AV. MUSTAFA İLHAN

-YENİ- SAVAŞA HAZIR DEĞİLİZ

SAVAŞA HAZIR DEĞİLİZ

 

Trump dünyanın başına bela olup, Rusya ile yeni bir YALTA görüşmeleri yaptığının anlaşılması üzerine başta Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere herkeste bir panik başladı. İlk iş olarak da geçtiğimiz yıllarda ipini çekmek için teröristlerle bile işbirliğine gidenlerin ilk kapısını çalacakları lider Erdoğan oldu. Tecrübesi ve öngörüleri ile Dünya politikasında iz bırakan bir lider olarak akıl almaya gelen gelene.

Bu aşamada Erdoğan’ın da çok akıllı bir politika üretmesi lazım. Daha düne kadar FETÖ’ye, PKK’ya kucak açan ülkelerin pohpohlamasına karşı uyanık olmalı. Biz hiçbir zaman hiçbir ülkeye “ ne haliniz varsa görün” diyecek bir ülke olmadığımız gibi önlerine düşüp efelik, fedakârlık etmemiz de gerekmiyor.

Önceden nerede ise ayda hatta haftada bir görüşen Putin’in rahatsızlığı her defasında Türkiye’yi ziyaret edeceğini söylemesine rağmen sürekli ertelemesi bizim gerek Suriye politikası gerekse Ukrayna politikamızın Rusya’yı rahatsız edecek boyutta olduğunun işareti olsa gerek.

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Rusya’nın sıcak denizlere inme hayali ve Yalta’da ABD ile Dünya’yı paylaştıkları anlaşma nedeni ile Rusya hiçbir zaman bize dost olmadı, olmayacak da.

Ukrayna lideri Zelenski son Türkiye ziyareti sonrası yaptığı açıklamada olası bir barış anlaşması sonrası Türkiye’yi garantör olarak görmek istediğini beyan etti. ABD ile Rusya arasında Suudi Arabistan’da görüşmeler sürerken aynı gün Zelenski Türkiye’ye geldi ve Erdoğan’la 3 saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Muhtemelen varılacak bir anlaşma sonrası Türkiye gibi güçlü bir ülkeden garantörlük istediği anlaşılıyor.

Ancak bu ziyaret sırasında Zelenski kendisinin ya da bir heyetin Suudi Arabistan’a gitmeyeceğini derdi olanın Ukrayna’ya gelip söylemesini isteyen bir beyanı oldu. Sonrasında ülkesine döndü. Suudi Arabistan’da görüşme yapan ABD heyeti Ukrayna’ya gidip varılan mutabakatla ilgili bilgi verip Ukrayna’dan kıymetli cevherlerini ve petrolünü istedi. Anlaşılıyor ki bu istek Zelenski tarafından red edildi.

Bunun üzerine ABD’nin serseri mayın gibi sağa sola saldıran başkanı Trump, Zelenski hakkında “diktatör” diyerek, zehir zemberek sözler sarf etti. Muhtemeldir ki ZelenskiTürkiye’deki üç saatte dersini iyi almış olacak ki Trump’a uluslararası ilişkilerdeki “karşılıklılık” ilkesini görmezden gelerek, “ diktatör olsam burada olmazdım “ gibi sözlerle sorulan soruyu geçiştirdi. O da Trump diktatör görmek istiyorsa kendine baksın “ diyebilirdi. 

Suriye’de ise Suriye’den Amerikan askeri çekme de rafa kalkmış durumda. İsrail bir adım daha ileri giderek Suriye’nin güneyinin askersizleştirilmesi istedi. Buna izin vermeyeceğini de belirtti.

Bu iki olayı birlikte düşündüğümüzde bizim için de çemberin ABD tarafından daraltılmaya başlandığı sonucunu çıkarabiliriz. Bu güne kadar Türkiye hakkında söz söylemekten kaçınan ABD başkanının ne düşündüğünü Türkiye Dışişleri bakanı ile görüşen ABD Dışişleri bakanı bize açıklamış olsa gerek. Biz de de gerek Gazze konusunda gerek PKK-PYD konusunda eski keskin çizgimizi Şara’nın son ziyareti sonrası terk ettiğimiz anlaşılıyor. Muhtemeldir ki Şara PKK-YPG konusunda bizden ayrı düşünüyor. Türkiye ilişkilerin ilerlemesinin PKK-PYD sorununun çözülmesine bağlı olduğunu her aşamada söylemesine rağmen Şara eski keskin çizgisini terk etmiş durumda.

Bu iki ülke birbiri bağlantılı görünmese de işin öyle olmadığı anlaşılıyor. Rusya Suriye’de yediği kazığı çıkartmak istiyor, ABD de Ukrayna’ya yaptığı yardımın karşılığını almak istiyor. Sonuçta ortak bir noktada anlaşmaları mümkün. Suudi Arabistan gibi Türkiye ile hiç de dost olmak istemeyen bir ülkede bizim üzerimize de bir kumar masası kurulmuş olabilir. Böyle bir masa İsrail’in de işine gelir.

Trump aslında Gazze’yi falan istemiyor. Filistinlileri Gazze’den çıkartmak da istemiyor. Onun isteği Ürdün, Mısır, BAE, ve Suudi Arabistan tipi bir yapılanmaya Gazze’lileri  “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” istiyor.

Ukrayna’da ise ABD, Kırım’ın, Donbasın ve birkaç yerin Rusya’ya verilmesi karşılığında savaşı bitirmek kendisi de kıymetli cevherlere konmak istiyor. Bir zamanlar Kırım Hanlığı Osmanlı’ya bağlı idi. Herkes kabul etse de Türkiye Kırım’ın ilhakını hiçbir zaman kabul etmeyecek. Avrupa’da yukarıda kurulan oyuna razı değil. Ukrayna’yı Nato’ya alarak Rusya ile aralarında barikat oluşturmasını istiyorlardı.  Bu durumda çıkarlar çelişecek.

İşte tam da bu yüzden biz arada kalmamak için çok dikkatli bir dış politika uygulamalıyız. Yoksa filler depişir biz ortada kalırız. Ülkemiz henüz bir emperyal güce karşı kendisini savunabilecek güç ve potansiyelde değil. Bizim en azından “çelik kubbe” hazır olana kadar bir çatışmadan uzak durmamız lazım. Ne ekonomimiz, ne iç siyasal durumumuz ne de uzun bir çatışmaya dayanacak savunma sanayiimiz yok. Gerekirse PKK- YPG konusunda keskin ifadelerimizi erteleyerek emperyal güçlerin emperyalist amaçlarına ulaşmalarına engel olmak ve vatanımızı tehlikeye atmamalı ancak kullanabileceğimiz devlet dışı güçleri sonuna kadar desteklemekten çekinmemeliyiz.

Allah’a emanet olunuz.                                                                         Av. Mustafa İlhan

                                                                                              Kayseri Strateji Derneği Başkanı

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri