EMİN GÖNEN

Soykırımcı Amerika'ya Bak Sen!..

SOYKIRIMCI AMERİKAYA BAK SEN!..

ABD Başkanı Joe Biden 24 Nisan'da 1915 olaylarının yıldönümüyle ilgili yaptığı yazılı açıklamada yaşananlar hakkında "soykırım" dedi. Dediydi, demediydi, diyecekti, demiş gibi yaptı, derken en sonunda dedi. ABD ve Batılı cenah bu tarihi olayları objektif tarihçilerin değerlendirmelerine bırakamayacak kadar önemli görüyor olmalılar. Bu sözde soykırım iddialarını gündemde tutmak ve Türkiye’mize kabul ettirme konusunda pek bir heveskârlar. Hatta Fransa da Ermeni soykırımı yapılmamıştır demenin yasak olduğu bir yasa bile çıkarıldı.

Joe Biden Soykırım dedi de ne oldu, kendi kapkara tarihlerinin karanlığından azade olup pir-ü pak mı oldular. Varoluşunun temelinde Kızılderili katliamı olan bir ülkenin başka ülkelerin tarihlerinde ki olaylar hakkında hakem gibi görülmesi yada hangi tabiri kullandığının önemsenmesi de dünyadaki siyasal düzenin çivisinin çıktığının apaçık bir göstergesi olsa gerek. ABD’ ki tarih boyunca tüm diplomasisini emperyalizm ve sömürgecilik üzerine inşa etmiş bir ülke. Aslında 1915 te Osmanlıda Ermenilerle alakalı ne olup ne olmadığını bizden çok daha iyi biliyorlar. Ama tarihle ve gerçeklikle bir alakaları ve ilgileri yok. Peki bu ermeni lobisi çok mu güçlü yada bu Avrupalı devletler ve ABD nin çok mu umrunda Ermenilere ne olduğu yada ne olmadığı. Hayır! Yaptıkları ve söyledikleri, siyasi bir manevradan, diplomatik bir taarruzdan ibaret sadece. O yüzden dönüp bunlara aslında ne olduğunu anlatmaya çalışmak ve dil dökmekte olayı gündemde tutma amaçlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramayacaktır.  Önemli olan bizim kendi tarihimizi ve bu ABD’nin Üzerine oturduğu kanlı mirası iyi öğrenmemizdir. 

ABD’ tarihte eşi benzeri hiç görülmemiş derecede korkunç ve büyük çaplı, sistematik katliam, soygun, talan, köleleştirme, tecavüz ve soykırım temelleri üzerine inşa edilmiştir. Tarih boyunca da emperyalizm üzerine kurulu diplomasi anlayışından hiç vazgeçmemiş sadece şekil ve kılıf değiştirmiştir.

1492 yılında Amerika kıtasının Kristof Kolomb tarafından keşfedilmesi ile Amerika kıtasında yaşayan yerli halklar batı emperyalizminin kıyıcılığı ile tanıştılar. Kendilerine dini bir misyonda biçen bu kaşiflerin gözü yağma edebilecekleri altın gümüş ve benzeri birçok değerli madenler ve zenginliklerde idi. Kısa sürede soygun ve talan tüm kıtaya yayıldı. Gözü dönmüş bir hırs ile sömürmeye başladılar kıtayı. Yerli halklar onların gözünde sıradan bir insan olmaktan bile çok uzaktı. Halbuki mayalar, aztekler gibi birçok yerli halk kendilerinden katbekat üstün bir medeniyete ve kültüre sahipti. 

Yağma ve talan olurda katliam ve köleleştirme olmaz mı? İnsanlık dışı bir köle ticareti başladı.  Gemiler dolusu köle taşındı kıtadan işkencelere açlığa dayanamayan ve aşırı zayıf düşenler limanlarda ölüme terk edildi. Öyle büyük bir çapta insan kaçırıldı ve satıldıkı köle pazarlarında Koskoca Avrupa bu köle ticaretiyle büyük bir refah elde etti. Öyle ki 1500 yılında kıtanın 80 milyon olan nufusu 1650 yılında 10 milyona düşmüştü. Bu o zaman ki dünya nufusunun ortalama beşte birine tekabül ediyordu.  Yani 150 yıl gibi bir süre içinde dünya nufunun beşte birini yok etmişti bu medeni Avrupalı kaşifler.

Çok geçmeden maceracı ipsiz sapsız yoksul Avrupalılar akın etti kıtaya ve farklı birçok koloni kuruldu kıtanın çeşitli yerlerinde. Amerika kıtasının başlıca sömürgecileri İspanya, Portekiz, ve İngiltere idi. İspanyol sömürgelerinden Meksika, Ar¬jantin, Şili, Peru, Kolombiya, Venezüella, Uruguay, Ekvador, Bolivya, Panama, Gua¬temala, Nikaragua, Honduras, Kosta Rika, Salvador, Küba ve Dominik devletleri, Portekiz'in sömürgeleştirdiği topraklardan ise Brezilya devleti doğmuştur. Bunlar Güney Amerika Kolonileri idi. 

Kuzey Amerika’da bu ipsiz sapsız haydut takımı Avrupa’daki tüm aristokrasi ve monarşinin getirdiği kısıtlamalardan uzak silahını en hızlı çekenin hayatta kaldığı ve haklı olduğu kendi ilkel kanunlarına göre işleyen bir düzen kurdular. Kızılderili ve diğer yerlilerin katliamı durmaksızın devam etti. Bu kolonilerden 13 tanesi kuzey Amerika’da İngiliz kolonisiydi.  Bu koloniler. İngiltere mezkezi yönetimiyle vergi gibi konularda ters düşerek bir bağımsızlık savaşı verdiler ve 1976 da bağımsızlık bildirgesini yayınladılar. 

ABD kurulduktan sonrada Kızılderili soykırımı sistematik bir şekilde devam etti. Milyonlarca Kızılderili öldürüldü. Milyonlarcası sürüldü veya salgın hastalıklardan telef oldu. Salgın hastalıkları beyaz adamlardan kapmışlardı ve bu hastalıklara bağışıklıkları yoktu. Bazen de yardım görünümünde bulaşıcı hastalık taşıyan battaniyeler gibi şeytani yöntemlerle yaptılar gaddarlıklarını. 

Kızılderili katliamı ABD tarihindeki son katliam ve soykırım değildi elbette. I.ve II. Dünya Savaşında oynadığı rolle, askeri ve siyasi bakımdan küresel güç haline gelen ABD,  dolaylı veya direkt olarak birçok katliamın baş aktörü oldu. ABD tarihi, kurulduğu günden bugüne kadar kanlı savaşlarla, katliamlarla,  başka ülkelerde çıkardıkları iç savaşlarla, darbelerle, dünya üzerindeki hegemonyasını büyüttü. Özgürlük, insan hakları, demokrasi, Amerikan rüyası gibi süslü ambalajlar hep ABD emperyalizminin diğer halklara yaşatacakları acılar için birer Truva atlarıydı. Sadece yarım saat klavye oynatarak Amerika’nın tarihi boyunca karıştığı soykırımları, katliamları öğrenmek mümkün.

Biraz araştırdığınızda direkt olarak müdahil olduğu savaş ve katliamların yanı sıra birçok katliamın ve kargaşanında dolaylı olarak arka planda planlayıcısı, kışkırtıcısı olduğunu açıkça anlıyorsunuz. Gerek açıktan diplomatik yollarla gerek CIA marifetiyle, bazende yerli işbirlikçiler kullanılarak ülkelerde iç savaş, kargaşa, darbe, sivil katliamı organize etmek en çok başvurdukları yöntem olarak görülüyor.

Şimdi sormak lazım böylesine kanlı bir geçmiş üzerinde hegemonyasını büyüten Amerikan’ın bize soykırımcı demesi bizi ne kadar bağlıyor yada bağlamalı? Şimdi Rahmetli Erbakan hocamızın daha önce defalarca dinlediğimiz o meşhur meclis konuşmasını tekraren  dinlemek daha bir keyifli ve anlamlı olacak. Ne diyordu Erbakan Hocamız: “BANANE AMERİKADAN, BANANE AMERİKADAN."

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri