Mustafa Dündar

Şakir'in Zikri:''Bu Da Geçer Ya Hu''

ŞAKİR’İN ZİKRİ: “BU DA GEÇER YA HU”

  Gün gelir çok mutlu oluruz, gün gelir hüznün girdabında boğuluruz. Bir zaman bolluk içinde parayı nereye vereceğimizi şaşırırız, başka bir zaman bir deri bir kemik cüzdanımızla bakışırız. Bugün çok sağlıklı olabilir, yarın yorgan döşek yatabiliriz.

  Zor günlerden geçiyoruz. Yangın, sel, salgın, kavgalar, ekonomik sıkıntılar, bunalımlar, çıkmazlar… En kötüsü de çıkmazlar. İnsanın çıkmaza girmesi kadar zor olan başka ne var bilemiyorum. Düşünmekle çözüme kavuş/a/mayan sorunlar, gözlerin uzaklara dalması, göğsünde bir ağırlık hissetmek... Böyle durumlarda adeta yokuş aşağı son sürat giden freni boşalmış bir tır gibi çarpacağı yeri bekler insan. Efendim, ben böyle zamanlarda artık Şakir’in zikrini hatırlayıveriyorum:

  Bu da geçer ya Hu!..

  Bu dünyada ne kalıcı ki? Ne dem baki ne gam baki. Elbet bir gün öleceğiz. O gün inananlar için yeni bir hayata başlangıç, inanmayanlar için bir son olacak. Ölümlü insanın, ölümsüz dertleri olabilir mi? Fani insanın, baki hüznü ya da sevinci olabilir mi?

  Evet, her şeyin gelip geçici olduğunu gelin Şakir’den öğrenelim:

  Zamanın birinde bir derviş uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından köyün birinde istirahat etmek ister. Köyde karnını doyurabileceği ve istirahat edebileceği bir yer aramaya başlar. Yolda gördüğü köylülere halini arz eder. Köylüler, çok zengin ve hayırsever olan Şakir’in çiftliğini tarif eder dervişe de oraya gitmesini söylerler. Derviş, köylülerin tarif ettiği çiftliğe gider. Şakir, dervişi çok iyi ağırlar. Yemekler, içecekler, tatlılar… Hep birlikte yiyip içerler. Derviş, karnını doyurur, istirahat eder. Nihayet ayrılık vakti gelir. Derviş, Şakir’in kulağına eğilir ve “böyle zengin olduğun için Allah’a şükret” der. Şakir ise dervişin kulağına eğilir ve “hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer ya Hu!..” der.

  5-10 yıl sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer. Daha önce kendisini çok iyi ağırlayan Şakir’i arar. Köylülere Şakir’i sorduğunda “Şakir iyice fakirleşti, şimdi başkasının yanında çalışıyor” cevabını alır. Derviş, gidip Şakir’i arar ve bulur. Gördükleri karşısında hayrete düşer derviş. Zamanında kendisini ağırlayan, koyunlar kesen, tatlılar veren, şerbetler içiren Şakir, bir sel felaketinde bütün malını mülkünü kaybetmiştir. Şimdi yaşlanmış, yoksullaşmış, perişan bir haldedir. Şakir, elinde olan tek bir ekmeğini dervişle paylaşır bu sefer. Ayrılık vakti geldiğinde derviş, Şakir’in başına gelenlerden dolayı çok üzgün olduğunu söyleyince Şakir’den şu cevabı alır:

  -Üzülme, bu da geçer ya Hu!..

  Birkaç yıl sonra derviş, dostunu ziyaret etmek ister ve köye gider. Şakir’e iş veren kişi ölmüş ve ailesi olmadığı için bütün malvarlığını Şakir’e bırakmıştır. Şakir, yeniden çok zengin olmuştur. Derviş, dostunun yeniden mal mülk edinmesine, maddi durumunun düzelmesine çok sevindiğini söylediğinde dostu yine aynı cevapla karşılık verir.

  -Bu da geçer ya Hu!..

  Derviş, bu sefer biraz kızar ve sinirlenir Şakir’e içten içe. Şakir’in hiçbir şeyden memnun olmadığını, bir türlü şükretmediğini düşünür. Neyse, biraz sinirli, biraz mahzun yola koyulur.

  Bir zaman sonra derviş tekrar köye gelir Şakir’i ziyarete lakin dostunun vefat ettiğini öğrenir. Gider mezarına dostunun, dua etmek için. Mezarlığa gidince ne görse iyi? Şakir mezar taşına “bu da geçer ya Hu!..” yazdırmıştır. Derviş “yahu Şakir, ölmüşsün işte, ölümün nesi geçecek be adam!” der ve gider.

  Ertesi yıl bayram arifesinde dostunun kabrini ziyaret etmek ister derviş. Mezarlığa gider fakat ortada ne mezar kalmıştır ne de mezarlık… Büyük bir sel gelmiş ve mezarlığı dümdüz etmiştir. Şakir’in mezarından geriye bir iz bile kalmamıştır. Derviş, başını önüne eğer ve kalbine fısıldar:

  -Bu da geçer ya Hu!..

  Evet, başımıza gelen musibetler de iyilikler de gelip geçicidir. Bütün malvarlığımız bir yangında yok olabilir, sevdiklerimizi bir sel alıp götürebilir, zor günlerden geçebiliriz; tam tersi de olabilir, bir kapı açılır ve çok zengin olabiliriz, makam sahibi olabiliriz, devletin başına da gelebiliriz, cennet gibi bir dünyamız olabilir ama bunlar da geçer.

  Yaşadığımız tüm sıkıntılar geçer, geçecek. Pandemi de bitecek, afetler de. Ekonomi de düzelecek, sorunlar da. Şu anki halimizden daha kötü olma ihtimalimiz de var ama o da geçecek, daha iyi bir hale de gelebiliriz ama geçecek…

  “Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim

   Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni”

  Her şey geçecek azizim… Biz nerede duracağız, biz nerede duruyoruz, her şey gelip geçerken biz ne yapıyoruz ona dikkat etmek lazım… Şakir gibi elimizde olanı paylaşarak Allah’ın bize ikram ettiği nimetlerin şükrünü ifa edip verenin de alanında Allah olduğunun farkında olarak Müslüman gibi mi yaşıyoruz yoksa bolluğa bencilleşerek, yokluğa yerinerek, makama da insanlara zulmederek isyan mı ediyoruz?

  Son olarak; “bu da geçer ya Hu!..” sözünü siyasetçilerin, makam sahiplerinin görebilecekleri en dikkat çekici yere asmak lazım. Hatta mitinglere giderken büyük pankartlara bu sözü yazdırmak ve en önde o pankartı açmak lazım.

  Bu da geçer ya Hu!..

  Vesselam.

1 Yorum

İBRAHİM  DÜNDAR

İBRAHİM DÜNDAR

17 Ağustos 2021
Kalemine sağlık Mustafa. Hepsi geçiyor en önemlisi ömür geçiyor ya Hu.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri