AV. MUSTAFA İLHAN

-YENİ- SİLAHLARI BIRAKMA

SİLAHLARI BIRAKMA

DEM parti heyetinin son İmralı ziyareti sonrası açıkladıkları metinde PKK- KCK yapılanmasının tamamen tasfiyesini içeren mesajlar olması tüm yurtta memnuniyet yarattı. Metinde silah bırakmaktan daha da önemli bölüm bence “ayrı devlet, federasyon ve özerklik taleplerinin sonlandırıldığı “ bölümü oldu.

Bu tavsiye Kandil tarafından en azından görünürde benimsenip ateşkes ilan edildi. Kandil mesajında Öcalan’ın serbest bırakılarak süreci kendisinin yürütmesini talep etti. İran kolu PJAK çağrıyı desteklediğini duyurdu. Suriye kolu yürütücüsü Mazlum Abdi bu çağrı bizi kapsamıyor” diyerek itiraz etti. Bu açıklamalara cevap olarak yapılan gizli bir anlaşma şart olmadığı bizzat görüşmeleri başından sonuna yürüten Sırrı Süreyya Önder tarafından açıklandı. Önder;”  "İlkesel olarak herkesi kapsıyor YPG yapılanması da Öcalan'dan ilham ile ortaya çıkarılan bir yapıdır. Silahlar devre dışıdır. Bütün herkes için geçerlidir" dedi.

Bu açıklama neden yapıldı diye merak ve endişe edenler olduğunu biliyor, görüyor ve izliyoruz. Herkes silah bırakmayı destekler görünse de ancak, fakat diyerek milletin kafasını bulandırıyorlar. Bunlar sağdan soldan islami kesimden v.s. gibi görünse de aslında hepsi de kendilerine sufle edilenleri söylüyor. Bu kimselerin bir kısmı bu açıklamadan memnun olmayan yabancı güçlerin piyonu oldukları için onlar tarafından yönlendiriliyorlar.  Kimisi şehit ailelerini diline doluyor, kimisi çözüm sürecindeki PKK’nın ve FETÖ’nün hainliklerini hatırlatarak milletin kafasını karıştırıyor. Ben en çok siyasi rant için silah bırakmaya dahi karşı çıkma cesareti gösterenlerin hareketlerini kabul edemiyorum. Cumhuriyet kurulduktan bu yana toplumun bir kesimini aşağılayan seçkinci bir kısım ellerinden rantları gideceği için elbette rahatsız olacaklar.

Bu noktaya nasıl gelindi noktasını açıklayacak olursak;

2002 den bu yana iktidarda olan özelde Ak Parti genelde Cumhur ittifakı önce askeri vesayeti yok ederek Güneydoğu’da yaşayan insanımızın işkence ve haksızlıklardan kurtardı. Genelkurmay’da verilen birifinglere tam kadro katılan yargı FETÖ terör örgütünün tahakkümünden kurtarıldı. Kürtçe üzerindeki yasaklar kaldırıldı. Yurt içinde terör bitirildi. Türkiye’nin savunma sanayiinde güçlenmesi, dünyada Türkiye’nin etkisinin artması, televizyonların, sosyal medyanın etkisinin artması artık insanımızı devletine daha da bağladı.

Bu kadar güçlü bir Türkiye’nin bir parçası olmak ayrı devlet olup parçalanıp yutulacak ufak ufak sömürge devlet olmaktan elbette iyi görülecek. Erbil’in Irak’a rağmen güçsüzlüğü, etkisizliği, uydu olmasını gördüler. Federasyon ve özerklik gibi beklentilerin de dünyanın gidişatına uygun olmadığı görüldü.

Bu yaz yaptığım Güneydoğu seyahatinde insanımızın devletine bağlılığının devam ettiğini müşahede edip bu konuda iki yazı yazmıştım. İnsanımız da bu çağrıya hazır. İçeride terör örgütlerine katılımlar ve destek bitmiş durumda.

50 yıllık bir sorun çözülecekse elbette sorunsuz, dikensiz olması beklenemez. Bu çağrının şartsız yapılması ile silahların bırakılması, ayrı devlet, federasyon ve özerklik taleplerinin olmadığı kabul ediliyor. Bu çağrıdan olumlu sonuç alınmasa dahi toplumda bir karşılığı olacaktır. Demokratik hukuk devletinden propaganda ile umudu kesmiş toplumun bir kesiminde düşünce değişikliğine yol açacak, yönünü terörden, silahtan siyasete barışa çevirecektir.

Bu çağrının şartsız olması çok daha değerli. Ancak şartsız diyerek bizim siyasetçilerimiz de arkasına yaslanıp beklememeli. En azından akil insanlar toplanıp Türkiye’de demokratik toplum için ne eksik kalmış ise onlar yapılmalı. Bence yapılabileceklerin başında bir genel af geliyor. Teröristin silah bırakması için yaşayabileceği bir ortam temin edilmeli ki emperyal güçlerin gazı ile silahlı mücadeleye devam etmesin. Ayrıca Türkiye’de son gelen ve hepsinin gitmeyeceğini düşündüğümüz Arap kardeşlerimiz, etnik kimliği Kürt olanlar için kültürel haklar verilmesi de düşünülebilir. Geçmişimizle de yüzleşmemiz gerekir. 100 yıllık yanlışlar ve doğruları görebilmek için yasaklar kaldırılmalıdır.

Yanlış anlaşılma olmaması açısından ben Türkiye’nin küçülmeyip büyüyeceği hesabı ile kararlar alınmasını istiyorum. Eğer Kızıl Elma hedefimiz var ise Erbil’li, Şam’lı, Musul’lu, Kerkük’lü,Tebriz’li, Nahçıvan’lı, koca bir  Birleşik İmparatorluk olarak büyümeyi hedefliyorsak temel yapımızı herkesi kapsayacak şekilde belirlememiz gerekir. Bu halka daha da genişletilebilir ancak daha o noktaya ulaşmak için zaman olduğu düşüncesindeyim.  Küçük hesapların sırası değil büyük hesaplar yapmalıyız. 

Allah’a emanet olunuz. 

                                                                                               Av. Mustafa İlhan
                                                                                              Kayseri Strateji Derneği Başkanı

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri