MEHMET TOPUZ

-YENİ- MESELE YÜK ALMAK…

MESELE YÜK ALMAK…

Buradaki mesele yük almak ve yük olmamak olsa gerek. Ve bu neyin ve kimin yükü…

Bu bilginin yükü… Bu sosyalleşmeden kastın sosyal medya olmadığının yükü… Bu araştırılmayan sorgulanmayan bilginin yükü... Bu bir cümlenin ne demek istediğinin yükü… Bu birey olmanın sosyal medyadaki karşılığının yükü… Bu bireyin saygınlığının sosyal medyadaki yükü…  Bu insan ile biyolojik canlı sıfatı arasında kalmış insanın yükü… Bu… Bu… Bu… Ve bu beşeriyetin yükü…

Ve insan bu yükün bu yüzyılda ki mirasçısı...

Beşeriyet, neyi nerede araması gerektiği hususunda ciddi bir bunalım halinde… Sosyal medyanın çığırından çıktığı bir dönemden geçtiği gerçeği bu cümleye bir altyapı sağlayabilir. Çığırından çıkma durumunun niteliğine dair ise en önemli verinin galiba “kaynak” belirtmekten uzak olma durumu olsa gerek.

Şöyle, burası bir açıklamaya muhtaç gibi durmakta önümüzde. Sosyal medya platformları ile tanışma ilk başta bir takım korkuları beraberinde getirmişti beşeriyette. Hatırlayacaksınız. Ve sonrası tarihi şahsiyetlere ait olmayan sözlerin sanki onlara aitmişçesine paylaşıldığı cümle yığınları… Sadece bu kadar mı? Elbette hayır. Devamında kendi söz ve cümlesini adeta tarihte yer edinen şahsiyetlere aitmişçesine paylaşılması ve buradan bir itibar devşirme anlayışı. Sosyal medya aygıtları ve platformlarının sosyal lumpenleşmeye yeni bir boyut getirdiği gerçeği ile karşılaşmak ve edebiyatın da bu anlamda bir erozyona uğradığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalınmış olmasıdır.

Beşeriyet, neyi nerede araması gerektiği hususunda ciddi bir bunalım halinde… Çünkü kavramların, ifadelerin, içinin boşaltılması kimin ne anlaması gerektiğine yönelik bir kaygı durumunu da beraberinde getirmiş gözükmekte. Ve bu anlam da kamyon arkası yazılar ve içerikler galiba daha masum bir duruma evrildi. Çünkü sosyal medyanın öğretici yönünün kaynak taramasından uzakta olması gibi bir durum sonuçta beşeriyetin beyinsel bir formata uğraması ve sosyal medyadan öğrenilenin cümlelere pelesenk olması birey kavramından uzaklaşılmasına neden olabilmekte. Çünkü bireyin düşünme kabiliyeti, kurduğu cümlenin içeriğinde gizli iken, sosyal medyadan öğrenilen ile konuşulması, ezberden öteye geçemeyen birey kavramını ortaya çıkarmış gözükmektedir. Tabi bu sonuçta bir tespit.

Biyolojik bir canlı olan insanın, insani sıfatlardan arınması ve biyolojik bir canlı sıfatında yer edinmesi korkunç sonuçları beraberinde getirebilir. Beşeriyetin biyolojik bir canlı kategorisinde değerlendirilmesi ilaç tedavisinin bir reçete ile anlam bulması ile sonuçlanabilir. Ancak insan olabilme sıfatlarından ayrılması durumu ilaç tedavisinin etki alanını daraltacaktır.

Bunu ne için anlattığıma gelince konunun olay örgüsünde ki yerine dair veri oluşturabilmek düşüncesi olsa gerek. Yani insan kavramının içeriksel değerine yönelik her tutum ve davranışın sadece sosyal medyadan beslenilmeye yönelik bir çabanın, canlının biyolojik canlıya yönelik bir gelişiminin tek yönlü desteklenmesi kapitalizmin uzun ömürlü olmasına yönelik bir çabanın ürünü olup olmadığı yönünde ciddi şüphelerimin olmasından kaynaklı olsa gerek. Çünkü sosyal medya platformlarının maddi kazanca yönelik tutumu da sonuçta beşeriyeti götüreceği yön, bir yönüyle de ortada durmaktadır.

Cümlenin sonuna dair, daha basit bir yargıyı sosyolojik yönü itibari ile konuşabiliriz. Örneğin sosyal medya platformları üzerinden beşeriyetin birey bazlı değerlendirmeye tabi tutulduğu beşeri bir ortamı konuşabiliriz. Neyden bahsettiğime gelince, takipçi sayısının fazla olmasının kayda değer bir saygınlık oluşturması sosyal anlamda bir statüye denk geldiği gibi bir yanılgıya bireyin düşmesi ve insani boyuttan ötede bir alanda bunu beslemeye tabi tutması insan psikolojisini bir yönüyle açmazlara götürebilmektedir.

 

Daha üzerinde düşünülmesi gereken elbette birçok konu var. Düşünülmesi gerektiği ifadesinin sosyal medyanın bireysel bir sorguya tabi tutulması ve elekten geçirilen her bir düşüncenin mahiyetinin sorgulanması önem arz etmektedir. Burada sıradanlaştırmak, yani bir bağımlılık olma durumundan çıkartılması gerektiği, anlam ve içeriğinin sorgulanması, kademeli bir şekilde uzaklaşmanın ya da uzaklaşamamanın getireceği gerçekliği yok saymaktan daha önemli olduğuna dair üzerine ciddi anlamda düşünmeliyiz kanısındayım.  Uzatmadan… Ve işin sonunda galiba yük yine insana düşüyor.

Sağlıcakla kalın…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri