- 15 Ekim 2024 - -YENİ- ''KÖFTECİ'' YUSUF’LARI KUYUDAN ÇIKARMAK GEREK
- 03 Ekim 2024 - AYIK OLMAYA DAİR BİR MANİFESTO!
- 25 Mayıs 2024 - SOYKIRIM HİÇ BİTMEDİ!
- 25 Aralık 2023 - NEDEN KARŞI ÇIKIYORUZ?
- 28 Ekim 2023 - Sessizliğin Sağır Edici Çığlığı!
- 22 Ekim 2023 - Meryem ve İsa olabilmek…
- 31 Mayıs 2023 - Başkanıma Açık Mektup
- 29 Mayıs 2023 - Zincirlerimizden mi Kurtuluyoruz?
- 14 Nisan 2023 - Ne Direniş Bitecek Ne De Zulüm
- 09 Mart 2023 - İttifaklar Arasındaki Görülmek İstenmeyen Fark
- 13 Şubat 2023 - Allah’ın Kudreti İle Yarışmak!
- 24 Kasım 2022 - Mesele Mustafa Kemal değil, Kemalizm…
- 21 Haziran 2022 - ÖSYM Sınavlarındaki Garabetler…
- 11 Haziran 2022 - Muhacirlerle İmtihanımız…
- 19 Şubat 2022 - Algıda Manipülasyon ve Gerçeklik Algısının Bozulması
- 12 Temmuz 2021 - Onyedi Yaşında Olmak ve Mücadele
- 20 Mart 2021 - Şimdi Sıra Bizde…
- 04 Şubat 2021 - Mutluluğa Bir Adım...
- 23 Ocak 2021 - Kudüs…
- 14 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri (Habeşistan) -2-
- 05 Ağustos 2020 - İyilik Öncüleri
- 11 Temmuz 2020 - Ayasofya Kurtuldu, Ya Kalbimiz?
ERDAL ERGENÇ
Kimdir Bu Taliban ve Yaşananlara Nasıl Bakmalıyız ?
Bismillahirrahmanirrahim
KİMDİR BU TALİBAN ve YAŞANANLARA NASIL BAKMALIYIZ?
1839 yılında Britanyalı sömürge ordusunun Afganistan’ı işgal girişimi ile başladı zulüm.
Afgan halkı yaklaşık 180 yıldır, petrol, doğalgaz, elmas, altın gibi zengin doğal maden yataklarının sömürülmesi, bu coğrafyasında yaşayan tüm sosyal grupların asimilasyonu, doğru haber kaynaklarının karartılması ve manipülasyona dayalı, algı yönetimi gibi birçok uygulama ile ötekileştirildi.
Afganistan toprakları adeta, bir laboratuvar gibi kullanılarak bu coğrafyada yaşayan insanlar, Toplum Mühendisliğinin her uygulamasına maruz kaldı. İnsana, değersiz bir varlık gibi davranıp, toplumsal bilinç, özensiz ve sonuçları hiçbir zaman hesaplanmadan şekillendirilmeye zorlandı. Neredeyse insanlık tarihinin tamamında rolü olan bu toprakların insanları, birbirleri ile savaşsınlar, birbirlerinin kanını içsinler diye her türlü organizasyon, plan, proje uygulamaya sokuldu. Cemaatler, örgütler, terör faaliyetleri, uyuşturucu… Aklınıza insanı, toplumu ve nesli ifsad eden hangi hamle geliyorsa hepsini vahşice, hunharca, utanmadan ve dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiler.
Katliamlar, tecavüzler, tacizler, işkenceler, yargısız infazlar; batılı zihin dünyasının vahşi eylemleri olarak tarihe kaydedildi Afganistan’da. Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus gibi halkı Müslüman olan ülkelerde yaptıkları gibi, tüm dünyanın zihnini, basın, sosyal medya ve muhatabını aşağılayarak, çaresiz ve güçsüz bırakmayı amaçlayan, doğruluğu öngörülmeyen, bile isteye, provakatif bilgileri yayma yöntemlerini kullanarak manipüle ettiler.
Kendilerini “tanrı” yerine koyan bu zevat, güya yönetim zafiyeti nedeniyle oluşan istikrasız gidişatın önünü keserek, Afgan halkına barışı huzuru ve zenginliği sunacaktı. Kendisini konumlandırdığı yer itibarı ile itaat bekledi batılı beyaz adam. Önce Britanyalı sömürgeciler dadandılar, sonra Çin, Rusya ve en son ABD. Hepsinin bu topraklardaki niyeti aynı idi: Sömürmek.
Ancak gelin görün ki tarih, sömürgeci batının istediği gibi şekillenmedi. Allah’ın da bir hesabı vardı elbet. İşgalin başladığı 1839 yılından beridir, bu coğrafyanın insanları, vatanını, değerlerini ve halkını korumak adına savaşmaktan geri durmadılar. 1979 yılında Sovyet işgaline karşı Kandahar merkezinde başlayan isyan ateşi tüm Afganistan sathına yayıldı. Bu süreçte işgale karşı mücadele eden, gerek aşiret düzeyinde gerekse örgütsel yapısını tamamlamış birçok cemaat, Sovyet işgaline karşı mücadele etti. Bu mücadele içerisinde İslami eğitime önem veren ve İslami değerleri hassasiyet ile koruma güdüsü ile strateji geliştiren ve kendilerine Talebeler ismini veren Taliban belirginleşmeye başladı. Afganistan’ın yerel kodları ile oluşmuş bir inisiyatif olarak değerlendirebileceğimiz Taliban, fikirsel ve ideolojik dünyasını İslami kaynaklardan beslenerek şekillendirirken birçok tecrübe yaşamış, bu tecrübelerden edindiği deneyim ve bilgi ile hayatta kalmaya çalışmıştır. Kanaatimce, yaklaşık 15 yıllık Sovyet işgali sırasında, Amerika ile yaşanan işbirliği süreci, küresel menfaatlerin çatışması ile sonlanmış, 11 Eylül krizi gerçekleşmiş ve Amerika, Sovyet askerlerinin ağır yenilgisi ile sonuçlanan Afgan zaferinin üzerine çöreklenerek, yeni bir işgalin perdesini aralamıştı.
Amerika bu işgal girişimini, fütursuzca, hiçbir evrensel savaş kuralını kaile almadan, en yeni teknolojilerini denediği bir savaşa evirdi. Karşısında yüz seksen yıldır işgal edilmiş vatanlarını korumak adına savaşan insanları, terörist ilan ederek, dünyanın gözünün içine baka baka, 20 yıl içinde 150 bine yakın Afganistanlı insanın ölümüne sebep oldular. Tek haber kaynağı olarak, Afganistan bölgesinden her haberi kendi kurdukları savaş oyununun kurallarına göre şekillendirip, dünya kamuoyuna sundular. Halkın içinden işbirlikçiler, jurnalciler, istihbaratçılar, kendilerine sorgusuz sualsiz, dünya menfaatleri karşılığında hizmet eden insanlar devşirdiler. Sonuçta tüm dünya, kendi vatanı için, Amerika’nın ve ortağı NATO’nun savaş uçaklarına, jetlerine, helikopterlerine, toplarına, insansız hava araçlarına, hainlere, kirli politika ve oyunlarına karşı, hafif silahlar ile ve hem kültürel anlamda hem coğrafi anlamda çok zor şartlarda mücadele eden örgütü terörist olarak tanıdı, nefret etti. Biz Müslümanlarda bu zokayı maalesef yuttuk.
Çabam Taliban’ı sütten çıkmış ak kaşık gibi suçsuz, günahsız kılmak değil elbette. Yıllardır haklarında tüm dünyaya servis edilen haberlere bakınca, bir kısmı kabul edilemez İslam anlayışlarının yanında duramayacağımızı da ifade etmek isterim. Son zamanlarda izlediğimiz kadarı ile geçmişte bize gelen haberlere göre katı kuralları olan bir politika gütmüyor Taliban. Örneğin Kabil’i dolayısı ile devleti ele geçiren Talibanlı kardeşlerimizden gelen, tüm kan davalarını kaldırdığı, düşmanlığın bitmesi için tüm Afgan halkının affedildiği, kadınların evlerinden rahatlıkla çıkabilecekleri, kız çocuklarının eğitimlerinin devam edeceği gibi haberleri alıyor olmayı, açıkçası olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyorum. Kim bilir, belki de bu durum, bir değişim değil, normalde oluyor olanın bize doğru bir şekilde ulaşmasıdır. Bekleyip göreceğiz hep birlikte.
Bunların hepsinin üstüne şunları da ifade ederek bitirmek istiyorum. Zina ettiği iddia edilen bir kadını Hz. İsa’nın yanına getirerek, “Ey İsa, bu kadın hakkında hükmünü ver de, taşlayarak öldürelim” dediklerinde, Hz. İsa cevaben “o zaman ilk taşı günahsız olanımız atsın” diye cevap verince, derin bir sessizlik oluşmuş ve günahkâr olduğu iddia edilen kadın ölümden kurtulmuştu. Afgan cihadında yaklaşık 45 yıldır işgalci Sovyet askerlerine ve emperyalist batılı haçlı ordusuna karşı mücadele eden ve bu uğurda canlarını feda ederek Afganistan topraklarını kanları ile sulayan Talibanlı ve o coğrafyada yaşayan kardeşlerimize taş atarken, durup bir düşünmek gerekmez mi?
Batılı zihin dünyası yaklaşık 300 yıldır tüm dünyayı hedefine koymuş, işgalci sömürgeci yaklaşımlarla, zayıf kalmışların kanını emerek şeytanlık görevini ifa etmektedir. Gözünü diktiği her münbit toprağı ve üzerinde yaşayan canlıları cins, yaş fark etmeksizin ifsat ederek, otoritesinin altına sokmak istiyor. Müslümanlar, her platformda bu savaşın bir tarafı olarak yer almak ve mücadele etmek zorundalar. Çünkü hedefte Müslümanlar ve medeniyetimiz var. Batı uygarlığı (!) kendi tıynetine uygun olanı yaparak düşmanını yok etmek için her türlü ahlaksızlığı mubah görüyor. Bu kadar açık ve net bir şekilde düşmanlığını ifade eden Batı uygarlığının (!) temsilcilerini dost kabul etmek, onlara inanmak, onlarla birlikte bir kaderi paylaşmayı istemek, bunu hayal etmek ve herhangi bir fayda beklemek bana en hafif ifadesi ile aptallık gibi geliyor.
Bu nedenle ben, Afganistan’da, Amerika’nın kıçına tekmeyi basıp, yeni bir İslam Devletinin imarına talip olan Talibanlı kardeşlerimi kutluyor, bu zaferlerini heyecan ve büyük bir ümit ile karşılıyorum. Öyle umuyor ve inanıyorum ki, tüm evreni yaratıp, bir düzen içinde olmasını sağlayan Allah cc.’nun bir yaşam şekli olarak emrettiği İslam’ı tek önderimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav)’in sünnetine uygun bir şekilde Devlet yönetimine uygulayacak ve Allah’ın izni ile başaracaklar.
Bir Müslüman olarak, emperyalist batının işbirlikçileri ile birlikte olacağıma, aramdaki hukuku Allah’ın kurduğu Müslüman kardeşimin yanında olurum. Nitekim Rum suresinin ilk ayetlerinde, kitap ehli bir kavmin zaferini müjdelerken, Müslümanların bu zaferden dolayı sevineceklerini ifade diyor.
Bize ne oluyor ki, Müslümanların yaşadığı her coğrafyaya nifak tohumları eken, yerle bir eden, sonrada arkasını dönüp giden emperyalist zalimleri dost ediniyoruz.
Erdal ERGENÇ
18-08-21
3 Yorum
Masuky
19 Ağustos 2021Emre ergenc
19 Ağustos 2021Fatih Pala
19 Ağustos 2021