- 03 Mart 2025 - -YENİ- ŞEYTANI NE DAVET EDER?
- 17 Şubat 2025 - -YENİ- AİLE YILINDA KAMU-STK DENGESİ (AİLE VAKFI ÖNERİSİ)
- 10 Şubat 2025 - MİKROFONLA EZAN OKUNURKEN SAĞA/SOLA DÖNÜLÜR MÜ?
- 04 Şubat 2025 - YILDIZ MI, AY MI, KARA DELİK MİSİNİZ?
- 27 Ocak 2025 - FELAKETLERİN İLK ADIMI SUÇLUNUN MASA İLAN EDİLMESİYDİ
- 20 Ocak 2025 - “ÜZÜMÜN SAPI, ARMUDUN ÇÖPÜ, MUZUN KABUĞU” YENİR Mİ?
- 13 Ocak 2025 - BİZİ KİM DAHA İYİ YIKAR? SU MU, ATEŞ Mİ?
- 07 Ocak 2025 - KAN BAĞIŞI MI? HACAMAT MI?
- 30 Aralık 2024 - KAVGALARIN ASIL SEBEBİ NEDİR?
- 25 Aralık 2024 - “VER KORKUYU” DEĞİL; “VER COŞKUYU”
- 17 Aralık 2024 - İMAN-HİKMET-GAYRET-TEVEKKÜL
- 09 Aralık 2024 - ZITLIKLARIN ORTASINDA VASATI BULMAK
- 02 Aralık 2024 - MECELLE PUSULASI (ALTIN FORMÜL İÇERİR)
- 25 Kasım 2024 - ZAHMETTEN KAÇARAK RAHMETE ULAŞILABİLİR Mİ?
- 18 Kasım 2024 - HAK YOK VAZİFE VAR; FERT YOK CEMİYET VAR.
- 11 Kasım 2024 - POLİMAT-ENTELEKTÜEL
- 04 Kasım 2024 - ÖNCE DONANIM (HARDWARE) SONRA YAZILIM (SOFTWARE)
- 28 Ekim 2024 - İBRETLİK BİR ÖLÜMDEN DERS ÇIKARABİLMEK (FETÖ GERÇEĞİ)
- 21 Ekim 2024 - YAŞLANMA “SÜREÇ ODAKLI” BİR GELİŞMEDİR VE ANNE KARNINDAN BAŞLAR.
- 15 Ekim 2024 - ÜÇÜ BİRLEYEBİLİR MİYİZ? (Türkçülük/İslamcılık/Batıcılık)
- 07 Ekim 2024 - BEYİN-BEYİNCİK-VİCDAN=YASAMA-YÜRÜTME-YARGI
- 30 Eylül 2024 - GEÇMEK Mİ, KALMAK MI?
- 23 Eylül 2024 - METAFOR (MESNEVİ/KABAK METAFORU)
- 10 Eylül 2024 - İDDİALAR VE HIRSLARIMIZIN KUŞATTIĞI HAYATLARIMIZ
- 03 Eylül 2024 - KİTAP VE SİLAH DENGESİ
- 21 Ağustos 2024 - GÖZ BEBEĞİMİZ OLAN DOSTLARIMIZ (!)
- 12 Ağustos 2024 - ÖNCELİKLİ KAYGILARIMIZ
- 06 Ağustos 2024 - SEVGİ-ACI-HZ. İNSAN
- 29 Temmuz 2024 - İNİŞ-ÇIKIŞ-KONFOR
- 22 Temmuz 2024 - GENÇLİĞİN GÜNDEMİNDEKİ KONULARA DAİR: SORU/CEVAP
- 15 Temmuz 2024 - KAPAĞINIZ/DUDAĞINIZ KAPALI MI?
- 09 Temmuz 2024 - SÜLEYMANLAR AYAKTA ÖLÜR.
- 05 Temmuz 2024 - EVLİLİK YAŞI İÇİN 5 N 1 K (HZ. AİŞE ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN)
- 25 Haziran 2024 - İNSAN HAYATA NEREDEN BAŞLAMALI ?
- 12 Haziran 2024 - İNSAN NEDEN ALZHEİMER VE DEMANS OLUR?
- 05 Haziran 2024 - SEVİNİNCE TOPRAĞA, ÜZÜLÜNCE GÖKYÜZÜNE BAK!
- 29 Mayıs 2024 - BİR HİKÂYENİZ VAR MI?
- 23 Mayıs 2024 - “EN BÜYÜK SÜRPRİZ” BİZİ BEKLİYOR OLABİLİR Mİ?
- 13 Mayıs 2024 - MESLEK LİSESİ Mİ, FEN/ANADOLU LİSESİ Mİ? (MÜFREDAT İÇİN)
- 06 Mayıs 2024 - ANAOKULU MU, ÜNİVERSİTE Mİ? (MÜFREDAT İÇİN)
- 29 Nisan 2024 - HARDAL TANESİ
- 22 Nisan 2024 - ÖZELEŞTİRİ Mİ / SAVUNMA MI?
- 08 Nisan 2024 - SİYASETTE ADALET Mİ FAYDA MI?
- 03 Nisan 2024 - YAPAMADIĞIMIZ ŞEYİ ALLAH’TAN İSTEMEK!
- 26 Mart 2024 - BUEN VİVİR
- 25 Mart 2024 - BAŞROL DE Mİ OYNUYORSUNUZ, YOKSA FİGÜRAN MISINIZ?
- 13 Mart 2024 - NEHİR AKMALI!
- 12 Mart 2024 - NEHİR AKMALI!
- 05 Mart 2024 - SAYGI DUYMAM GEREKEN BU(!) MU?
- 29 Şubat 2024 - DÜNYA VE AHİRETTE UYUYABİLMEK VE UYANABİLMEK
- 22 Şubat 2024 - OMURGA
- 12 Şubat 2024 - AİLE NEDEN İLK DÜŞMANDIR?
- 09 Şubat 2024 - ANNE/BABA/ÖĞRETMEN ACI BİR TEBESSÜM
- 29 Ocak 2024 - DERDİNİN DEVASI SEN’SİN
- 23 Ocak 2024 - EŞYANIN RUHU
- 15 Ocak 2024 - ALÇAK GÖNÜLLÜ
- 09 Ocak 2024 - NEDEN UZAKLARI YAKIN, YAKINLARI UZAK ETTİK?
- 01 Ocak 2024 - EN BÜYÜK FESAT NEDİR ?
- 25 Aralık 2023 - İKİNDİ NAMAZI VE BENÎ KURAYZA YAHUDİLERİ
- 18 Aralık 2023 - Kütük Çok Sahibi Yok!
- 12 Aralık 2023 - Fix/Takıntı
- 04 Aralık 2023 - Siyaset ve Tefekkür
- 27 Kasım 2023 - Haddini bil, mutlu ol!
- 20 Kasım 2023 - Korona Döneminin Dijital Çocukları
- 14 Kasım 2023 - Sessizliğin Gücü (Meryem, 19/10)
- 07 Kasım 2023 - Çocuğa Sevgi, Gence Güven ve Yaşlıya Saygı
- 16 Ekim 2023 - Pozitiflik, Saf Pozitiflik midir?
- 12 Ekim 2023 - Gülümseme ve Huzur
- 02 Ekim 2023 - Kabz ve Bast
- 20 Eylül 2023 - Bağınız her daim açık mı?
- 13 Eylül 2023 - Nişanlınız Nasıl Güzel Olur?
- 30 Ağustos 2023 - Helalleşme/Sıfırlama(!?) Mümkün mü?
- 22 Ağustos 2023 - Yalanın Negatif ve Pozitifi
- 17 Ağustos 2023 - Ne yığdırın, ne de bağırtın.
- 07 Ağustos 2023 - Kadife Yumruk (Gerçeğin Gücü)
- 03 Ağustos 2023 - Artırılmış Sanal Hayatın Kurbanları
- 23 Temmuz 2023 - Peygamber Kıssaları ve Çocuk Eğitimi
- 18 Temmuz 2023 - Peygamber Kıssaları ve Çocuk Eğitimi
- 03 Temmuz 2023 - Neredesin Hızır?
- 28 Haziran 2023 - Nakıs/Noksanlık/İmtihan
- 14 Haziran 2023 - “5” “95”den Büyüktür. (Çocuk Eğitimi)
- 06 Haziran 2023 - Aile Mahremiyeti ve Nükleer Enerji
- 29 Mayıs 2023 - Talip Olduklarımıza Dikkat!
- 23 Mayıs 2023 - Liderlere “Hüsn-i Hâtime” İçin 5 Tavsiye
- 15 Mayıs 2023 - Seferoğulları, Tellioğulları ve Yeşil Vadi
- 08 Mayıs 2023 - Ubasute
- 01 Mayıs 2023 - İşiniz Zor mu?
- 10 Nisan 2023 - Niyet-Düşünce-Söylem-Eylem-Amel-Ahlak
- 03 Nisan 2023 - Her Zaman, Her Şeye Rağmen Kazanmak mı?
- 27 Mart 2023 - Faraziye Hayatlar, Şimdi ve Burası
- 20 Mart 2023 - Kifayetsiz Muhterisler, Dış Güçler ve Türkiye Yüzyılı
- 13 Mart 2023 - Sofradaki Çatal (Vasat-Orta Yol)
- 06 Mart 2023 - Hayat; geriye doğru …, ileriye doğru…
- 20 Şubat 2023 - Sabır; Boyun Eğmek Değil Mücadele Etmektir.
- 13 Şubat 2023 - Deprem - Kenetlenme - Kader - Tedbir
- 08 Şubat 2023 - Köy/Şehir Gerilimi ve Başıboş Köpekler Sorunu
- 31 Ocak 2023 - Akupunktur-İğnelenme-Eleştiri
- 23 Ocak 2023 - Üç Farklı Rüzgârın Anaforundaki Ülke’m
- 17 Ocak 2023 - Mehmet’leri “Fatih” Yapmak İçin…
- 09 Ocak 2023 - Mevlana, Konevi ve Urmevi’yi Anlamak İçin…
- 03 Ocak 2023 - Kadın ve Erkek “Eş” Değerdir.
- 26 Aralık 2022 - “Sema” bize ne anlatır?
- 20 Aralık 2022 - Kötülük Genini Çıkarabilir miyiz?
- 12 Aralık 2022 - Kimin Uydusuyuz?
- 05 Aralık 2022 - Sağlıklı Birey-Mutlu Aile-Huzurlu Toplum
- 02 Aralık 2022 - Hak ve Hakikat
- 21 Kasım 2022 - Acı Bir Tebessümle Kayan Yıldızlar
- 15 Kasım 2022 - Aile ve Gençlik Çalıştayı

DR. CEMİL PASLI
ŞANLI DEVRİMİ DUYDUNUZ MU?
ŞANLI DEVRİMİ DUYDUNUZ MU?
Tarihimizde liyakat ve ehliyetten ayrılığımızın ilk ve en çarpıcı örneği Sokullu Mehmet Paşa’nın donanmanın başına yakın arkadaşı 70 yaşındaki karacı Müezzinzade Ali Paşa’yı getirmesiydi.
Bu yanlış atama 1538’de Preveze’de yendiğimiz Müttefik Haçlı donanması karşısında 33 yıl sonrasında 1571’de İnebahtı’da ağır bir yenilgi almamıza sebep olmuştu.
Sokullu donanmanın tamamen yandığı bu ağır kayıp karşısında ciddi bir özeleştiri yapmak yerine demagoji yapmayı tercih etmiş ve batının sakalımızı kestiğini, kesilen sakalın daha gür çıkacağını iddia etmişti.
Oysa eğer donanma bir sakal ise; sakal tıraş edilmemiş yakılmıştı ve o tarihten günümüze denizlerdeki üstünlüğü batıya kaptırmıştık.
Dünyanın 3/2 si deniz olduğundan denize hâkim olan dünyaya hâkim olur.
1571’de bu hâkimiyeti maalesef batıya kaptırdık.
Batı İnebahtı ile asırlardır yenildiği Müslüman Türk karşısında ilk defa bir galibiyet almış ve özgüven kazanmıştı.
Bu tarihi değerinden dolayı Vatikan’da her yıl İnebahtı Deniz Zaferi kutlanır.
Batının günümüze uzanan gelişiminde en önemli kırılması noktası 1688 yılında John Locke öndeliğinde gerçekleştirdikleri “Şanlı Devrim” dir.
John Locke (1632-1704), tıpkı Thomas Hobbes gibi bir devrim dönemi düşünürüdür; yine onun gibi bir devrimden, yani 1688 Devrimi’nden etkilenerek siyasal kuramını ortaya koymuştur. 1690 yılında yayımlanan “Yönetim Üzerine İki İnceleme” adlı kitabında sergilediği devlet modeliyle, büyük ölçüde, devrimden sonra İngiltere’de kurulan siyasal yapıyı teorik olarak doğrulamayı amaçlamıştır.
1660’ta İngiltere tahtına yeniden oturan Stuart Hanedanı’nın kralları, babalarından kendilerine miras kalmış olan güçlü iktidar tutkusundan hiç vazgeçmediler. Bu nedenle, kralın “tanrısal hakkı” ile Parlamento’nun “siyasal hakkı” arasındaki sürtüşme de sürdü. II. Charles’tan sonra 1685’te kral olan II. James, Katolik olduğu için Parlamento’nun her iki kanadının da boy hedefi hâline geldi. Üstelik sürekli bir ordu kurma, ekonomiye müdahale etme ve Papalık’a yaklaşıp Katolikliği güçlendirme yönündeki politikaları nedeniyle sert tepkiler almaya başladı. Bütün bu huzursuzluklar 1688’de kralın bir oğlu olunca doruğa çıktı. Bu zamana kadar tacın II. James’in Protestan olan kızı Mary’ye geçeceği bekleniyordu. Oysa şimdi Katolik bir kral adayı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Parlamento’daki muhafazakârlar ile liberaller birleşip Anglikan Kilisesi’nin de desteğini aldılar ve kralı adalet-protestanlık (düşünce özgürlüğü) ve parlamento ilkelerine zorlamak amacıyla Hollanda’da bulunan Mary ile kocası William of Orange’i İngiltere’ye çağırdılar. William, Kasım 1688’de yelkenlerinde “Adalet-Protestanlık-Parlemanto” yazan 680 gemi ile ve on beş bin Protestan askeriyle birlikte ciddi bir direnişle karşılaşmadan İngiltere kıyılarına çıktı. Böylece, İngilizlerin çok az kan döküldüğü için “Şanlı Devrim” (Glorious Revolution) diye adlandırdıkları devrim, II. James’in ülkeden ayrılması ve II. Mary ile III. William’ın birlikte İngiltere tahtına getirilmesiyle noktalandı. İlk bakışta salt bir iktidar değişimi gibi görünen 1688 Devrimi’nin çok ciddi sonuçları olmuştur. Bunları üç başlık altında toplamak mümkündür:
• Dinsel alan: Çatışmalara son veren istikrarlı bir dönem içine girildi. Anglikan Kilisesi’nin siyasal iktidar üstündeki gücü tümüyle kırıldı ve dinsel hoşgörü ile özgürlük taleplerini karşılamaya yönelik adımlar atıldı. Böylece dinsel çoğulculuk, (din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması anlamında) laiklik ve (gündelik yaşamın dinsel kurallardan soyutlanması anlamında) sekülerlik zihniyetinin toplumda yer etmesi için gerekli olan zemin oluşmaya başladı.
• Ekonomik alan: Özel mülkiyet ve her türlü iktisadi girişim devletin keyfî müdahalelerinden kurtarıldı. 1694’te İngiltere Bankası’nın kurulmasıyla birlikte, bir yanda finans dünyası bir canlılık içine girdi, öte yanda bankanın kredileri sayesinde ticaret ile sanayiye önemli kaynak aktarımı oldu. Ayrıca yine bu kredilerle (İngiliz emperyalizminin vurucu gücü olacak) büyük bir kraliyet donanması kuruldu. Teknolojik gelişmeler ve buluşlar devlet tarafından teşvik edildi. Böylece, İngiltere’de XVIII. yüzyılın ortalarında başlayacak ve XIX. yüzyılda doruk noktasına ulaşacak olan Sanayi Devrimi’ne kapı açıldı.
• Siyasal alan: Parlamento, 1689’da “Haklar Yasası”nı kabul etti. Buna göre kralın yasaları yürürlükten kaldırma yetkisi elinden alındı, Parlamento’nun izni olmadan vergi ve asker toplaması engellendi, yargısız tutukluluk hâline son verildi ve başta ifade özgürlüğü olmak üzere bireysel haklar tanındı. Artık mutlak monarşi olasılığı tamamen ortadan kalkıp İngiltere anayasal (meşruti) monarşi hâline geldi. Bunun ardından, İngiltere’nin “modern demokrasinin beşiği” olarak nitelendirilmesine yol açacak olan süreç işlemeye başladı.
Batı bugünkü gelişiminin temeline 1688’de yaptığı muhteşem devrim ile üç ilke yerleştirdi:
Adalet, Protestanlık (Katoliklikten çıkışla düşünce özgürlüğü) ve Parlemanto.
İslam’da bizim dinimizde de; bir işin salih amel olması için olmazsa olmaz üç saç ayağı vardır:
Adalet, düşünce özgürlüğü ve şura.
Değişmeden dönüşmeden kalkınma olmuyor.
Ülkemizin kalkınmasını istiyorsak; önce ailemizden başlayarak bütün toplumsal alanlarda adalet-düşünce özgürlüğü ve şurayı tesis ederek şanlı devrimi yapabiliriz.
Henüz Yorum yok