MEHMET TOPUZ

KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR

KURAKLIK, DEPREM VE SAVAŞLAR

Kuraklık şartları, beşeriyetin yaşam alanı üzerindeki etkisi üzerinden bir kaygı durumu söz konusu iken kar yağışının etkisiyle beraber bu kaygı durumu bir nebze olsun azaldı. Kar yağışının, tarım faaliyetleri üzerinden bir değerlendirmeye tabi tutulması, yıllık üretim etkisi ve tarım faaliyeti ile uğraşan vatandaşlarımızı da bu anlamda sevindirdi.

İklim şartları, üzerinde konuşulması gereken bir veri olarak gündemdeki yerini korumaya dünya sathında devam ediyor. Buzulların erimesi, tatlı su kaynaklarının erimeye yüz tuttuğu gerçeği ile yüzleşmenin şimdiden getireceği olumlu ve olumsuz sonuçları beşeriyetin gündem maddeleri arasında yerini almaya gelecekte de devam edecek gibi durmakta.

Yerel de bu durum bir yönüyle ilginç bir aşamaya tabi durumda… Şöyle şuan emeklilik dönemini yaşayan bireylerin, çocukluk dönemlerinden özlemle bahsettiği yıllar içerisinde kar yağışı gerçeğini anlatırken, bugün yağan yağış miktarının o yıllara göre daha az olduğundan bahsetmeleri kuraklığın ayrı bir boyutunu oluşturmakta. Ve şuan genç yetişkin nüfus kategorisinde yer alan bireylerin bir nebze o dönemleri az da olsa yaşamış olmaları elbette kuraklık ve kar yağışı hususunda bir kıyası da beraberinde getirebilmektedir.

Tabi kuraklık şartları ve yağışların azlığı da sonuçta yeraltı su seviyesinin düşmesi ve sulama amaçlı kullanılan yeraltı suyunun azalması, obrukların oluşumuna kapı aralamaktadır. Ve aşırı su isteği olan tarım bitkilerinin bu anlamda üretimi doğal olarak sekteye uğrayacaktır.

Depremler…

Depremler üzerine daha önce sosyolojik ve coğrafi anlamda birçok yazı kaleme aldım. 6 Şubatta yaşanan asrın felaketinde birçok vatandaşımızı yitirdik. Vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına sabır diliyorum.

Bugün ise, Batı Anadolu denizinde yer alan adalarda meydana gelen sismik hareketlilik konuyu volkanik faaliyetlere kadar getirdi. Sonuçta dünya bir devinim halinde ve yeni volkanik faaliyetler ve oluşumları geçen yüzyıllarda olduğu gibi bugünde gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.

Depremlerden volkanik faaliyetlere kadar konuyu bir yapbozun parçası şeklinde incelemekte fayda var.

Levha, yani kıta hareketliliğinin manto üzerinde hareket halinde olması yanlı basınçların etkisi ile bir sıkıştırma durumuna maruz kalması, volkanik alanlarda dalma batma zonu dediğimiz jeolojik hareketlilik ile yeni yüksek dağlık arazilerin oluşmasına kadar, yerin iç ısısına bağlı taşların erimesi ile oluşan magmanın yeryüzüne çıkmasına neden olabilmektedir.

Asya ve Afrika levhalarının kuzey ve güney yönlü hareketi Anadolu levhasında batıya doğru bir ilerlemeyi beraberinde getirebilmektedir. Güneydoğu Anadolu Fay hattının sismik hareketliliği bunu hızlandırmıştır. Bu sadece bugünün konusu değil bunu belirtmek isterim; bu konu milyon yılları kapsayan bir içeriğe sahip. Araştırabilirsiniz.

Ayrıca konudan bağımsız gibi gözükse de, savaşların bu süreci özellikle dünya fay hatları nezdinde bu durumu hızlandırdığı kanaatindeyim. Dünyanın neresinde olursa olsun savaşlar sadece beşeriyete zarar vermiyor, dünya üzerinde fay hattına yapılan bir saldırı bir sismik hareketliliğin oluşmasına neden olabilir. Ve bu fay hatları bir ipin parçası gibi dünya üzerinde süreklilik arz ediyor.

Sağlıcakla kalın…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri