AV. MUSTAFA İLHAN

Dış Güçler

            DIŞ GÜÇLER

            Seçim döneminde dış güçlerden bahis edildiğinde ya da sebep olarak dış güçler diye söylendiğinde birileri hemen “he he o da dış güçler “ v.s. diyerek dalga geçmeye dış güçler lafını alaya almaya çalıştılar. Bu insanların dünya gerçeklerinden habersiz izledikleri haber siteleri tarafından kendilerine at gözlüğü takılmış kimseler olarak ancak kendilerinin görmesine izin verileni görebilen kişiler olduğunu belirterek, belki ufukları açılır diye birkaç açıklama yapmak istiyorum.

            Rusya’da glasnost ve prosterayka olarak yapılan değişim yüzlerce yıllık kominist Sovyetler Birliğini yıktı ve yerini bu günkü Ukrayna karşısında bocalayan Rusya’ya bıraktı. Hiçbir ülke, devlet, lider gücünü elinden bırakmak istemez. Peki ne zorladı da imparatorluklar yıkıldı.

            Daha önce de 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu tarih olmuş biz ancak bu günkü Türkiye Cumhuriyetimizi kurtarabilmiştik.

            Osmanlı yıkılırken kimler üzerimize gelmişti. Dünyadaki nerede ise bütün ülkeler Osmanlı’ya savaş açmıştı. Güneyde şimdi var olan onlarca Arap devleti, Rusya, Avrupa, ABD, Avustralya, Yeni Zellanda saymaya kalkışsak 50 kadar ülke bize savaş açmıştı. Güneyimizde Suriye’deki savaşta kaç ülke var koalisyon gücü v.s. diye yine 50 kadar ülke, Ukrayna’da kaç ülke var yine nerede ise 50 ülke. Kendileri savaşmasa da savaşın bir nedenle tarafı oluyorlar. Neden ?

            Hz. Adem’den bu günümüze kadar iyi – kötü mücadelesi devam edip gelmiş, buna kimisi hak – batıl mücadelesi kimisi de sömürülen- sömüren mücadelesi bir isim verilmese de bu mücadele hep olmuştur. Biz buna Güç mücadelesi de diyebiliriz.

            Fazla uzatmadan bu mücadele günümüzde nasıl sürüyor bu konuya odaklanalım. Avrupa’daki İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz gibi devletler Müslümanları Endülüs’ten çıkartmalarına rağmen birçok defa Haçlı seferi düzenlemesine rağmen Küdüs’ü alamayıp üstelik de İstanbul’u kayıp edip Viyana önlerinde ancak Türkleri durdurabilince insanlarına vaad ettikleri gibi bir dünya için Afrika ve Amerika’ya yöneldiler. O dönem insanı için bakir ve verimli bu toprakları kurdukları kölelik sistemi ile sömürüp güçlendiler. Zenginlikleri Avrupa’ya taşıdılar. Amerika kurulunca orada da sermaye sahipleri sömürü düzenlerini orada da sürdürmeye başladılar.  Endülüs Müslümanlarından o dönem Avrupa’sında olmayan bilimsel bilgileri kendi Yunan felsefesi ile birleştirip adına Batı Medeniyeti dedikleri Kapitalist bir sistem kurdular.

            Kapitalist sistemin dinamosu sermayedir. Sermaye ise her dönemde Yahudilerin elinde olmuştur. Amerika’nın anlı şanlı yüzlerce şirketlerinin sahibi Yahudilerdir. Yahudiler tanrı Yahuda tarafından değiştirilmiş Tevrat’ta kendilerine vaad edilen “ bütün dünya milletlerinin köle, yalnızca Yahudilerin efendi olduğu bir dünya “ vaadine ulaşabilmek için sermaye olarak birbirlerine destek olmuşlardır. Yahudiler kurdurmuş oldukları masonluk teşkilatı vasıtası ile de Yahudi olmayanlarla Sermaye işbirliği yaparak onları kullanmışlardır. Bu yazdıklarım konunun özetidir. Bu konuda yazdıklarımın doğruluğunu teyid için kütüphanelerde yüzlerce kitap bulunmaktadır.

            Sonuçta dünyada 2000 kadar büyük şirket dünyanın tüm ülkelerine yerleşmiş eskiden asker ve silah zoru ile yapılan sömürü şekil değiştirmiştir. Siemens, Mercedes, Ayfon, mikrosoft, Opet, schell , Aramco, İngiliz ve Amerikan bankaları v.s. çok sayıda sermaye gurubu ya Yahudilerin ya da masonların dünyada sömürü için kullandıkları kendileri Yahudi olmasa da sermayesi Yahudi ve mason olan sömürü vasıtalarıdır.

            Biz de bir söz vardır “ parayı veren düdüğü çalar “ diye kapitalizmin şiarıdır dediğini yaparsan şartlarına uyarsan sana sermaye verir. Biz de bile sana şu şartlarla istediğini veririm demiyor muyuz? Dünyadaki bu 2000 şirket de dünya siyasetini kendi arzuları ve istekleri doğrultusunda şekillendiriyor. Dediklerini yaparsan senden iyisi yoktur. Yok eğer biraz nazlanır yada karşı çıkarsan vay haline. Ne mi yapar?

            Uluslararası basın ve haberleşme ajansları onların denetimindedir. Derhal bir algı operasyonu başlatırlar. Haberleşme vasıtaları ile önce karşı çıkan ülke ya da kişi olsun fark etmez insan içine çıkamaz hale getirmeye çalışırlar. Bu olmaz ise bizdeki Fetö gibi örgütler vasıtası ile darbe yaptırmaya ve kendilerinin emirlerini harfiyyen yerine getirecek kimseler getirmeye çalışırlar. Bunlar için milyarlarca dolar sermayeleri ve kendi taraftarlarını her ortamda destekleyecek örgütleri mevcuttur. Kimi ülkelerin başına terör örgütlerini musallat ederek onlara silah satmak yolu ile sömürürler.

            İyi ya işte biz de onların yoluna çıkmayalım, biz de geçinip gidelim diye düşünenler yok mu. Çok hele biz de çok fazla.  Biz öyle düşünemeyiz. Neden mi? Başta söyledim. Hak batıl mücadelesi. Biz daima sömüren değil adil olan olacağız. Biz hiçbir zaman firavundan yana değil Musa’dan yana olacağız. Peki dünya düzenini yeniden bir adil düzene kavuşturabilir miyiz? Onu ancak Allah bilir. Biz çalışmakla sorumluyuz. Dış güçlerin oyunlarını, algılarını bozup, dünya insanını bu sömürü düzeninden kurtarıp adil bir düzen kurmak Allah’ın bize yüklediği bir sorumluluktur.

            Batıdaki insanlar daha mutlu ve müreffeh demek ki onların yaptığı doğru diyenlere de bir çift sözüm var. Onların refahı Dünyanın geri kalanının açlığına bağlıdır. Pastayı adil paylaşmadıkça hiçbir sömürü düzeni ebedi süremez. Onların bu geçici refahı bizim çalışmalarımızla son bulacak. Daha bugün bir ülke lideri Fransa Cumhurbaşkanının yüzüne karşı “ biz ekonomik özgürlük istiyoruz” diye bağırmaya başladı ise bu Türkiye’nin dünya liderliğinin sömürüye karşı uyanış isteyen “ dünya beşten büyüktür “ sözünün etkileri nedeni iledir.

            Dünya size bir tık kadar yakın. Bilgisayardan istediğiniz bilgiye anında ulaşabilirsiniz. Kimse sizi ve beyninize kiralayamaz. Yeter ki siz araştırmaya karar verin. İnkılapçı olun, bilgiye aç olun. Dünyadaki bu sömürü düzenini anlatan yazarların kitaplarını okuyun. Yine de okuduklarınızı kendi bilgi süzgecinize vurun. Şüpheci olun. Sonuçta dış güçlerle alay etmemek gerektiğini, ülkeleri hizaya çekmek isteyen sermaye çevreleri olduğunu kabul edip alay etmeyin.

            Allah’a emanet olun.

 

                                                                                   Kayseri Strateji Derneği Başkanı

                                                                                   Av. Mustafa İlhan 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri