EMİN GÖNEN

“HER EYLEM YENİDEN DİRİLTİR BENİ”

“HER EYLEM YENİDEN DİRİLTİR BENİ”

     Gazze, girift bir acı dehlizi içimizde, çetin ve ızdırap yüklü bir sınav kağıdı, kanadından vurulmuş heyecanlarımızın, mavisi çalınmış ufuklarımızın yeniden tarumar olduğu derin kabuslar beldesi. Ancak Kudüs kokulu rüyaları koynunda büyüten, kadim bir direniş şahikası aynı zamanda. Bizim korunaklı duvarlar içinde, eş dost meclislerinde “içimiz yanıyor ama dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor” lakırdılarıyla üstüne yorgan çektiğimiz uykulu vicdanlarımızın çok ötesinde kadim bir hayali uyandırır yanık gönüllerde. Birde “bugüne kadar eylemler, yürüyüşler yaptık da ne faydası oldu” gibi öğrenilmiş çaresizlik üreten handikapların utancıdır Gazze.

     Oysa o eylemler, yürüyüşler, sloganlar, diyaframımızı patlatırcasına okuduğumuz asi ruhlu şiirler, yürek tellerini titreten marşlar, aslında kendi dirilişimizi zinde tutmanın pratikleriydi. Ruhlarımızda korlanan mücadele ateşinin sönmemesi için körüklemekti bizimkisi. Neslimize, neslimizin de nesline miras kalacak kutlu bir şuuru meşale yapmaktı el ele. Ümmetin çocuklarına şarkılarımızı, sloganlarımızı, mazlumların kırık gönüllerinde çiçeklenen umut kıpırtılarını emanet etmekti. Her eylem küllerimizden yeni bir anka kuşu yalımlansın diye kanat çırpmaktı.

     Soylu öfkelerden, diriliş mefkurelerinden uzak, ruhsuz mitinglerden ve basın bildirilerinden de beriyim ben.  Asıl hedefi vurmayan, idarecileri somut tedbirler almaya zorlamayan, limanlarımızın, siyonist vampirler çetesiyle yapılan ticaretle kirletilmesine ses çıkaramayan gösteriler ve göstericiler vicdanını avutmaktan başka neyi amaçlamaktadır. Biz kelebeklerin kanat çırpışlarından doğacak fırtınaları özleyen duruşa aşığız. Karada gemiler yapıp, Allah bize denizi getirecektir diyen inanca ve tevekküle aşığız.

    Kıralım siyasi bağlılıklarımızın, fikirsel takıntılarımızın zincirlerini.  “İnsan Kulaktan zehirlenir” diyor Şeyh Edebali. Kulaktan kulağa virüs gibi yayılan çaresizlik algılarını durduralım. Odalarda, sokaklarda, kahvehanelerde, tüm çay sohbetlerde siyasi analiz temalı bahane üreten fabrikaları kapatalım. Naftalin kokulu sandıklara kitlediğimiz sloganlarımıza yeniden güneş değsin artık. Aşık ıslatan yağmurlarında ıslatalım. Zulme alışmak, sıradanlaştırmak şöyle dursun, canilere ve sessiz kalanlara öfkemizi, hıncımızı her gün yeniden bileyelim. 

     Hayır! Bıkmaya, yılmaya, ümit kesmeye hakkımız yok. Susmak, sessiz kalmak haddimiz değil. Eğer enerjimiz tükenirse, eğer kılıcımız körelirse, eğer zafer arzusuyla çarpan yüreğimiz paslanırsa, “yıllardır eylem yaptıkta ne oldu” diyenlere inat yeniden meydanlara koşacağız. Kalbimizi ruhumuzu yeniden mücadele aşkıyla cilalayacağız. Çünkü biz biliyoruz ki, tüm bu eylemler, sloganlar, yürüyüşler her şeyden önce kendi dirilişimizi gerçekleştirmek içindir. Öyleyse haydi ciğerimizi gerdirilen bir yay gibi havayla dolduralım ve çıkabilecek en gür sedayla Kudüs için, Gazze için, Doğu Türkistan için, cesetleri paramparça edilmiş, Filistinli bebekler, analar, babalar ve tüm dünya mazlumları için insanlık namına haykıralım.
Merhum Mehmet Akif İnan’ın muhteşem dizesinde dediği gibi.
Her Eylem Yeniden Diriltir Bizi!!

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri