ERDAL ERGENÇ

Ayasofya Kurtuldu, Ya Kalbimiz?

Ayasofya kurtuldu, ya Kalbimiz?

Hamdolsun...

Müslümanların orta yerinde bir hakimiyet ayracı gibi duran ve neredeyse yüz yıldır “batıl”ın gözlerimizin içine baka baka koruduğu Ayasofya asıl hüviyetine kavuşarak yeniden Müslümanların sancaklarından biri oldu…

Bazen şu kısacık hayatımızda ne kadarda çok şey yaşadık diyorum. İnanıyorum ki birkaç satır sonra sizde bana katılacaksınız…. Henüz dumanı üstünde tüten 1. Ve 2. Dünya savaşlarından sonra, bağımsızlık mücadelesi içinde iken batılı devletler hiç durmadan köşeye sıkıştırdığı ve başka gidecek yeri olmayan Anadolu insanının arasında virüs gibi insanımızın dokusunu ve toplumsal yapısını bozmak için her türlü yolu deniyordu. 1960’lardaki darbeler, adaletin gözetilmediği mahkemeler sonucu idamlar… 1970’lerde Kıbrıs’ın ilhakı nedeni ile yaşadığımız savaş ve etkileri, 1980’sonunda yaşadığımız darbe ve yaşanan insanlık dramları… Yine Adaletin gözetilmediği mahkemeler sonucu günahsız Anadolu aslanlarının sağ sol demeden katledilmeleri….

Bu arada toprağın altında filizlenen bir İslami hareket tohumu. Sözü ağır, güçlü ve ilgi çekici.

1980’lerin sonlarında artık çiçeği burnunda, “darbe havası” gevşetilmiş, Türkiye Merhum Turgut Özal ile bir atılım ve dönüşüm havasına girmişti. Yıllardır öğrenci evlerinde, üniversite koridorlarında, sınıflarda döneminin en çok okuyan ve araştıran insanları olarak Müslümanlar oluşturdukları etki ile Türkiye gündeminde önemli bir yer kazanmaya başlamıştı.

Ancak batılın hegemonyasından bir türlü kurtulamayan Türkiye ya tam özgürlük ya da tam esaret noktasında iken Rahmetli Necmettin Erbakan Hocanın önderliğini yaptığı hükümet üzerinden, zamanın hizmet hareketi olan ancak o zaman da dahil olmak üzere hiçbir İslami yapının güvenmediği Fetö dışındaki tüm cemaat dernek ve vakıflar baskı altına alınarak, tamamının susturulması, dağıtılması ve organik yapılarının bozulması sağlandı. Yaşanan süreçte ikna odaları, başörtüsü için Türkiye’nin her üniversitesinde verilen mücadeleler, oturma eylemleri, cop ve gazla bastırılan yürüyüşler, gözaltılar tutuklamalar, yargılamalar hapisler…

Ve nihayetinde seçimle iş başına gelen ve siyasetin rengini ve üslubunu Müslümanların lehine değiştiren bir lideri çeşitli entrikalarla hükümetten indirmiş, mitinglerde şiir okuyarak, Anadolu insanın yüreğindeki küllenen köze üfleyen başka bir lideri yine adalet gözetmeksizin hapse atarak bir daha canlanmamak üzere kendince yılan olan varlığın başını ezdiklerini düşündüler.

Ancak o köz sönmedi. Kendisinin farkına vardı, uyandı… Yeniden değerlerini hatırladı ve sahip çıkmaya başladı. Yeni bir bilinçlenme süreci başlamıştı. Son yirmi yıl içinde yaşananları teker teker anlatmama gerek yok sanırım. Siyasal zeminde devam eden mücadele, batılın kalbindeki meydan okumalar, Müslümanların ve düşüncelerinin ifade edildiği söylevler, meydan okumalar ve bu mücadeleye destek veren halk her geçen gün bağımsızlığın tadını alıyor, batılın ifsad eden yüzünü daha net görmeye başlıyordu.

Sadece Anadolu’da değil Mısırda, Cezayir’de, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da, Suriye’de İran’da yaşananlar da “batılı” çokça tedirgin etti ve kendi hayatları pahasına her türlü zulmü Müslümanlara reva gördüler.

Artık mücadele edemediklerini anladıklarında kan gözlerini bürüdü. 15 Temmuz gibi bir darbe girişimini planlamaktan ve hayata geçirmekten çekinmediler. Sonuçları hepimiz biliyoruz. Ve en sondan bir önce yaşadığımız henüz devam eden pandemi süreci….

Ve nihayet Anadolu insanının mümbit yüreğini ferahlatan, su serpen yeniden umutlarını yeşerten Ayasofya’nın açılışı..

Ne çok şey yaşamışız değil mi?

Ancak bu yaşadıklarımız, yükümüzü hafifletmiyor, daha çok ağırlaştırıyor diye düşünüyorum.

Evet, İslami hareketin bu topraklarda neşv-ü nema bulduğu yakın tarihten bu güne kadar iz bırakan, saygı, sevgi ve hürmetle andığımız hocalarımız, liderlerimiz, yazarlarımız, şairlerimiz yaşadıkları dönemde en güzel tavsiyeler ve hatırlatmalarla görevlerini yaptılar. Gönlümüze umut ektiler, ufkumuzu açtılar, bize güç verdiler, örnek oldular.

Ancak şimdi biz varız. Milyonlarca insanız. 80 milyonun üzerinde insanı olan bir devlet olmakla kalmayıp dünya Müslümanlarının göğsünden umut emdiği bir toplum olduk. Saymakla bitiremeyeceğimiz “ama” larımız var, gençlerimiz, toplumsal yapımız, kötü alışkanlıklarımız, ahlakımız, bilinç düzeyimiz, sahtekarlarımız, hırsızlarımız, fuhuştan ve kumardan beslenenlerimiz, insan görünen hayvanlarımız, istismarcılarımız vs…

Ayasofya açıldı ey ümmet. Ayağa kalktık ama şimdi yürüme vakti. Yürümezsek tekrar yığılır kalırız… Hadi hep birlikte toplumumuzun rengini değiştirelim. Hak, adalet, iyilik, muhabbet ve samimiyet ile kuşatalım gönüllerimizi.

Tüm Müslümanlar olarak yaşadığımız coğrafyanın insanına örnek olacak davranışlar geliştirerek, bunu samimiyetle yaşama vaktidir. Batılın nefsimize hoş gelen hayat tecrübesi bizi yüzyıldır köhne karanlıktan kurtarmadı…

Evet Ayasofya kurtuldu ama, sıra teker teker her birimiz, yüreklerimizdeki kuşatılmış, prangalara vurulmuş, ezilmiş, ötekileştirilmiş özgüveni alınmış “Müslüman duruşunu” yeniden özgürlüğüne kavuşturmak zamanıdır.

Geçmişimizden güç alarak geleceğe yeni bir medeniyet kurmak için tüm gücümüzle çalışmaya başlayalım. Kalın sağlıcakla…  

                                                                                                                               Erdal ERGENÇ

                                                                                                                                11-07-2020

                                                                                                                                   KAYSERİ

3 Yorum

Hasan Hüseyin s

Hasan Hüseyin s

11 Temmuz 2020
Hasan Hüseyin ŞAHİN allahraziolsun

Masuk ergenc

Masuk ergenc

12 Temmuz 2020
Temennilerle dolu yaziniz guzel kalemine saglik

nebi güngör

nebi güngör

15 Temmuz 2020
yüreğine sağlık kardeşim

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri