- 13 Şubat 2025 - SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ…
- 06 Şubat 2025 - KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR
- 01 Şubat 2025 - AİLE, BOŞANMALAR VE TESPİTLER…
- 25 Ocak 2025 - MESELE, BUNDAN MI İBARET?
- 16 Ocak 2025 - BİLGİNİN FAY HATTI (1)
- 08 Ocak 2025 - -YENİ- ARABESK KÜLTÜR…
- 02 Ocak 2025 - COĞRAFİ SİYASET…
- 26 Aralık 2024 - İLETİŞİM VE ULAŞIM…
- 18 Aralık 2024 - İKLİM MÜLTECİSİ
- 11 Aralık 2024 - KÜRESELLEŞME VE SORUNLAR…
- 05 Aralık 2024 - KİM NE ANLADI?
- 27 Kasım 2024 - TEŞBİHTE HATA VAR MI?
- 20 Kasım 2024 - İKLİM VE ÇEVRE…
- 15 Kasım 2024 - SIFIR HATA…
- 06 Kasım 2024 - KÂĞITTAN BARDAK…
- 31 Ekim 2024 - BEŞERİYET ŞUURU…
- 26 Ekim 2024 - DÜNYA MANZARALARI…
- 16 Ekim 2024 - İNSANIN ALACASI…
- 09 Ekim 2024 - UZUN BİR YAZI…
- 01 Ekim 2024 - CÜMLE ARTIĞI...
- 25 Eylül 2024 - ÖZNE ASLINDA KİM?
- 16 Eylül 2024 - SÜREÇ Mİ? SONUÇ MU?
- 07 Eylül 2024 - USTANIN MESELESİ…
- 23 Ağustos 2024 - MÜLKİYET DURUMU…
- 14 Ağustos 2024 - BÜTÜN BU SÜREÇ…
- 08 Ağustos 2024 - NE YAZIK Kİ…
- 31 Temmuz 2024 - SAKIN ŞAŞIRMA…
- 24 Temmuz 2024 - DUR… ZEMİN BOŞ.
- 15 Temmuz 2024 - YENİ NORMALLERİMİZ…
- 05 Temmuz 2024 - PLATONİK İLHAM…
- 26 Haziran 2024 - RİVAYET ODUR Kİ…
- 22 Haziran 2024 - EKONOMİK COĞRAFYA’NIN TEMELLERİ
- 12 Haziran 2024 - TURİZM VE FARKINDALIK EĞİTİMİ…
- 05 Haziran 2024 - SONUÇTA; BİR BAKIŞ AÇISI…
- 29 Mayıs 2024 - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BİR KRİZ Mİ?
- 23 Mayıs 2024 - KIRSAL KALKINMA VE ŞEHİRLEŞME
- 16 Mayıs 2024 - KURAKLIK VE KALKINMA
- 07 Mayıs 2024 - KASİSTEN KAÇMA! YAVAŞLA…
- 29 Nisan 2024 - BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DERKEN…
- 23 Nisan 2024 - BU HANGİ PARAMETRE…
- 16 Nisan 2024 - TURİZMİN ÜÇ A’SI…
- 10 Nisan 2024 - SONUÇTA İNSANIZ…
- 03 Nisan 2024 - TURİZM FAALİYETİ VE GELECEĞİ
- 26 Mart 2024 - TAHTA YAŞ GALİBA…
- 13 Mart 2024 - ALKIŞ BİR BAŞARI MI?
- 06 Mart 2024 - REALİTE VE ÜTOPYA…
- 29 Şubat 2024 - NE YAPARSIN?
- 22 Şubat 2024 - BİR MEVSİMİN ANATOMİSİ…
- 14 Şubat 2024 - DÜNYANIN DEVİR SAATİ…
- 08 Şubat 2024 - DURUN KALABALIKLAR…
- 02 Şubat 2024 - HABERLER BAŞLIYOR…
- 23 Ocak 2024 - FAY HATTI NE YA DA NE DEĞİLDİR?
- 17 Ocak 2024 - TARİHİN NOT DEFTERİ…
- 10 Ocak 2024 - BU HİKAYEYİ DAHA ÖNCE OKUDUNUZ…
- 03 Ocak 2024 - COĞRAFYA EĞİTİMİ GEREKLİ Mİ?
- 27 Aralık 2023 - SUYUN ARKASINDA Kİ GEÇİT
- 20 Aralık 2023 - Geçmeyen Akçe…
- 15 Aralık 2023 - Kayıp Aranıyor…
- 07 Aralık 2023 - Asrın Bilmecesi Bu…
- 01 Aralık 2023 - Yerleşim Birimleri Ve Medeniyet Anlayışı
- 21 Ekim 2023 - Tele Takılan Kamlumbağa
- 06 Ekim 2023 - Bu Bir Hastalık mı ?
- 13 Eylül 2023 - Ekmeği Fırından Almak Lazım
- 03 Eylül 2023 - Madenciliğin Ülke Geleceğindeki Yeri…
- 17 Ağustos 2023 - Öykünün Tamamı Bu Olsa Gerek…
- 12 Ağustos 2023 - Bu İnanılmaz Bir Başarı…
- 03 Ağustos 2023 - Sosyolojik Bulgu ve Neticeler…
- 27 Temmuz 2023 - Ormansız Köyün, Susuz Çeşmesi…
- 20 Temmuz 2023 - Bu Maydanozu Kim Yetiştirdi?
- 15 Temmuz 2023 - A Noktasından B Noktasına.
- 06 Temmuz 2023 - Düşüncenin Özeti Niteliğinde…
- 14 Haziran 2023 - Dünya Tiyatrosu… Bir Bulmaca
- 07 Haziran 2023 - Coğrafi Birikim ve Tarih…
- 01 Haziran 2023 - Yapbozun Parçaları
- 25 Mayıs 2023 - Eleştirinin Mahiyeti Üzerine…
- 17 Mayıs 2023 - Bir Şiir ve Bir Resim
- 11 Mayıs 2023 - Bak Buraya;”Konu Önemli.”
- 04 Mayıs 2023 - Üç Satır Cümle “H2o”
- 27 Nisan 2023 - Kırk Yıllık Hatır…
- 19 Nisan 2023 - “Çöl” Kavramı Üzerine…
- 13 Nisan 2023 - Söz, Tekrara Düştü…
- 07 Nisan 2023 - Astronomik Bilginin Seyri…
- 30 Mart 2023 - Taş Bulun…
- 23 Mart 2023 - Hava Durumu: Rüzgârlı
- 16 Mart 2023 - Doğru Soru, Cevap Buldurur.
- 09 Mart 2023 - “Ve” Bağlacı Bile, Bağlayamadı.
- 01 Mart 2023 - Gündem Dışı…
- 22 Şubat 2023 - Bilginin Fay Hattı…
- 16 Şubat 2023 - Gündem: Son Dakika
- 08 Şubat 2023 - Deprem Hususunda Unutmayın… Ne Yapmalıyız?
- 03 Şubat 2023 - Bir Fotoğraf, Bir Doğa ve Bir Şehir.
- 25 Ocak 2023 - Not Düşelim: Derdimiz Ne?
- 30 Aralık 2022 - Turizm Ve Doğaya Bakış Üzerine…
- 20 Aralık 2022 - Konu: Göç... Not Alın.
- 10 Aralık 2022 - Bitmeyen Ne...
- 24 Kasım 2022 - Noktanın Cümledeki Yeri
- 10 Kasım 2022 - Coğrafyanın Hikayesi

MEHMET TOPUZ
-YENİ- MESELE YÜK ALMAK…
MESELE YÜK ALMAK…
Buradaki mesele yük almak ve yük olmamak olsa gerek. Ve bu neyin ve kimin yükü…
Bu bilginin yükü… Bu sosyalleşmeden kastın sosyal medya olmadığının yükü… Bu araştırılmayan sorgulanmayan bilginin yükü... Bu bir cümlenin ne demek istediğinin yükü… Bu birey olmanın sosyal medyadaki karşılığının yükü… Bu bireyin saygınlığının sosyal medyadaki yükü… Bu insan ile biyolojik canlı sıfatı arasında kalmış insanın yükü… Bu… Bu… Bu… Ve bu beşeriyetin yükü…
Ve insan bu yükün bu yüzyılda ki mirasçısı...
Beşeriyet, neyi nerede araması gerektiği hususunda ciddi bir bunalım halinde… Sosyal medyanın çığırından çıktığı bir dönemden geçtiği gerçeği bu cümleye bir altyapı sağlayabilir. Çığırından çıkma durumunun niteliğine dair ise en önemli verinin galiba “kaynak” belirtmekten uzak olma durumu olsa gerek.
Şöyle, burası bir açıklamaya muhtaç gibi durmakta önümüzde. Sosyal medya platformları ile tanışma ilk başta bir takım korkuları beraberinde getirmişti beşeriyette. Hatırlayacaksınız. Ve sonrası tarihi şahsiyetlere ait olmayan sözlerin sanki onlara aitmişçesine paylaşıldığı cümle yığınları… Sadece bu kadar mı? Elbette hayır. Devamında kendi söz ve cümlesini adeta tarihte yer edinen şahsiyetlere aitmişçesine paylaşılması ve buradan bir itibar devşirme anlayışı. Sosyal medya aygıtları ve platformlarının sosyal lumpenleşmeye yeni bir boyut getirdiği gerçeği ile karşılaşmak ve edebiyatın da bu anlamda bir erozyona uğradığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalınmış olmasıdır.
Beşeriyet, neyi nerede araması gerektiği hususunda ciddi bir bunalım halinde… Çünkü kavramların, ifadelerin, içinin boşaltılması kimin ne anlaması gerektiğine yönelik bir kaygı durumunu da beraberinde getirmiş gözükmekte. Ve bu anlam da kamyon arkası yazılar ve içerikler galiba daha masum bir duruma evrildi. Çünkü sosyal medyanın öğretici yönünün kaynak taramasından uzakta olması gibi bir durum sonuçta beşeriyetin beyinsel bir formata uğraması ve sosyal medyadan öğrenilenin cümlelere pelesenk olması birey kavramından uzaklaşılmasına neden olabilmekte. Çünkü bireyin düşünme kabiliyeti, kurduğu cümlenin içeriğinde gizli iken, sosyal medyadan öğrenilen ile konuşulması, ezberden öteye geçemeyen birey kavramını ortaya çıkarmış gözükmektedir. Tabi bu sonuçta bir tespit.
Biyolojik bir canlı olan insanın, insani sıfatlardan arınması ve biyolojik bir canlı sıfatında yer edinmesi korkunç sonuçları beraberinde getirebilir. Beşeriyetin biyolojik bir canlı kategorisinde değerlendirilmesi ilaç tedavisinin bir reçete ile anlam bulması ile sonuçlanabilir. Ancak insan olabilme sıfatlarından ayrılması durumu ilaç tedavisinin etki alanını daraltacaktır.
Bunu ne için anlattığıma gelince konunun olay örgüsünde ki yerine dair veri oluşturabilmek düşüncesi olsa gerek. Yani insan kavramının içeriksel değerine yönelik her tutum ve davranışın sadece sosyal medyadan beslenilmeye yönelik bir çabanın, canlının biyolojik canlıya yönelik bir gelişiminin tek yönlü desteklenmesi kapitalizmin uzun ömürlü olmasına yönelik bir çabanın ürünü olup olmadığı yönünde ciddi şüphelerimin olmasından kaynaklı olsa gerek. Çünkü sosyal medya platformlarının maddi kazanca yönelik tutumu da sonuçta beşeriyeti götüreceği yön, bir yönüyle de ortada durmaktadır.
Cümlenin sonuna dair, daha basit bir yargıyı sosyolojik yönü itibari ile konuşabiliriz. Örneğin sosyal medya platformları üzerinden beşeriyetin birey bazlı değerlendirmeye tabi tutulduğu beşeri bir ortamı konuşabiliriz. Neyden bahsettiğime gelince, takipçi sayısının fazla olmasının kayda değer bir saygınlık oluşturması sosyal anlamda bir statüye denk geldiği gibi bir yanılgıya bireyin düşmesi ve insani boyuttan ötede bir alanda bunu beslemeye tabi tutması insan psikolojisini bir yönüyle açmazlara götürebilmektedir.
Daha üzerinde düşünülmesi gereken elbette birçok konu var. Düşünülmesi gerektiği ifadesinin sosyal medyanın bireysel bir sorguya tabi tutulması ve elekten geçirilen her bir düşüncenin mahiyetinin sorgulanması önem arz etmektedir. Burada sıradanlaştırmak, yani bir bağımlılık olma durumundan çıkartılması gerektiği, anlam ve içeriğinin sorgulanması, kademeli bir şekilde uzaklaşmanın ya da uzaklaşamamanın getireceği gerçekliği yok saymaktan daha önemli olduğuna dair üzerine ciddi anlamda düşünmeliyiz kanısındayım. Uzatmadan… Ve işin sonunda galiba yük yine insana düşüyor.
Sağlıcakla kalın…
Henüz Yorum yok