ÖĞR. GÖR. OSMAN UTKAN

Ertelenen Sevda

Bir kış günüydü. Ülkenin dört bir yanını soğuk hava ve kar kaplamıştı. O kış iyi kar yağmıştı. Bir arkadaşımın düğünü vesilesiyle Gaziantep’e gitmek zorunda kalmıştım. “Bu karda kışta arabayla gidilmez” diyerek otobüsle gitmiştim. Otobüs Kahramanmaraş, Tekir’de mola verdiğinde en az üç metre karın yağmış olduğunu görmüştüm. Otobüsler kar kütleleri içinden yol alıyorlardı.

Yola çıkmadan evvel amcamı arayarak memlekete geldiğimde uğrayacağımı söylemiştim. Karşılıklı dualar ederek vedalaşmıştık. Nasip olursa yolculuk sabahında, yani yarın amcama da uğrayacak ve kısa da olsa bir selam verecektim. Otobüsler genelde Kayseri’den gece yarısı hareket ederek sabaha karşı Gaziantep’e varmaktaydı. O sabah Kayseri’den alışkın olduğum keskin soğuğu Antep’te de görmüştüm. Hareket eden ilk Nizip minibüsüne binerek memlekete gelmiştim. 

Öncelikle baba ocağına vararak yaşlı anamı ve babamı gördüm. Sobanın başında iyice ısındım. Anne ve babamla bir güzel kahvaltı yaptım. Sonrasında arkadaşlarla buluşmuştum. Günler kısa olduğu için düğün falan derken gece olmuştu bile. Ocak ayı olduğu itibariyle soğuk hava ve yağışlar etkiliydi. Araba da olmadığı için istediğim yere hemencecik gidemiyordum.  Diğer gün mesaiye dönmek zorunda olduğumdan aynı gün içinde Kayseri’ye dönüş biletini almıştım.

Aslında gün boyunca amcama uğramak hep aklımdaydı. Neredeyse beş altı ay olmuştu yüz yüze görüşmeyeli. Ama nasıl olduysa o gün bir türlü ziyaret etmeye fırsat bulamadım. Koştur koştur geçen bir günün ardından gece saatlerinde hareket edecek olan otobüse bile ucu ucuna yetişebilmiştim. Gecenin geç saati olduğu için arayıp rahatsız etmek de istemedim. “Gündüz ararım” diyerek otobüste uykuya dalmıştım.

Sabah ilk işim amcamı aramak olmuştu. Uğramak istediğimi ama bir türlü fırsat bulamadığımı söyleyip helallik diledim. Biraz muhabbet ettikten sonra, inşallah bahara doğru memlekete geleceğimi ve uzun uzun görüşeceğimizi de eklemiştim. Duasını alarak görüşmeyi bitirmiştik.

Ama konuşurken sesinde sitem olduğunu anlamamak mümkün değildi. İnsan konuşurken sesine duygularını da yükleyerek konuşur. Konuşan kişiyi görmesek dahi gelen sesin içinde ne gibi duygular yüklü olduğunu anlayabiliyoruz. Bayramda telefonla aradığımız bir yakınımız, bizim görüşmeden mutlu olduğumuzu anlayabiliyorken; bizler de karşımızdaki konuşan kişinin mutluluğunu anlayabiliyoruz. Tüm duygularımız sesle beraber karşımızdakine ulaşır. Çavuş amcamın sesinde sitem vardı. Sitem de olsa sonraki zamanlarda amcamla defalarca telefon görüşmeleri yapmayı sürdürdük.

Niyetim bu gerçekleşmeyen ziyareti en kısa zamanda telafi etmekti. Bunun için fırsat bulduğum ilk vakitte memlekete gitmeyi çok istiyordum. Günler, haftalar geçiyordu. İşlerin yoğunluğu bitmek bilmiyordu. Bir iş bitiyor bir diğeri başlıyordu. Hayatın koşuşturması sürerken memleketten aldığım bir telefon beni çok üzmüştü. Ben tıpkı hızlı hareket eden bir aracın kazada hızlıca savrulması gibi savrulmuştum. Annem Çavuş amcamın kanser olduğunu haber vermişti bana.

Yapılacak çok bir şeyin olmadığı söyleniyordu. Amcamın yaşı da epey ileriydi zaten. Doksana yaklaşan yaşına rağmen oldukça dinç bir insandı. Bu esnada tetkikler tedaviler sürüyordu. Kendisinin bu elim hastalıktan haberi yoktu. Bizler de görüşmelerimizde kendisine hastalığıyla ilgili hiçbir şey söylemedik. Uzaktan yakından eş dost ve akraba Çavuş amca ile görüşmüşlerdi. Kendisiyle gerek telefondan gerekse yüz yüze yapılan görüşmelerde genel itibariyle helalleşme yapılmaktaydı. Hemen hemen helallik almayan kalmamış gibiydi. Bir insan için hayatta iken herkesle helalleşmek çok büyük bir güzellik. Herkese nasip olmuyor böylesi.

Çevremizde nice insan bu hastalığa yakalanmakta ve uzun süren tedavilerden geçmektedirler. Ben de “Hasta olan ölmemiş; vadesi gelen ölmüş” diyenlerdenim. Amcam için de aynı şekilde düşündüm. Tam da “Bir fırsatını bulup gitmem gerekiyor” diyorken, memleketten gelen bir telefonla ikinci bir kez sarsıldım. Amcam vefat etmişti. Daha ziyaret edecektim. Buluşacaktık. Muhabbet edecektik. Artık çok geçti. Geçen geçmiş, giden gitmişti.

Bazı sevgilerin ve sevdaların yarını olmuyor ne yazık ki! Bu hayatta fırsat varken gitmeli, konuşmalı ve helalleşmeliyiz. Bazen yarın olamayabiliyor. Ertelediğimiz sevgilerimiz için pişman olmak istemiyorsak bugünden geçi yok. Yola koyulmalıyız. Gidip dönmemek var; gelip bulmamak var.

1 Yorum

Fevzi DAL

Fevzi DAL

14 Şubat 2022
SelamınAleyküm saygıdeğer hocam yüreğinize ellerinize sağlık devamını diliyorum.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri