- 15 Ekim 2024 - ''KÖFTECİ'' YUSUF’LARI KUYUDAN ÇIKARMAK GEREK
- 03 Ekim 2024 - AYIK OLMAYA DAİR BİR MANİFESTO!
- 25 Mayıs 2024 - SOYKIRIM HİÇ BİTMEDİ!
- 25 Aralık 2023 - NEDEN KARŞI ÇIKIYORUZ?
- 28 Ekim 2023 - Sessizliğin Sağır Edici Çığlığı!
- 22 Ekim 2023 - Meryem ve İsa olabilmek…
- 31 Mayıs 2023 - Başkanıma Açık Mektup
- 29 Mayıs 2023 - Zincirlerimizden mi Kurtuluyoruz?
- 14 Nisan 2023 - Ne Direniş Bitecek Ne De Zulüm
- 13 Şubat 2023 - Allah’ın Kudreti İle Yarışmak!
- 24 Kasım 2022 - Mesele Mustafa Kemal değil, Kemalizm…
- 21 Haziran 2022 - ÖSYM Sınavlarındaki Garabetler…
- 11 Haziran 2022 - Muhacirlerle İmtihanımız…
- 19 Şubat 2022 - Algıda Manipülasyon ve Gerçeklik Algısının Bozulması
- 18 Ağustos 2021 - Kimdir Bu Taliban ve Yaşananlara Nasıl Bakmalıyız ?
- 12 Temmuz 2021 - Onyedi Yaşında Olmak ve Mücadele
- 20 Mart 2021 - Şimdi Sıra Bizde…
- 04 Şubat 2021 - Mutluluğa Bir Adım...
- 23 Ocak 2021 - Kudüs…
- 14 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri (Habeşistan) -2-
- 05 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri
- 11 Temmuz 2020 - Ayasofya Kurtuldu, Ya Kalbimiz?
ERDAL ERGENÇ
İttifaklar Arasındaki Görülmek İstenmeyen Fark
İTTİFAKLAR ARASINDAKİ GÖRÜLMEK İSTENMEYEN FARK
1973 ve 1996 yıllarında, ilki CHP ile sonraki de Doğruyol Partisi ile iki koalisyon yaptı Rahmetli Erbakan hoca. Bu iki koalisyonda da MSP ve RP seçime herhangi bir ittifak yapmadan girmiş ve 73 seçimlerinde % 12, 96 seçimlerinde ise % 21 oy almıştı. 73 seçimlerini hatırlamıyorum ama 96 seçimlerini içesiye hatırlıyorum. Cumhuriyet Başkanı Süleyman Demirel, merhum Erbakan hocaya hükümeti kurma görevi vermişti. Tek başına hükümeti kurmak için milletvekili sayısı yetmiyordu. Aynı durumu 73 teki seçimde Ecevit’de yaşamıştı. Mecburen geçinebileceği ve hükümeti kurabilecek ehven şer bir ortak bulmak zorundaydı. Kısa yoldan, hem sağcı bir politika izleyen hem de yüksek oy alan ikinci parti lideri Tansu Çiller ile görüşerek ortak bir hükümet kurdular. Sonuçları bakımından çok tartışılan bir hükümet olsa da dikkat çekmek istediğim nokta burası değil!
Bazı arkadaşlar, “yahu biz geçmişte de bu tür ittifaklar yaptık, alışığız, hatta biz bu ittifakları milletin birliği beraberliği için, bile isteye yapıyoruz. Adaleti tesis edip, yolsuzluğa ve zulme dur demek için birlikte hareket ediyoruz. Bu bizim politikamız, herkes anlayamaz bu ideali” diyerek üç maymunu oynamaktalar.
Ancak gerçekler böyle değil!
Bu gün tam yüz yıldır, yalan dolan siyaseti ile milletin ensesinde boza pişiren, her fırsatta kendi menfaatlerini ülkenin menfaatlerinin önünde gören, ülkenin camilerini ahır yapan, alimlerini dar ağaçlarında sallandıran, türlü siyasi ve politik desiseler ile halkı bir birine kırdıran CHP ile, yine kırk yıldır Kürt’ü Türk’e, Türk’ü Kürt’e, Alevi’yi Sünniye, Sünniyi Alevi’ye kırdıran, toplumun her sosyolojik katmanını karşı karşıya getirmek sureti ile kaostan beslenen, kan emici batının uşakları, terörist uzantısı, sözüm ona siyasi partinin deccalları ile masanın altında üstünde pazarlıklar kotaran bir parti ile karşı karşıyayız. Üzüldüğüm noktada burası maalesef. Bu paragrafta yazan gerçeklerin üstünü örtüp, görmezden gelip, millete manipülasyon çelmesi takıp da milletin bu çelmeye takılıp sendeleyeceğini sananlara gerçekten üzülüyorum.
Son yıllarda siyasi geleceklerini, sadece Erdoğan’a duydukları öfke üzerine kurmaya çalışan ufak tefek, piyon görünüşlü, bitli piyademsi, tek haneli terliksi partileri hiç görmüyor ve çok da dikkate almıyorum doğrusu.
Bu sonradan bahsettiğim seçim öncesi, sadece tek adam (!) düşmanlığı ve bu düşmanı yok etme pahasına her yol mübahtır anlayışı ile kurulan ittifak ile tek tabanca seçime girip milletten aldığı destek ile paşalar gibi pazarlık yapıp iktidara ortak olmak bence çok farklı şeyler. Bir biri ile kıyas yapmak derin bir mantık yanlışlığının ifadesi olur.
Nitekim, Erbakan hocanın seçim sonrası yaptığı mecburi ittifakları ve bu ittifaklarda islamcı kimliğinin dominant yansımasının, “üstündeki küle üflesen altından iman çıkar” dediği milleti için defalarca gerek şahsi gerekse partisinin menfaatlerinden geçmiş olmasının yanında, daha düne kadar kanlarının son damlasına kadar yobaz, örümcek kafalı, gerici, fundemantalist, kara Fatma diye niteledikleri Müslümanlar ile savaşacaklarını ayan beyan söyleyenler ile aynı tiyatronun figüranı olmak arasında elbette büyük fark vardır.
Yazacak çok şey var, lakin yazınca partici oluyorum, yazmayınca içim içime sığmıyor.
Şunu net bir şekilde ifade etmeliyim ki hayatımın hiçbir döneminde partizanda olmadım, yaşadığım topluma arkamı da dönmedim. Bu nedenle ilgiliyim bu mevzulara ve bir Müslüman olarak yaşanan tüm siyasi politik gelişmeler elbette beni ilgilendirir.
Daha dünkü tarihi iliklerine kadar yaşamış dostlar nasıl da unutuyor bu yaşananları, nasıl da apaçık şer olan bir konuda gerekçeler bulup vicdanlarında aklıyorlar anlayamıyorum. Vesselam
16 Şaban 1444
Kayseri
2 Yorum
Abdülmecit Erge
09 Mart 2023Vanlı
10 Mart 2023