AV. MUSTAFA İLHAN

HABERİ YOK MU İDİ ?

HABERİ YOK MU İDİ ?

            Cumhurbaşkanımızın Ak Partideki rahatsız olduğumuz konularda haberi yoktur gibi bir savunmayı bugüne kadar hep savunduk. Haberi olsa izin vermezdi dedik. Ancak anladık ki iktidarda kalabilmek için bir gözün kör bir kulağın sağır olması gerekiyormuş. Bugün biraz bu konu üzerinde durmak istiyorum.

            Emekliler konusunda ilk ağızdan defalarca birinci ağızdan ikaz yapıldığını bilen birisiyim. Gerek EYT lilerin emekli edilmesi, gerekse memura verilen zammın emekliye verilmemesi nedeniyle hata yapılmıştı. Bu seçim yenilgisinden sonra Çalışma ve Maliye Bakanları hala görevde ise Cumhurbaşkanı haberim yoktu, hataya zorladılar diyemez. Bilerek ve isteyerek yaptığı hatanın sorumluluğu kendine dönmüştür.

            Yargı bağımsızlığı konusunda da hatalar olmuştur. HSK ve Adalet Bakanlığının üzerinde Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu başkan vekili Mehmet Uçum bulunmuş, bakanlar dahi onun tasarruflarına itiraz edememişlerdir. Yargı bu kadar siyasallaşınca ikbal bekleyen hâkimler iktidarın hoşuna gidecek kararlar vererek yargıyı siyasallaştırmışlardır. Hâkimler Fetöden yargılananlar konusunda adil kararlar vermeye korkmuşlardır. Alt mahkemelerden verilen beraat kararları dahi Yargıtay ve Danıştay yolu bekleyen İstinaf hâkimlerince bozulmuş ve masum binlerce genç ve onların ailesi için yıkıma yol açmıştır. İltisak ve irtibat kavramları geniş yorumlanmış gençler Fetönün kucağına itilmiş, aileleri de Ak partiden desteğini çekmişlerdir. Bunca şikâyete rağmen Cumhurbaşkanı bundan haberim yoktu diyebilir mi?

            Belediye Başkanları ve Milletvekilleri seçilirken ufku kalmamış, yolsuzluğa bulaşmış, halka tepeden bakan, Cumhurbaşkanının kredisi ile seçildiği halde kerameti kendinden sananlar v.s. kişiler tercih edilmiştir. Bu konuda Cumhurbaşkanını fazla kusurlu bulmuyorum. Çünkü Abdullah Gül gibi Cumhurbaşkanlığı ikram edilen, Ahmet Davutoğlu gibi başbakanlık ikram edilenler dahi partiden ayrılınca hemen karşı cepheye geçebilen insanlar olduğu müddetçe onu suçlarsak acımasızlık yapmış oluruz. Ancak yine de bir liderin insanları seçerken tek karar verici olması hata yapmasına neden olur. Partisi, etrafı öylesine abluka altına alınmış ki ne kadar uyarsanız dikkate alınmadı.

            Algı ve beklenti siyasette çok önemli kavramlardır. Cumhurbaşkanı Özal’ın ailesi ona uygun olmadığı için toplum desteğini kaybetmişti. Cumhurbaşkanının ailesinden bazılarının yaşam, giyim, kuşam konusunda toplumdaki beklentilere ters olması da desteğin azalmasına neden oldu. 6284 sayılı kanun konusundaki şikâyete konu maddeler Cumhurbaşkanının ailesi ve bazı hanım milletvekillerinin muhalefeti nedeni ile değiştirilemedi. Bu durum da Ak partinin oy kaybetmesine neden oldu.

            Güneydoğu Anadolu’da kürt kardeşlerimizin bir bölümü bazı söylemler nedeni ile kaybedildi. Bu kayıpta da Cumhurbaşkanını suçlayamayacağım. Etki tepkiyi doğurur. Bölücü terör örgütünün desteklediği bir partiye oy vermekte ısrar ederseniz çözüm istemiyor ABD ve batılı güçlerin isteğine uygun hareket ediyorsunuz demektir. Dünyadaki bunca halkı Müslüman ülke olmasına rağmen biz niye hep öndeyiz. Sebep bence hem Müslüman hem de milliyetçi olmamızdır. Milliyetçiliğimiz ırkçılık değildir. Osmanlıdan bu yana hiçbir zaman da olmamıştır.

            Hatalarına rağmen ben Cumhurbaşkanımızın hala köklü değişiklikler yapabileceği kanaatindeyim. Mesela Siyasi Partiler Kanunu değiştirilerek işe başlanabilir. Mitingler ve çevre kirliliğine yol açan afişler yasaklanırsa paralı çevrelere partilerin ihtiyacı azalır. Partiye çöreklenen paralı menfaatçi guruplar partiden uzaklaştırılır. Para herkesi bozdu. Mücahitler müteahhit oldu sözü boşa söylenmiyor. Seçimlerde harcanan astronomik paralar nedeni ile parası olanın aday olabildiği bir düzen kalmamalıdır. Harcanan paraların harcayanlara yolsuzluk olarak dönmesi de önlenmelidir. Bu konuda bir etik yasa hazırlanmalı, cezalar ağırlaştırılmalıdır.

            Fakir fukara garip gurebaya destek olmak, yoksulların enflasyona karşı ezilmemesi için çocuk okutan, geçim zorluğu olanlara, düşük emekli maaşı olanlara pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Bu konuda batılı ülkelerdeki uygulamalar gözden geçirilmelidir.

            İş adamını ticaret bakanı yaparsan o da İsrail’le ticarete devam ettirir. Nihayet bir takım yasaklar başladı. Bu yetmez İsrail’den İthalat da durdurulmalı vatandaşın marketlerde İsrail malı seçmesine gerek kalmamalıdır. Bu yapılırsa söylemler anlam kazanır. Gazze’de öldürülen her çocuk aklımıza gelerek ticareti durdurmalıyız. 

                                                                                              Av. Mustafa İlhan
                                                                                   Kayseri Strateji Derneği Başkanı

 

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri