MEHMET TOPUZ

NE YAZIK KÝ…

NE YAZIK KÝ…

Çiçekli bahçelerde yürüme alýþkanlýðýný unutalý çok oldu. Dünya denilen hanýn yolcusu olma telaþýnda insanlýk… Cümlelerin kifayetsiz kaldýðý, söylenecek bir tek sözün dahi yutkunmaya eþlik ettiði bir coðrafya da suskun bakýþlarýn çýðlýðý çürüttü bütün kalpleri… Çocukluk günlerinin uçurtmalara eþlik ettiði günler, gençlik, yaþlýlýk dönemlerinde bir köþe baþýnda aðlamaklý bir saatin, yelkovanla akrebin bir pille çalýþtýðý fakat durmayan bir vaktin, baðýmlý ve baðýmsýz deðiþkenleriydi; bütün mesele.

Kime ne söylenirdi? Cümleler ne vakit kifayetsiz kalýrdý? Ve insanlýk bir sömürü sisteminin bir masumu katledecek kadar acýmasýzlýðýný gözlerine baka baka nasýl kabullenirdi. Ey dünya neredesiniz? Sorusunun muhatabýný kim nerede arayacaktý. Muhatabýn muhatap olma sýfatýný taþýyacak insanlýk nerede?

Dünya, tekelleþmiþ bir zihniyete ev sahipliði yapýyor galiba. Habersiz, soluksuz, masum koþuþturmanýn yorgunluðunu kalbinden atýp, zihninden silme gayesine, bir kýlýf hazýrlama düþüncesi, vicdan denilen mahkemenin muhasebesinden uzaktý.

Ne yazýk ki…

Kalýplaþmýþ miþ’li zaman ifadesinin tezahürü üzerinden cümleye baþlasam ve buradan yazýlacaklarýn tecrübeyle sabit olduðu kanýsýna dair bir yol yordam belirlesem, çýkýlacak olan yolculuðun anlamsal bütününü belirlemeye çalýþmakta sonuçta bir iþlem oluþturmayacaktýr. Çünkü oldum olasý iþ olacaðýna varmadý; varacak gibi de maalesef durmuyor.

Cümleye bir kýyafet giydirip bir yanýyla süslemek ve cümlenin albenisini artýrmak gayesinden uzakta kendi içinde bir hesaplaþmanýn ya da bir düþünceye gark olan cümlenin devamýný konuþmaktan öteye geçmeyeceði de ortadaydý. Nasýl olsa hayal dünyasýnýn reeldeki karþýlýðýnýn bir saç ayaðý üzerine oturmayacak olma gerçeðini de konuþmaya gerek var mýydý?

Olmasý gereken; ne idi? Bencesi var bu cümlenin. Çünkü pencereden bakan kim? Baktýðý pencerenin düþüncesi ne ya da ne deðil. Öznellik kokan bir cümle olmasý ve gerekeni anlatmak, insanlýk adýna; bir ütopya olmasa gerek… Herkesin olmasý gerekene yönelik anlayýþ sabitesi insanlýk ifadesinin tezahürüne ne kadar eþit olduðu ise kendi içinde soru iþaretleriyle muhatap.

Savaþlarýn gölgesinde Orta Asya da ve Filistin’deki masumlarýn gözyaþlarýnýn hesabý ve insanlýk vicdanýndaki yeri sömürü sisteminin çarklarýnda mý ezildi.

Cümlelerin kifayetsizliði redif ve uyaktan baðýmsýz bir þiirin büyülü sözlerinde bile anlamsýz kalacak gibi durmakta. Çünküsü olan bir cümle, açýklamalara boðulsa da söyleneceklerden ve söylenmesi gerekenlerden bir cýmbýz vasýtasýyla anlam arama gayretinde insanlýk… Çünkü aradýðýný vicdanýnda kaybetti.

Netice de bir dünya ve beþeriyet… Kendi içinde meþgalesi olan, derdi olan ve bireysel derdinin gayesinde vaktin içinde bir telaþ sarmalýnda yaþayan insanlar. Diðer taraftan savaþlarýn gölgesinde masumlarýn can verdiði, bir avuç topraðýn peþinde, neyi nereden sömüreceðinin hesabýnda, kendi neslini dahi sömürdüðü ile besleme gayesinde olan bir zihniyet.

Ýnsanlýðýn, kendi insanlýðý ile olan savaþý ne vakit biter bilinmez. Bir ütopya olmasa da savaþlarýn olmadýðý masumun gözyaþýna boðulmadýðý, bir dünya temennisiyle…

Saðlýcakla kalýn…

Henüz Yorum yok

Ýlk yorumu siz yazýn.

Yorum Býrakýn

E-Mail adresiniz yayýnlanmaz.







Yazarýn Diðer Makaleleri