- 24 Ağustos 2022 - İlahi Adalet Ve Müslümanlar
- 19 Ağustos 2022 - Kaostan Kozmosa: Adalet
- 16 Haziran 2022 - Ya Komplo Değilse
- 13 Haziran 2022 - The Economist Dergisi Ve Buğday Tarlaları
- 13 Nisan 2022 - Yaşadığımız Çağ: Postmodern Cahiliye Dönemi
- 07 Mart 2022 - Medeniyet Tasavvuru Okulu
- 19 Ocak 2022 - Anlatmanın Tesirli Yolu: Yaşamak
- 05 Ocak 2022 - Çocuklar, Köpekler, Duygular Ve İtidal..
- 22 Aralık 2021 - Hukuk Eğitimi Üzerine Eleştiriler
- 12 Aralık 2021 - İnce Çizgi: Hakikat
- 24 Kasım 2021 - Mezarlardan Yükselen Bahar
- 05 Kasım 2021 - Kelebek Etkisi
- 29 Ekim 2021 - Hangi Müslümanlar ve Neden “MTO”
- 20 Ekim 2021 - Hangi Müslümanlar
- 08 Ekim 2021 - İnsan Biriktirmek
- 27 Eylül 2021 - Büyük Eserler ya da Mühim Meseleler
- 23 Ağustos 2021 - Önemi Anlaşılmayan Bölüm: Gastronomi
- 17 Ağustos 2021 - Şakir'in Zikri:''Bu Da Geçer Ya Hu''
- 19 Temmuz 2021 - Kalem Yahut Defter Olmak
- 05 Temmuz 2021 - Leyleklerin Getirdiği Nesil: Z Kuşağı
- 28 Haziran 2021 - Unuttuk Biz!
- 21 Haziran 2021 - Bir Koruma Tedbiri Olarak “Tutuklama”
- 17 Haziran 2021 - TGM: Twitter Güvenlik Mahkemesi
- 06 Haziran 2021 - Masumiyet Karinesi Nereye Gidiyor
- 24 Mayıs 2021 - Zafer Değil Sefer
- 02 Mayıs 2021 - Baba
- 25 Nisan 2021 - Mescid-i Aksa’yı Gördüm Düşümde
- 18 Nisan 2021 - Bir Toplumun ''Bağışıklık Sistemi'': Aile
- 12 Nisan 2021 - Merhaba Ya Şehr-i Ramazan
- 04 Nisan 2021 - Afet-i Gam
- 28 Mart 2021 - Kur'an Masaya İmamlar Sahaya
- 20 Mart 2021 - Transhümanizm Ve Lgbt
- 15 Mart 2021 - Esaretin Yeni Adı: Teknolojinin Nimeti
- 08 Mart 2021 - Hesap Vereceğiz
- 28 Şubat 2021 - 26 Şubat 1992: Hocalı Katliamı
- 21 Şubat 2021 - Emanet Bilinci
- 13 Şubat 2021 - Doğu Türkistan'da İnsan Olmak
Mustafa Dündar
Marangoz'u Anlamak
“MARANGOZ”U ANLAMAK
Vaktiyle Bağdat’ta bir marangoz yaşardı. Bu marangoz, hayatının son zamanlarında bir minber yaptı. Çok güzel, sedef kakmalı, ceviz ağacından, adeta bir sanat eseri… Kim görse, bu minbere hayran kalırdı. Minberin güzelliği karşısında tabiri caizse dili tutulurdu görenlerin. Marangozun yaptığı bu minber zamanla herkes tarafından duyulmaya başladı.
Bağdat’ta herkes bu minbere hayrandı. Minberi gören herkes minbere talip oluyor ve marangoza “şu minberi bize sat, falanca camiye götürelim” şeklinde tekliflerde bulunuyordu.
Marangozun verdiği cevap ise hiç değişmiyordu: “Hayır”.
Marangoz, minberi Mescid-i Aksa için yaptığını söylüyor, “bu minber Mescid-i Aksa'da duracak” diyordu.
Bu cevaba ahali haliyle şaşırıyordu çünkü o zamanlar Kudüs, Haçlı işgali altındaydı. Halk, “iyi de Kudüs, Haçlı işgali altında” diyordu.
İnsanların bu tepkisine marangoz yine değişmeyen cevabını veriyordu: “benim elimden gelen bu. Ben zanaatkârım, minber yontarım. Bir babayiğit de çıksın Kudüs'ü alsın. Bu minberi yerine oturtsun”.
Minber ve marangozun verdiği cevaplar her yerde anlatılmaya başlandı.
Minberin bu hikayesini dinlerken herkes minberin güzelliğine kapılıp gidiyordu. 7-8 yaşlarında bir çocuk ise marangozun sözlerine dikkat kesilmişti. Marangozun bu sözleri karşısında etkilenen bu çocuk aradan 40 yıl geçtikten sonra minberi Mescid-i Aksaya götürmüştü. Emaneti yerine teslim etmişti. Minberi Mescid-i Aksa’ya götüren, marangozun beklediği bu babayiğit Selahaddin Eyyubi idi.
Aradan asırlar geçtikten sonra bu dillere destan minber bir Avustralyalı Hıristiyan-Siyonist tarafından ateşe verildi ve minberin külleri ile birlikte hikayesi de tarihin tozlu raflarına kaldırıldı…
Kudüs’ün derdine derman olabilmek için Bağdat’ta yaşayan bu marangozun hikayesini anlamalı ve anlatmalıyız!
Kudüs, yıllardır olduğu gibi bugün de İşgalci İsrail’in ve Yahudilerin işgali altında zulme uğruyor. Bir avuç Müslüman kardeşimiz, orada bizler adına da Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı müdafaa ediyorlar.
Bugün Kudüs’te yaşananlar, marangozu anlayabilseydik yine de yaşanır mıydı?
Hep şikayet ediyoruz; siyasilerden, tepki göstermeyen devletlerden, kınamaktan öteye geçmeyen açıklamalardan… Ama hiçbirimiz Bağdat’ta yaşayan marangoz gibi elimizden geldiği ölçüde Kudüs için bir şey yap/a/mıyoruz!
Salon programları, eylemler, milyonlarca tweet atmak bu marangozun yaptıklarının yanında bir “hiç”. Çünkü programdan yahut eylemden yahut attığımız tweetlerden sonra Kudüs’ü yine unutuyoruz. Acı ama gerçek!..
Mesele Kudüs’ün fethedileceğine inanmış, fetih rüyası ile minber yapmış bir marangozun sahip olduğu ruha sahip olmak!
Artık siyasilerden şikâyet etmeyi bırakmalıyız!.. Siyasetçi dediğimiz insanlar da bizim içimizden yani halkın içinden çıkan insanlar. Biz şu an “yapılması gerekeni yapabilecek” nesiller yetiştirmeliyiz ki ileride torunlarımız da “siyasilerden” şikâyet etmesin…
Büyüklerimiz yeterince tespit yapmış ve çözüm yolu sunmuşlar bize. Biz artık tespit yapmayı bırakmalı ve büyüklerimizin bize sunduğu çözüm yollarını daha da geliştirerek uygulamalıyız!
Marangozun, “benim elimden gelen bu. Ben zanaatkârım, minber yontarım. Bir babayiğit de çıksın Kudüs'ü alsın. Bu minberi yerine oturtsun” cevabı çok mühim. Bu cevabı anlamalıyız!
Her birimiz elimizden geldiği ölçüde Kudüs için bir şeyler yapmalı ve sonrasında bir babayiğit çıkmasını beklemeliyiz, şikâyet ederek değil!
Selahaddin’i “Selahaddin” yapan belki de daha çocuk yaştayken işittiği marangozun o muhteşem sözleriydi. Kudüs’ün fethine giden yol o marangozun minberinden ve sözlerinden geçmekteydi belki de…
Bizim evvela Mescid-i Aksa’ya minber yapan “marangoz”u anlamamız gerekiyor!
“Selahaddin”lerden evvel “marangoz”lar yetiştirmeliyiz.
“Selahaddin”leri yetiştirecek olan o “marangoz”lardır!..
Biz “marangoz” olmalıyız ki “Selahaddin” yetiştirebilelim!..
Kudüs’e, Gazze’ye, Doğu Türkistan’a barış, huzur ve adalet götürecek ruh, Mescid-i Aksaya minber yapan marangozun ruhudur!
Marangoz yetiştirmeden, marangoz ol/a/madan Selahaddin’in yokluğundan şikâyet etmek beyhude…
Vesselam…
2 Yorum
Ferhat Karaboğa
09 Mayıs 2021Anıl
09 Mayıs 2021