MEHMET TOPUZ

DUR… ZEMİN BOŞ.

DUR… ZEMİN BOŞ.

Dur… Bir dakikalığına dünya dursun, ifadesini kullanmanın aslında beşeriyeti temsilen bir ifade olduğunu söylemek yerinde olsa gerek… Yoksa gerçek manada dünyanın durması demek, gezegensel yörüngedeki bütün dişlileri altüst edecektir. Durmak, aslında düşünmek için bir adım niteliği taşımaya elverişli bir kavram… Yoksa hareket kabiliyetinin yatan aslandan ve gezen tilki hikâyesinden uzakta işlevselliği üzerine bir nasihat oluşturmadan, şunu söyleyebiliriz. Bazen olay sarmalının içerisinde anın içinde yaşanılanlardan uzakta vaktin nasıl geçtiğini hesaplayabilme düşüncesinden uzaklaşmakta maalesef “dur” ifadesinin anlamsal tezahürüne yönelik olsa gerek.

Neyi anlatmam gerektiğini birçok çarpan içerisinde kestirebilmek çok zor olabilmekte… Anlatılmak isteneni de sonuç kısmındaki klişeleşmiş mesaj ya da ana tema denilen bir duruma da sürüklemek istemem. Çokta nasihat vermek gibi bir anlayışa sahip olmadığımı ve kulak asmanın da yeri, konumu ve kişiye göre değiştiğini de düşünürsek ve artı promosyon olarak, iyi niyet ilkesinin yakınlığı ve uzaklığını da dikkate almak gerekecekse, sonuç olarak nasihatin niteliğini sorgulayabiliriz.

Geçtiğimiz dönemler içerisinde bir daha yaşanmaması temennisiyle bir salgın hastalık süreci yaşandı. Beşeriyetin bir anlamda durduğu ve sonuç olarak ülkelerin ekonomik anlamda bir takım problemlere sürüklendiği dönemler oldu. Bir salgının insanlık tarihinde yeri, tarihi notlarda elbette yerini aldı. Ve artık yeni bir çehre kazanmıştı; dünya. Ve teknolojinin etki alanı artmış; teknolojinin iletişime olan etkisi “uzaktan” ifadesiyle birleşmişti. Sonrasında yapay zekâ denilen ifadeler literatürde yerini almaya başlamıştı. Bu ifade yakın bir dönemin ifadesi ve sosyal medya kullanıcıları bir tanıtım ile bu zekâ türü ile tanışmış oldu.

Süreci çok fazla özetlemeden, konuya devam edelim. Uzmanların o dönemdeki ifadeleri bir yönüyle korkuya meşale yakarken, diğer yönüyle de atmosferde karbon miktarının azaldığı, küresel ısınma şartlarının ana tetikleyicisi olan sera etkisinin azaldığı yönünde idi. Hatırlamayanınız yoktur. Fakat can kayıplarının artışına ve sonrasında dünya nüfusuna yönelikte bir düşünce söz konusu idi.

Şimdi ana temaya dair, durmanın ilk paragrafa atıfla düşünme sürecine olan etkisine vurgu yaptığım unutulmasın. Neyse ki, düşünce ve düşünebilme kavramları da yerini beyinsel karmaşıklığa bırakmıştı. Ve belirsizlikten uzakta beyinsel bir karmaşa ne yapılabilir sorusunun karşılığını ekonomik düzlem içerisinde yerini kestirmeye çalışırken, yine teknolojinin etki alanında olduğunu fark etti.

Beşeriyetin temsili anlamda durması salgın hastalıklar ya da doğanın kendi içinde devinim sürecini irdelemekten ziyade bireysel yönünü de konuşmak aslında tikelden tümele olan bir yolculuk gibi gözükmekte. Bireysel anlamda bir düşünceye gark olmak, düşünmek ve anın içerisindeki yolculuğun farkına varmakta; bir tanıma ve tanımsal bir alan oluşturmak olsa gerek. Aslında herkes kendi değerine bir kaftan biçme telaşın da.

Sonuçta; bütün kavramsal dizge içerisinde şöyle bir çıkarımda bulunabiliriz. Bireysel yönü itibariyle beşeriyetin bir mensubu olan bireyin, küresel anlamda yaşadığı olumsuz durumların yanı sıra kendi hinterlandı içerisinde gidişata kendisini kaptırmadan, düşünebilmesi ve bir soluklanma durumu hem kendini hem de beşeriyete yönelik nazari bakışına bir ufuk katacaktır. Yoksa vaktin içerisin de, nasıl geçti sorusunun yıllar sonraki karşılığı da yazının bulunduğu yazısız bir zemin kadar bir anlam içereceği de aşikâr.

Uzatmadan…

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri