- 30 Eylül 2024 - -YENİ- DÜNYA MEZBAHANESİNDE MÜSLÜMAN KOYUNLAR
- 09 Ağustos 2024 - CÜBBELİ AHMET & YAHYA SİNVAR
- 08 Haziran 2024 - YAĞMALANMIŞ NİNNİLERE UYANMIŞ ÇOCUK
- 07 Mayıs 2024 - KONGO’DAN GAZZE’YE BATININ DEMOKRASİ ŞARLATANLIĞI
- 18 Nisan 2024 - ACZİYETİMİZİ İRANLA GİZLEMEK
- 03 Nisan 2024 - KAVANOZU KİM SALLADI ?
- 27 Şubat 2024 - 27 ŞUBAT 28 ŞUBATTAN BÜYÜKTÜR
- 17 Şubat 2024 - “HER EYLEM YENİDEN DİRİLTİR BENİ”
- 08 Şubat 2024 - ASIM’IN NESLİNDEN SKİBİDİ TOİLET NESLİNE
- 06 Şubat 2024 - RAMAZAN HOCANIN ŞEHADETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- 10 Mart 2022 - İsrail Terör Devleti Değildir.
- 02 Mart 2022 - “Üç Günlük Boş Dünya” Demenin Astro Fizikçesi
- 12 Mayıs 2021 - Kudüs'ü Erbakanca Sevebilmek
- 10 Mayıs 2021 - Gündelik Siyaset Girdabı
- 28 Nisan 2021 - Soykırımcı Amerika'ya Bak Sen!..
- 25 Nisan 2021 - Doğu Türkistan Sessizliğinin Sebebi Hikmeti Nedir ?
- 10 Şubat 2021 - İslamda Muhafazakârlık Varmı?
- 20 Ocak 2021 - Amerikan Rüyası
- 26 Aralık 2020 - -YENİ- Milli Piyango Bu Senede Harammış !!
- 06 Aralık 2020 - İçten İçe Yenilmek
- 20 Kasım 2020 - Kavramlar Arasındaki İnce/Kalın Çizgiler
- 30 Ekim 2020 - Sosyal Medyanın Kurt Adam Hikayesi !
EMİN GÖNEN
ERBAKAN'ın Mirası
Sağlığında onu eleştirenlerin sayısı sevenlerine oranla hayli fazlaydı. Zordu çünkü onu sevmek ve ardından gitmek. Çileli, dikenli bir yoldu onunkisi. Bakmayın şimdi herkesimden insanın Erbakan güzellemesi yaptığına. Zamanında bu ülkenin dindar insanlarının da içinde bulunduğu geniş bir kitle hep karşısında durdu. Karşısında durmasa da yanında olmamayı tercih etti. Eğer onun davasına omuz vermek istiyorsanız çok şeyi göze almanız gerekirdi. Bu ülkenin sinmiş yada sindirilmiş halkına bir ufuk vermişti halbuki. Ama insanların çoğu akıntıya kürek çekmekle suçladı onu. Rüzgarı arkasına değil karşısına almıştı. Bir bakıma haklıydılar. Görünürde hep akıntı yönünde kürek çekenlerin aksine hep ters yöne kürek çekti ve insanlara bu istikameti telkinde bulundu. Ama anlatmak istediği şey çok basitti akıntının sonunda uçurum vardı. Her koşulda heyecan ve sabır yüklüydü. Ömrünün sonlarında belki yorgundu ama asla bıkkın ve ümitsiz olmadı. İstikamet ve sebat en büyük başarısıydı.
Döneminin siyasi rakipleri ile kıyaslandığında belkide en az iktidarda kalan siyasetçisi idi. 40 yılı aşkın siyasi hayatında sadece 11 ay başbakanlık yapmış bir adam düşünün. Bugün farklı görüşe sahip birçok siyasi yada toplumsal akım kendisine Erbakan’ı referans gösterme derdinde. Öyleki kimse Erbakancılığı bir başkasına bırakmak istemiyor. Herkes kendi duruşuna Erbakan hocamızı referans göstermek istiyor. Biraz acı bir tespit olacak belki ama bir babanın ölümünden sonra hayırsız evlatlarının miras kavgasına düşmesi gibi, Erbakan hocamızın siyası mirası üzerinde bir tartışma var bugün. Naçizane düşüncem gelinen nokta itibariyle Erbakan Hocamızı anlayabilmek için işe, onun ne olduğu ve ne anlattığından çok ne olmadığı ve neyi anlatmadığını konuşarak başlamak gerekir.
Her dahi gibi anlaşılamamış olmak onunda kaçınılmaz kaderi oldu. Onu anlamak anlamaya çalışmak elbette herkes için ve her görüşten insan için en doğal hak ve gerekli bir durum. Benim itirazım Erbakan hocamızın paylaşılamayan ve herkesin kendi siyasi duruşuna göre kendine doğru çekiştirdiği bir figür haline getirilmesinedir. Oysa aslolan hepimiz için ortak bir değer olması gereken Erbakan hocamızın aslında ne söylediği üzerinde düşünmektir. Bu konuda söylenecek o kadar çok şey varki, şimdilik Erbakan hocamız için yazdığım bir şiirle bu bahsi burada kapatıp sonraki yazımda devam etmek istiyorum. Selam ve dua ile
ADANMIŞLAR ÇAĞINA SULTANDIR ÖMRÜN
Zarif ruhunla taşıdın demir yükü
Ey dava çilesine boyanmış adam
Üstüne gelse de kudurmuş alevler
Sabrın ateş nefesiyle yanmış adam
Koyu bir hüsranı sürüklerken insan
Bir umut düşürdün ümmetin bağrına
Yeşerdi kuru toprak dal verdi fidan
Gülüşünle muştular ektin yarına
Çelik nazarında parlayan heyecan
Ay ve güneştir mazlumun efkarına
Hocam kimsesiz bir gülün yaprağından
Aydınlık bir baharı gören göz oldun
Kelebeklerin narin kanatlarından
Fırtınaları müjdeleyen söz oldun
Sönmüştü içimizde asırlık çerağ
Ruhlarımızı tutuşturan köz oldun
...
Şimdi şahit olsun rüyana kainat
Şahit olsun kaldırımda yatan çocuk
Ve beton duvarları çatlatan şefkat
Şahit olsun göklere savrulan yumruk
Şimdi azmini yaza dursun kalemler
Tarihin ufuklarında adın kaldı
Seni anmazdı önce mühürlü diller
Hak minberinde silinmez yadın kaldı
Bir mirastır savunduğun kutlu çile
Senden bize sarsılmaz cihadın kaldı
....
Çiçek çiçek açan soylu bir direniş
Dua dua yükselen isyandır ömrün
Nasipsiz baykuşlar perdelerken güneşi
Karanlık şatolara ziyandır ömrün
Şanlı bir tarih uyanır uykusundan
Adanmışlar çağına sultandır ömrün
....
Emin GÖNEN
Yazarın Diğer Makaleleri
Yazarlar
Copyright 2020 Kayseri ana haber | Yazılm: Taha Medya
Sağlığında onu eleştirenlerin sayısı sevenlerine oranla hayli fazlaydı. Zordu çünkü onu sevmek ve ardından gitmek. Çileli, dikenli bir yoldu onunkisi. Bakmayın şimdi herkesimden insanın Erbakan güzellemesi yaptığına. Zamanında bu ülkenin dindar insanlarının da içinde bulunduğu geniş bir kitle hep karşısında durdu. Karşısında durmasa da yanında olmamayı tercih etti. Eğer onun davasına omuz vermek istiyorsanız çok şeyi göze almanız gerekirdi. Bu ülkenin sinmiş yada sindirilmiş halkına bir ufuk vermişti halbuki. Ama insanların çoğu akıntıya kürek çekmekle suçladı onu. Rüzgarı arkasına değil karşısına almıştı. Bir bakıma haklıydılar. Görünürde hep akıntı yönünde kürek çekenlerin aksine hep ters yöne kürek çekti ve insanlara bu istikameti telkinde bulundu. Ama anlatmak istediği şey çok basitti akıntının sonunda uçurum vardı. Her koşulda heyecan ve sabır yüklüydü. Ömrünün sonlarında belki yorgundu ama asla bıkkın ve ümitsiz olmadı. İstikamet ve sebat en büyük başarısıydı.
Döneminin siyasi rakipleri ile kıyaslandığında belkide en az iktidarda kalan siyasetçisi idi. 40 yılı aşkın siyasi hayatında sadece 11 ay başbakanlık yapmış bir adam düşünün. Bugün farklı görüşe sahip birçok siyasi yada toplumsal akım kendisine Erbakan’ı referans gösterme derdinde. Öyleki kimse Erbakancılığı bir başkasına bırakmak istemiyor. Herkes kendi duruşuna Erbakan hocamızı referans göstermek istiyor. Biraz acı bir tespit olacak belki ama bir babanın ölümünden sonra hayırsız evlatlarının miras kavgasına düşmesi gibi, Erbakan hocamızın siyası mirası üzerinde bir tartışma var bugün. Naçizane düşüncem gelinen nokta itibariyle Erbakan Hocamızı anlayabilmek için işe, onun ne olduğu ve ne anlattığından çok ne olmadığı ve neyi anlatmadığını konuşarak başlamak gerekir.
Her dahi gibi anlaşılamamış olmak onunda kaçınılmaz kaderi oldu. Onu anlamak anlamaya çalışmak elbette herkes için ve her görüşten insan için en doğal hak ve gerekli bir durum. Benim itirazım Erbakan hocamızın paylaşılamayan ve herkesin kendi siyasi duruşuna göre kendine doğru çekiştirdiği bir figür haline getirilmesinedir. Oysa aslolan hepimiz için ortak bir değer olması gereken Erbakan hocamızın aslında ne söylediği üzerinde düşünmektir. Bu konuda söylenecek o kadar çok şey varki, şimdilik Erbakan hocamız için yazdığım bir şiirle bu bahsi burada kapatıp sonraki yazımda devam etmek istiyorum. Selam ve dua ile
ADANMIŞLAR ÇAĞINA SULTANDIR ÖMRÜN
Zarif ruhunla taşıdın demir yükü
Ey dava çilesine boyanmış adam
Üstüne gelse de kudurmuş alevler
Sabrın ateş nefesiyle yanmış adam
Koyu bir hüsranı sürüklerken insan
Bir umut düşürdün ümmetin bağrına
Yeşerdi kuru toprak dal verdi fidan
Gülüşünle muştular ektin yarına
Çelik nazarında parlayan heyecan
Ay ve güneştir mazlumun efkarına
Hocam kimsesiz bir gülün yaprağından
Aydınlık bir baharı gören göz oldun
Kelebeklerin narin kanatlarından
Fırtınaları müjdeleyen söz oldun
Sönmüştü içimizde asırlık çerağ
Ruhlarımızı tutuşturan köz oldun
...
Şimdi şahit olsun rüyana kainat
Şahit olsun kaldırımda yatan çocuk
Ve beton duvarları çatlatan şefkat
Şahit olsun göklere savrulan yumruk
Şimdi azmini yaza dursun kalemler
Tarihin ufuklarında adın kaldı
Seni anmazdı önce mühürlü diller
Hak minberinde silinmez yadın kaldı
Bir mirastır savunduğun kutlu çile
Senden bize sarsılmaz cihadın kaldı
....
Çiçek çiçek açan soylu bir direniş
Dua dua yükselen isyandır ömrün
Nasipsiz baykuşlar perdelerken güneşi
Karanlık şatolara ziyandır ömrün
Şanlı bir tarih uyanır uykusundan
Adanmışlar çağına sultandır ömrün
....
Emin GÖNEN
1 Yorum
Ali Rıza soysal
01 Mart 2021