- 15 Ekim 2024 - ''KÖFTECİ'' YUSUF’LARI KUYUDAN ÇIKARMAK GEREK
- 03 Ekim 2024 - AYIK OLMAYA DAİR BİR MANİFESTO!
- 25 Aralık 2023 - NEDEN KARŞI ÇIKIYORUZ?
- 28 Ekim 2023 - Sessizliğin Sağır Edici Çığlığı!
- 22 Ekim 2023 - Meryem ve İsa olabilmek…
- 31 Mayıs 2023 - Başkanıma Açık Mektup
- 29 Mayıs 2023 - Zincirlerimizden mi Kurtuluyoruz?
- 14 Nisan 2023 - Ne Direniş Bitecek Ne De Zulüm
- 09 Mart 2023 - İttifaklar Arasındaki Görülmek İstenmeyen Fark
- 13 Şubat 2023 - Allah’ın Kudreti İle Yarışmak!
- 24 Kasım 2022 - Mesele Mustafa Kemal değil, Kemalizm…
- 21 Haziran 2022 - ÖSYM Sınavlarındaki Garabetler…
- 11 Haziran 2022 - Muhacirlerle İmtihanımız…
- 19 Şubat 2022 - Algıda Manipülasyon ve Gerçeklik Algısının Bozulması
- 18 Ağustos 2021 - Kimdir Bu Taliban ve Yaşananlara Nasıl Bakmalıyız ?
- 12 Temmuz 2021 - Onyedi Yaşında Olmak ve Mücadele
- 20 Mart 2021 - Şimdi Sıra Bizde…
- 04 Şubat 2021 - Mutluluğa Bir Adım...
- 23 Ocak 2021 - Kudüs…
- 14 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri (Habeşistan) -2-
- 05 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri
- 11 Temmuz 2020 - Ayasofya Kurtuldu, Ya Kalbimiz?
ERDAL ERGENÇ
SOYKIRIM HİÇ BİTMEDİ!
SOYKIRIM HİÇ BİTMEDİ!
Artık rakamlardan nefret eder hale geldim.
Ölen çocukların cesetlerinden sızan kanları görmekten dolayı yaşayamadığım insansı duygu özlüyorum artık. Kefenlenmiş çocuk cesetlerini anne kucaklarında öylesine kasılmış, hissiz yatıyor olmalarına alışmaktan usandım.
Araplara ve insanlığa haykırarak neredesiniz diye avazı çıktığı kadar bağıran çaresiz erkekleri görmekten ar duyuyorum artık. Bazen utanmayı da unutuyorum.
İnsanlığım adına yumruğunu sıkıp slogan atmaya bile takatim kalmadı. Filistin’den Gazze’den gelen videoları kesip biçip Dünya’ya mesaj olsun diye paylaşmak da artık beni tatmin etmiyor, her yanım acıyor. Ne Kudüs’ü anlatmak geliyor içimden ne de arz-ı mevud’u.
Kendimi bildim bileli Müslümanlar hep mazlum, hep ezilen, ötekileştirilen, aldatılan, sömürülen öldürülen, parçalanan, terörist varlıklar oldular. Öyle günler gördüm ki Müslümanlar vahşi batının oyunlarına gelip birbirlerini hunharca katlettiler.
Bu senaryolar, bu oyunlar, bu tezgahlar vazgeçilmez bir kaos döngüsü gibi yaşanıp gidiyor yıllar yılı.
Merhum Akif Emre’nin “Kudüs: Bir Pusula” isimli kitabını okuyorum bu sıra. Kitapta merhum Akif Emre’nin çeşitli zamanlarda yazdığı makalelerin konularına göre bir araya getirilip özelde Kudüs’ü genelde ise Orta Doğu coğrafyasında gerçekleşen siyasi ve askeri olayları analiz ettiği bir kitap haline getirilmiş. Her makalesinde sanki bu günü anlatıyormuş gibi okuyorum satırları, her sayfasında her satırında “neden?” sorusu koca koca ünlemlerle ünleniyor zihnimde. En son 3 Ağustos 2006’da kaleme aldığı Avrupa Birliği’nin İsrail oyunu isimli makalesini okurken artık dayanamadım ve bunu paylaşmak gerektiğini düşündüm. Şimdi sizlere bu makalenin bir-iki paragrafını paylaşacağım;
“Dünyaya egemen olmaya başladığı tarihten itibaren, bu kadar uzun ve sürekli biçimde insanlık suçu işleyen ve bunu bir ahlak kuralı haline getiren başkaca bir medeniyet türüne insanlık tanık olmamıştır. Sömürge döneminden Osmanlı’nın bu bölgede devre dışı bırakılışının, iki Dünya Savaşı’ndan irili ufaklı bölgesel savaşlarda/ katliamda yaşananların sonuçları karşısında dünyanın geleceği açısından ürperti duymamak mümkün mü ?
Amerika’nın “terörle savaş” adı altında küresel işgal stratejisi ne kadar ahlaki ise İsrail’in Lübnan’a saldırısı da o kadar kabul edilebilir. Oysa hiçbir savaş hiçbir gerekçe tek bir çocuğun bile kanının akmasını meşrulaştıramaz. Ama bize evrensel değer pazarlayanlar ne yazık ki cinayetlerine ahlaki gerekçeler üretebiliyorlar. İnsanlık hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı.
Amerika’nın ve İsrail’in insanlık onuru ile oynayan açıklamaları işledikleri cinayetlerden daha vahim. Çünkü bu gerekçeler ileride kendilerinin ve benzerlerinin başka cinayetleri işlemesine cesaret verecek evrensel değer(!)ler sunuyor.”
İşte böyle muhteremler, yıl 2006. O zaman Lübnan’a saldırıp çocuk katlediyorlardı, bugün Gazze’ye saldırıp çocukları katlediyorlar. Amerika aynı vahşi siyasetini sürdürüyor ve İsrail kudurmuş bir köpek gibi salyasını etrafa saçarak soykırıma devam ediyor.
Hem değil mi ki Filistinliler 1948 yılından itibaren katledilen binlerce insanın kanı üzerine kurulan sözde bir devletin zulümlerine maruz kalıyorlar.
Bugün batılı devletlerin insanlık değerlerini unutmamış milyonlarca vatandaşı ayağa kalkmış Gazze’de vahşice ölümlere gark edilen kadınların, gencecik fidanların, çocukların, anne rahmindeki bebeklerin hesabını sorarken, Müslüman coğrafyada konuyla ilgili gözle görülür elle tutulur neredeyse hiçbir tepki maalesef ki yok. Buna kahroluyorum. Paylaşmak istedim.
Erdal ERGENÇ
KAYSERİ
1 Yorum
Songül yanar
28 Mayıs 2024