatın yengesi, arabasıyla çarptığı kadınla aynı binada oturuyormuş. Avukatın yengesi kazadan sonra, komşular kendi aralarında konuşurlarken duymuş. Kaza geçiren kadın kazadan önceki hafta “Bana bir avukat çarpsa da biraz parasını alıp, yesem.” diye konuşuyormuş…

 

1 Yorum

Mahmut Gülaçar

Mahmut Gülaçar

21 Ekim 2022
Keşke şu kadın hiç hastalıktan kurtulmasaydı nasılsa her şartta kadın ve ailesi o paraya göz dikmişler olan garibim avukatıma olmuş.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri