- 24 Ağustos 2022 - İlahi Adalet Ve Müslümanlar
- 19 Ağustos 2022 - Kaostan Kozmosa: Adalet
- 16 Haziran 2022 - Ya Komplo Değilse
- 13 Haziran 2022 - The Economist Dergisi Ve Buğday Tarlaları
- 13 Nisan 2022 - Yaşadığımız Çağ: Postmodern Cahiliye Dönemi
- 07 Mart 2022 - Medeniyet Tasavvuru Okulu
- 19 Ocak 2022 - Anlatmanın Tesirli Yolu: Yaşamak
- 22 Aralık 2021 - Hukuk Eğitimi Üzerine Eleştiriler
- 12 Aralık 2021 - İnce Çizgi: Hakikat
- 24 Kasım 2021 - Mezarlardan Yükselen Bahar
- 05 Kasım 2021 - Kelebek Etkisi
- 29 Ekim 2021 - Hangi Müslümanlar ve Neden “MTO”
- 20 Ekim 2021 - Hangi Müslümanlar
- 08 Ekim 2021 - İnsan Biriktirmek
- 27 Eylül 2021 - Büyük Eserler ya da Mühim Meseleler
- 23 Ağustos 2021 - Önemi Anlaşılmayan Bölüm: Gastronomi
- 17 Ağustos 2021 - Şakir'in Zikri:''Bu Da Geçer Ya Hu''
- 19 Temmuz 2021 - Kalem Yahut Defter Olmak
- 05 Temmuz 2021 - Leyleklerin Getirdiği Nesil: Z Kuşağı
- 28 Haziran 2021 - Unuttuk Biz!
- 21 Haziran 2021 - Bir Koruma Tedbiri Olarak “Tutuklama”
- 17 Haziran 2021 - TGM: Twitter Güvenlik Mahkemesi
- 06 Haziran 2021 - Masumiyet Karinesi Nereye Gidiyor
- 24 Mayıs 2021 - Zafer Değil Sefer
- 09 Mayıs 2021 - Marangoz'u Anlamak
- 02 Mayıs 2021 - Baba
- 25 Nisan 2021 - Mescid-i Aksa’yı Gördüm Düşümde
- 18 Nisan 2021 - Bir Toplumun ''Bağışıklık Sistemi'': Aile
- 12 Nisan 2021 - Merhaba Ya Şehr-i Ramazan
- 04 Nisan 2021 - Afet-i Gam
- 28 Mart 2021 - Kur'an Masaya İmamlar Sahaya
- 20 Mart 2021 - Transhümanizm Ve Lgbt
- 15 Mart 2021 - Esaretin Yeni Adı: Teknolojinin Nimeti
- 08 Mart 2021 - Hesap Vereceğiz
- 28 Şubat 2021 - 26 Şubat 1992: Hocalı Katliamı
- 21 Şubat 2021 - Emanet Bilinci
- 13 Şubat 2021 - Doğu Türkistan'da İnsan Olmak
Mustafa Dündar
Çocuklar, Köpekler, Duygular Ve İtidal..
ÇOCUKLAR, KÖPEKLER, DUYGULAR VE İTİDAL
Geçtiğimiz haftalarda küçük bir kız çocuğuna köpek saldırmıştı. Bu ilk değildi ve son da olmayacak muhtemelen. Saldırının ardından hemen Yüce Twitter Divanı toplandı ve konuyu değerlendirmeye başladı. Divandaki kimi üyeler köpeklerin itlaf edilmesi gerektiğini söylerken kimileri de çocukların tek başına sokağa çıkmaması gerektiğini belirtti. Kimi üyeler ise köpeklerin de tıpkı insanlar gibi sokaklarda özgürce dolaşma haklarının olduğunu, onların bu haklarının engellenmemesi gerektiğini ifade etti. Olan olmuştu, ilk değildi ve son da olmayacaktı…
Toplum olarak sorunlara kalıcı çözümler üretemememizin nedeni daima duygularımızı ön planda tutmamız. Anlık duygu patlamalarıyla tepki verdiğimiz olayları, anlık olarak da unutuyoruz. Mesela şu an çoğu kişinin aklında köpek saldırıları, mağdur olan insanlar yok ta ki yeni bir saldırı yaşanana kadar. Hal böyle olunca bu soruna bir çözüm de bulamıyoruz. Bulsak da günü kurtarmaya yönelik, sakat çözümler oluyor. Çözüm bulabilmek için evvela sorunu tanımak, sorunun kaynağına inmek, çağı tanımak, kavramlarımız ile düşünmek ve itidalli hareket etmek mecburiyetindeyiz. Ontolojik hiyerarşiye isyan edilen bir çağda yaşanan olaylara evrensel çözümler sunabilmek için her şeyden önce kendi kavramlarımızı üretmek, kendi kavramlarımızla düşünmek ve hareket etmek büyük önem arz ediyor. Zira kendimiz ol/a/maz ve kendimiz düşün/e/mezsek farklı ideolojilerin tahakkümü altına girmeye mecbur kalırız ki örneklerini günümüzde de yaşamaktayız.
Toplum olarak olaylara bir türlü itidalli yaklaşamıyoruz. Sürekli duygularımızla hareket ediyoruz. Bu durum oldukça tehlikeli. Zira bir toplumu yönlendirmenin en kolay yolu, topumun duygularını manipüle etmektir. Evet, insan olarak hepimizin duyguları var lakin bazı durumlarda duygularımızın tahakkümünden sıyrılıp mantık çerçevesinde, itidalli hareket etmeliyiz. Eğer duygularımızın bizi yönlendirmesine izin verirsek, duygularımızı yönlendirenler kolaylıkla bizi de yönlendirebilir. Farkında olmadan kabul etmememiz gereken şeyleri bize kabul ettirebilir. Sonradan başımızı ellerimizin arasına alır ve bir “ah!” çekeriz ama iş işten geçmiş olur. Şöyle geçen on yıla dönüp bir bakarsak bu durumu yaşadığımızı görürüz.
Köpek küçük çocuğa saldırdı, görüntüler sosyal medyada yayıldı ve ardından tepkiler geldi. Sonrasında ise bu soruna tez zamanda bir çözüm bulunacağına dair bir açıklama yapıldı. Açıklamanın ardından köpeklerin eziyet edilerek toplatıldığına dair görüntüler paylaşıldı sosyal medyada. Köpeklerin korku dolu gözlerle görevlilerden kaçtıkları ve çevredeki insanlara sığındıkları görüntüler… Bu sefer de Yüce Twitter Divanı’nda nasıl böyle bir şey yapılabilir diye tartışmaya başladı üyeler. Bu durumun hemen düzeltilmesi gerektiğini söylediler. Ardından bu duruma da el atılacağına ilişkin bir açıklama yapıldı. Yine duygularımızla hareket ettik. Yine itidalli düşünemedik ve hareket edemedik. Maalesef…
Köpek saldırılarından dolayı birçok kişinin, özellikle de çocukların canı yandı. İnsanlarda tamiri zor travmalar oluştu. Bu ciddi bir sorun. Gerek sokak köpekleri gerekse de tasması çözülmüş sahipli köpekler insanlar ve özellikle çocuklar için ciddi bir tehlike. Bir çözüm bulunmalı. İnsanı, tanrı konumuna yükselten ve şimdi de hayvanlar ile insanları aynı statüye getirmek isteyen “ontolojik hiyerarşi” karşıtlarına rağmen bir çözüm bulunmalı. Çözüm bulurken de duygularımızla değil, itidalli hareket etmeliyiz. Zira kalıcı bir çözüm ancak ve ancak bu şekilde bulunabilir.
Peki çözüm nedir?
Birçok öneri sunulabilir lakin köpeklerin itlaf edilmesi veya eziyet edilerek toplatılması ya da toplatıldıktan sonra onlara eziyet edilmesi asla ama asla bir çözüm değildir! Zira yer ile gök arasındaki bütün varlıklar bize emanettir. Emanete zulmetmek bizim kitabımızda yazmaz! Bizler rüzgârın geliş açısından, göç yollarına kadar ince hesaplamalar ile kuşlar incinmesin, zarar görmesin diye son derece estetik kuş evleri yapan ecdadın torunlarıyız. Bunu zihnimize kazımalıyız. Hamasi söylemlerin ötesinde yaşayarak tanıtmalıyız ecdadımızı, tarihimizi… Çocuklar da bize emanet, köpekler de. Tıpkı tabiatın bize emanet olduğu gibi… O halde emanetlere en iyi şekilde sahip çıkmalıyız. Çocukların mağdur edilmediği, köpeklerin zarar görmediği ve “emanet” olarak sahiplendikleri hayvanları sokakta başıboş bırakanların cezasız kalmadığı bir düzen kurulabilir diye düşünüyorum. Bu kişilerin ceza alması zannediyorum “hayvan severlerin” zoruna da gitmeyecektir. Zira bir hayvana yapılacak en büyük kötülük, onu sahiplendikten sonra sokağa terk etmek olacaktır.
Sokak köpekleri özelinde konuşacak olursak itlaf etmeden ya da kısırlaştırıp tekrar sokağa bırakmadan da bu köpeklerin, insanlara zarar vermelerinin önüne geçilebilir. Burada idareye büyük iş düşüyor. Şayet idare bu yükün altından kalkamıyorsa hayvan severlerin bağışları ile kurulacak barınaklarda hayvanların rahat bir şekilde beslenebileceği, tabiatına uygun hareket edebileceği, insanların istediği vakit gidip görebilecekleri ve sevebilecekleri bir ortam oluşturulabilir. Bir çözüm olabilir mi, olabilir. Bu şekilde hayvanlar da zarar görmemiş olur, çocuklar da. Ontolojik hiyerarşiye isyan eden güruhun da duygularımızı manipüle ederek bizleri yönlendirmesinin bir nebze önüne geçmiş oluruz.
Bu konu üzerinde ciddi çalışmalar yapılmalı, ilgililerin bir araya geleceği komisyonlarda kendi kavramlarımızla kalıcı ve evrensel çözümler bulunmalı!
Vesselam.
1 Yorum
İbrahim DÜNDAR
05 Ocak 2022