- 15 Ekim 2024 - ''KÖFTECİ'' YUSUF’LARI KUYUDAN ÇIKARMAK GEREK
- 03 Ekim 2024 - AYIK OLMAYA DAİR BİR MANİFESTO!
- 25 Mayıs 2024 - SOYKIRIM HİÇ BİTMEDİ!
- 25 Aralık 2023 - NEDEN KARŞI ÇIKIYORUZ?
- 28 Ekim 2023 - Sessizliğin Sağır Edici Çığlığı!
- 22 Ekim 2023 - Meryem ve İsa olabilmek…
- 31 Mayıs 2023 - Başkanıma Açık Mektup
- 29 Mayıs 2023 - Zincirlerimizden mi Kurtuluyoruz?
- 14 Nisan 2023 - Ne Direniş Bitecek Ne De Zulüm
- 09 Mart 2023 - İttifaklar Arasındaki Görülmek İstenmeyen Fark
- 13 Şubat 2023 - Allah’ın Kudreti İle Yarışmak!
- 24 Kasım 2022 - Mesele Mustafa Kemal değil, Kemalizm…
- 21 Haziran 2022 - ÖSYM Sınavlarındaki Garabetler…
- 11 Haziran 2022 - Muhacirlerle İmtihanımız…
- 19 Şubat 2022 - Algıda Manipülasyon ve Gerçeklik Algısının Bozulması
- 18 Ağustos 2021 - Kimdir Bu Taliban ve Yaşananlara Nasıl Bakmalıyız ?
- 12 Temmuz 2021 - Onyedi Yaşında Olmak ve Mücadele
- 20 Mart 2021 - Şimdi Sıra Bizde…
- 04 Şubat 2021 - Mutluluğa Bir Adım...
- 23 Ocak 2021 - Kudüs…
- 14 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri (Habeşistan) -2-
- 11 Temmuz 2020 - Ayasofya Kurtuldu, Ya Kalbimiz?
ERDAL ERGENÇ
İyilik Öncüleri
Senenin kaç olduğunu bilmiyorum, zaten benim için çok da önemli değil. Çünkü yaşanmışlıkların ancak yaşanıldığı anda ve kişiye özel olduğunu düşünüyorum. Hiçbir fotoğraf makinesi ya da video cihazı yaşanılan anı zihninizin yaşadığı gibi, başınızdan ayaklarınıza kadar hissettiğiniz duygu seremonisini anlatamaz. Hiçbir rengi ve hiçbir sesi, sizin algıladığınız gibi anlatamaz. Bu nedenle zamana takılmadan yaşadığım anın hazzını “tam” anlamı ile anlayabilmek için tüm bedenimle odaklanmak için kendimi zorlarım. Bana kalan yaşadığım haz birde, zihin dünyamdaki değişim ve dönüşümdür.
Liseyi bitirene kadar yaşadığım ve hep özlemle andığım baba ocağından ayrıldığım tarihten itibaren, ne zihnim ne de ayaklarım eve geri dönmedi. Fırsatını bulduğum ilk anda dağlara-ovalara, şehir dışına, yurt dışına, kendimden başka insanların dünyalarına seyahat etmeyi, dünyanın keşmekeşinden kurtuluş bildim. Hele bir de bu kaçışlar insanın uhrevi ve dünyevi mutluluğunu birlikte ve olumlu etkiliyorsa tadından yenmez bir hal alıyor.
Hepinizin yakından bildiği ve çalışmalarını takdirle takip ettiğim, katkılar sağlamaya çalıştığım İHH İnsani Yardım Derneği aracılığı ile gittiğim Kurban organizasyonları dünyamı, hayata bakış açımı değiştiren önemli seyahatler oldu. Tabi her ne kadar Kurban faaliyetlerini takip etmek ve verilen vekaletlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmesini sağlamak asıl görev olsa da, gidilen ülkede yaşayan insanların sosyokültürel yapısı, coğrafyası, demografisi, etnisitesini gözlemlemek de ayrı bir faaliyet olmalı diye düşünüyorum. İşte bu faaliyet insanın gelişimini, olgunlaşmasını ve hayatı daha doğru okumasına önemli katkılar sağlıyor.
2020 Kurban organizasyonları çerçevesinde yine çalışmaları, insanlığa katkıları nedeni ile Anadolu insanı tarafından kabul ve takdir gören İyilik Derneği aracılığı ile Müslümanların tarihinden ve dolayısı ile zihinlerinden silinsin diye isminin değiştirildiğini düşündüğüm bir ülkeye yolum düştü.
Hz. Muhammed’in Rabbinden aldığı kurtuluş mesajını Mekke insanına ulaştırdığında çok az kişi bu mesaja olumlu cevap vermişti. Dahası bu mesaj öyle bir mesajdı ki; Mekke insanının çivisi çıkmış yaşantılarını kökünden değiştiriyordu. Zenginin ve güçlünün haklarının dışındaki tüm hakların ayaklar altına alındığı bir yaşamdan kurtulmayı vaat eden bu mesaj Mekke ulularının rahatını bozmuştu. Önceleri bu mesajı getirmesi, Peygamberi yalanlayarak, dikkate almayarak, itibarsızlaştırmaya çalışarak engellemeye çalıştılar ancak, başarılı olamadılar. Öyle ki Mekke ulularının çocukları, kardeşleri, eşleri hidayetin vazgeçilmez tadını alıyorlardı. Bu durum ciddileştikçe rahatları bozulan ulular fiziki güç kullanarak İslam ile şereflenen Müslümanlara zulmetmeye başladılar. Bu zulüm haftalarca aç bırakılmaya, öldürülmelere kadar ileri gitti.
Tam bu sırada Müslümanların aklına, kıyının diğer yakasında adaleti ve merhameti ile nam salmış bir kralın memleketine hicret etmek geldi.
İşte bu yazıya neden olan ülke Habeşistan. Hatırlarsınız sizde Müslümanlara kucak açan, onları Mekkelilerin zulmünden koruyan Kral Necaşiyi. Bu satırları Müslümanların tarihinde kendini hep iyilikle ve minnetle anacağımız Necaşi’nin memleketi Habeşistan’dan yazıyorum. Ne yazık ki kendisinin büyük bir alçak gönüllülükle sergilediği adalet ve merhamet duygusu ülkesine çok görülmüş, sömürülmüş, güçsüz bırakılmış, ezilmiş ve fakirleştirilmiş durumda.
Bu arada unutmamamız gereken bir kardeşimiz, ağabeyimiz daha var bu Habeşistanlı olan. Önceleri yine Mekkeli uluların hizmetinde bir köle olan, sonrasında islam ile şereflenip kardeşimiz olan Bilal-i Habeşi abimiz. Yanık sesi ile Medine’nin göğüne Allahu Ekber nidalarını yükselten Müslüman.
Şimdiki adı Etyopya olan Habeşistanlı, göğsüne dininden, peygamberimizden ve getirdiği mesajdan vazgeçmediği için kayalar konularak zulmedilen adam; Allah için özlüyor ve seviyoruz seni.
Bilali Habeşi’nin ve Kral Necaşi’nin memleketinden kucak dolusu tecrübe iyilik ve kardeşlik getirmek ümidi ile hoşça bakın kendinize…
Erdal ERGENÇ
29-07-20 Addis Ababa-Sheza Hotel Etyopya
6 Yorum
Naciye Gürbüz
05 Ağustos 2020nebi güngör
05 Ağustos 2020Burcu
05 Ağustos 2020Bilali habesi
05 Ağustos 2020Ahmed
05 Ağustos 2020Fatma
05 Ağustos 2020