MEHMET TOPUZ

Noktanın Cümledeki Yeri

(DENEME SERİSİ-1)

NOKTANIN CÜMLEDEKİ YERİ

Cümlenin noktada ki yeri ile, noktanın cümledeki yeri birbirini tamamlayan unsurlar gibi durmakta... Cümlenin noktada ki yeri, cümleye kattığı anlam ile eşdeğer, fakat noktanın cümledeki yeri, yeni bir cümlenin başlamasına vesile olması.

Konu ne idi... Noktanın Cümledeki yeri...

Konuşmak bir eylemden öte, bir içeriğin atmosferdeki gazların, arasından süzülüp, duyu organına doğru, iletilen bir mesajın, anlamlandırma sürecinden geçme aşamasına, kelime ve harflerin eşlik etme sürecindeki döngüdür.

Bu döngünün içerisinde bir birey olabilme erdeminin, cümleye yansıması ve karşı beyinde uyandırdığı o tarif edilemez, anlama süreci, bireyin kişisel gelişimiyle yakından ilgilidir.

Kimin ne anladığından ziyade, kimin neyi, ne şekilde söylediği daha önem arz etmekte galiba. Üslup tamda bu devrede önemli. İnsanların anladığı seviyede konuşma kültürü biraz daha bireyi tanıma ya da içinde yaşanılan sosyolojinin bakış açısında yerini anlamlandırmaktadır.

Herkesin bir başkasını kendini tanıma süzgecinden geçirip, anlamlandırması en büyük kayıp galiba. Herkes er kişiyi kendisi gibi bilme ihtimali, saflığın, saf düşünme sürecinin bir hali gibi yansısa da aslında kendi birikimini karşıda görme ihtimalini ortaya çıkarmakta…

Okumak araştırmak bu süreçte önemli. Fakat her baktığında bir eksikliğin olduğunu görmek, bu defa;

  • Hadi sende seviyeyi yükselt cümlesini söylemekle de olmuyor. Madem olmuyorsa hadi biraz seviyesine inelim demek, biraz irtifa kaybına, saygınlık mı dersiniz bilemem ama birazcık sarsılmaya neden olabilmekte… İletişim eksikliğinin ortaya çıkmasında büyük bir problem gibi gözüküyor. İletişim şart derken karşı da yetişme koşullarının iyileştirilmesini mi mevzu.

Mevzu yetişme koşullarının iyileştirilmesi ise, ciddi bir yoğunlaşma sürecini beraberinde getirecektir. Getireceği tek unsurun bu olması yeterli olmayacaktır. Çaba, emek gayretin kendi çarpanları içerisindeki katkı payları yetenekler ve beyin ölçüsünde ortaya çıkacaktır.

Beynin çarpanlarını kendi içinde mevzu bahis konusu etmek, denklemin içindeki açının varlığının varlığı nispetinde önem kazanacaktır. Bu denklem iletişim şarttır; ifadesinin tezahürüdür.

Bu defa, karşı beyinde yansıması, eksik kaldığı konu da karşıya yansıtacağı kelime “kibir” ifadesiyle karşılık bulabiliyor. Eksik, bayat bir düşünceye istemsiz gülmek, güya seviyesine inecektik. Olmadı… İrtifa kaybetmek, bu defa iletişimin faydalarını konuşmaktan ziyade, kime, neyi nasıl, hangi seviyede, hangi dilde, anlatmalı ki iletişimin gerekleri yerine getirilmiş olsun.

Diğer yandan;

Susmanın önemi tarihte atasözleriyle yeri sabittir. Bilmeyeniniz yoktur. Şimdi bur da şunu iyi analiz etmek gerekir. Dinlemek ve yeri geldiğinde konuşmak, aynı kapının anahtarları gibi.

Yok, ben konuşacağım diyen bir beyin neyi dinlemiş, neyi beyninde anlamlandırmış olmalı ki konuşma ihtiyacı istemsiz, bir şekilde istemsiz kelimelerle, atmosferde alıcıya mesajın iletilme süreci, aktif dinleme kavramının yerle bir olmasının yanında gürültü kirliliği kavramını da ortaya çıkarabilmektedir.

Öyleyse neticede kimi nasıl dinlemeli sorusu karşı cephenin, kişisel gelişimini dikkate alınarak yapılırsa aktif ve pasif dinleme arasında fark daha kıymetli olur.

 Kim ne söyledi kim ne anladı… Aslında kimse bir şey söylemedi ve kimsede bir şey anlamadı…

Herkes kendince bir şeyler anlama sürecinde sessizce dağıldı.

Eğitim şart cümlesi ile iletişim şart cümlesinin ortak payda bölenlerinin olması kaçınılmaz. Ortak payda, sonuç olarak okuma eylemiyle sonuçlanmaktadır.

Neyi okumalıyız peki.

Noktanın Cümledeki Yeri.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri