- 30 Eylül 2024 - DÜNYA MEZBAHANESİNDE MÜSLÜMAN KOYUNLAR
- 09 Ağustos 2024 - CÜBBELİ AHMET & YAHYA SİNVAR
- 08 Haziran 2024 - YAĞMALANMIŞ NİNNİLERE UYANMIŞ ÇOCUK
- 07 Mayıs 2024 - KONGO’DAN GAZZE’YE BATININ DEMOKRASİ ŞARLATANLIĞI
- 18 Nisan 2024 - ACZİYETİMİZİ İRANLA GİZLEMEK
- 03 Nisan 2024 - KAVANOZU KİM SALLADI ?
- 27 Şubat 2024 - 27 ŞUBAT 28 ŞUBATTAN BÜYÜKTÜR
- 17 Şubat 2024 - “HER EYLEM YENİDEN DİRİLTİR BENİ”
- 08 Şubat 2024 - ASIM’IN NESLİNDEN SKİBİDİ TOİLET NESLİNE
- 06 Şubat 2024 - RAMAZAN HOCANIN ŞEHADETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- 10 Mart 2022 - İsrail Terör Devleti Değildir.
- 02 Mart 2022 - “Üç Günlük Boş Dünya” Demenin Astro Fizikçesi
- 12 Mayıs 2021 - Kudüs'ü Erbakanca Sevebilmek
- 10 Mayıs 2021 - Gündelik Siyaset Girdabı
- 28 Nisan 2021 - Soykırımcı Amerika'ya Bak Sen!..
- 25 Nisan 2021 - Doğu Türkistan Sessizliğinin Sebebi Hikmeti Nedir ?
- 27 Şubat 2021 - ERBAKAN'ın Mirası
- 10 Şubat 2021 - İslamda Muhafazakârlık Varmı?
- 20 Ocak 2021 - Amerikan Rüyası
- 06 Aralık 2020 - İçten İçe Yenilmek
- 20 Kasım 2020 - Kavramlar Arasındaki İnce/Kalın Çizgiler
- 30 Ekim 2020 - Sosyal Medyanın Kurt Adam Hikayesi !
EMİN GÖNEN
-YENİ- Milli Piyango Bu Senede Harammış !!
MİLLİ PİYANGO BU SENEDE HARAMMIŞ !!
Geçenlerde bir haber sitesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın Milli Piyango fetvası ile alakalı şöyle bir haber başlığı vardı. “her yılsonu başlayan vazgeçilmez tartışma” , “piyango bileti almak haram mı?” haber içeriğinde ise diyanetin tabiri caiz ise kapı gibi fetvası var ki içeriği şu şekilde
“Taraflardan birisinin kazanıp kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Buna göre, şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar kumardır ve haramdır.
Bu tür oyunların hasılatından bazı kuruluş ve hayır kurumlarının yararlanması, onları meşru hale getirmez ve haramlık hükmünü değiştirmez. Zira Hz. Peygamber bu tür haram kazançların harcanmasının ve güya sadaka verilmesinin mümkün olmayacağını haber vermiştir."
Bu fetva ile bizde Milli Piyango bileti almanın bu senede haram olduğunu öğrenmiş olduk. Aslında kabataslak bakıldığında ortada absürt bir durum yok gibi duruyor. Ancak şöyle ince bir eleştirel yaklaşımla düşünüldüğünde tam anlamıyla bir “gülermisin ağlarmısın” durumu ortaya çıkıyor. Sözüm kesinlikle Diyanet’in fetvasına değil. Diyanet kurumu sadece kendisinden her sene istenen fetvayı vermek suretiyle asli unsurunu yerine getiriyor. Benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta, burada fetva beklentisinin olması ya da böyle bir beklentinin olduğu varsayımı. Hani zannedersiniz ki milyonlarca insan bilet almak ya da almamak konusunda karar vermek için dört gözle diyanetin fetvasını bekliyor bu sene diyanetten izin çıkarsa alalım yoksa almayalım diye. Diyanete bariz bir şekilde kumar olduğu belli olan Milli Piyango gibi şans oyunları konusunda “haram mı?” diye soru sormak, “içki içmek haram mı?” “kul hakkı yemek haram mı?” “yalan söylemek günah mı?” diye sormak gibi bir şey.
Burada benim takıldığım bir diğer konu ise “tartışma” kelimesi. Milli piyangonun haram olup olmadığını kim nerede tartışıyor acaba? Şahsen bizim böyle bir tartışmamız yok. Olması da anlamsız zaten. Eğer bir tartışma yapmak gerekiyorsa oda müslüman toplumun bu tarz oyunlar konusunda neden bu kadar umut beslediği, bunun psikolojik, sosyolojik altyapısı, her yıl verilen fetvalara hutbelere, vaazlara rağmen neden hala insanlar bilet gişelerinde kuyruk oluşturuyor. Neden devletin bir kurumu olan diyanet bu konuda her yıl fetva verirken, diğer resmi kanallar bunu yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Milli piyango konusunda devletimizin tutumunu ve politikalarını araştırmak için biraz klavye oynattığımızda bakın karşımıza ne çıkıyor:
Milli Piyango lisansı 2017 yılında 49 yıllığına Türkiye Varlık Fonuna devredilmiş. Varlık Fonu da 2019 yılında ihaleye çıkıyor ve 10 yıllığına hasılat paylaşımı usulüyle özel bir şirkete devrediyor. 2019 yılında www.sabah.com.trhaberindeki ibareler şöyle:
“Gelir paylaşımı esasına dayanan 10 yıl süreli sözleşmeye göre, Demirören Holding iştiraki olan Şans Dijital ve İnteraktif Hizmetler Teknoloji Yatırım AŞ'nin yüzde 51 ve İtalyan Sisal S.p.A'in yüzde 49 katılımıyla kurulan Sisal - Şans Ortak Girişimi, Milli Piyango'da elde edilen hasılatı 2020 yılı için en az 9 milyar 320 milyon liraya çıkarmayı taahhüt etti. 2018'deki hasılat ise 3.4 milyar lira seviyesindeydi. Sisal – Şans Ortak Girişimi ayrıca her yıl hasılatı sözleşmede belirtilen oranlarda artırmakla da yükümlü olacak.
Yeni modelle Milli Piyango'nun cirosu sadece ilk yılda yaklaşık üç katına çıkarken maliyetler de azalacak. Sisal - Şans Ortak Girişimi, operasyonları bayi komisyonları da dahil olmak üzere yüzde 9,5 komisyon oranıyla yürütecek. Yeni modelde bayilerin hem sayısı ilk iki yılda 10 bine çıkacak, hem de gelirleri artacak. Sisal - Şans Ortak Girişim Grubu'nun sözleşmeye göre en geç 9 ay içerisinde devralacağı operasyon Milli Piyango, Hemen Kazan ve Sayısal oyunlarını kapsıyor.”
Şimdi bu haberdeki bilgileri değerlendirdiğinde insan düşünmeden edemiyor. Burada ne amaçlanıyor. Özel bir şirketle sözleşme imzalanması suretiyle devlet eliyle kumar oynatılması sorumluluğundan kurtulunmuş mu oluyor? Öyleyse hasılatın artırılması ve bayilerin 2 katına çıkarılması ile kumarın yaygınlaştırılması vebali kime aittir.
Birde dikkat ettiyseniz adından başka hiçbir şeyi milli olmayan Milli Piyango’nun 10 yıllığına işletim hakkını kazanan Sisal - Şans Ortak Girişim Grubu'nun % 49 u İtalyan bir firmaya ait.
Aslında burada şahsi kanaatim odur ki her ne kadar diyanet bu konuda fetvalarla, hutbelerle vaazlarla üzerine düşeni yapsa da, insanların şans oyunlarına olan bu meyli gibi durumlar öyle fetva ile değişecek değildir. Fetva kültürünü küçümsediğim için söylemiyorum. Aksine Diyanetin siyasetten ve diğer her türlü etkiden muaf bir şekilde fetva verme konusunda otorite olmasını çok önemli buluyorum. Burada bahsetmek istediğim bu gibi durumlar yaygın bir toplumsal bilinç oluşturulması ile değişecektir. Buda eğitimle birlikte uzun bir süreç gerektirir ve insanların zihin ve ruh dünyasında emek ve bilgi olmadan kazanılan her türlü maddi kazancın cazibesinin kaybolması ile olur.
Tabi burada bütün yükü ve sorumluluğu devlete yıkmak gibi bir kolaycılığa kaçmak, gerçek teşhis ve tedavi yolları konusunda bizi büyük bir yanılgıya düşürecektir. Toplum olarak kendi üzerimize düşeni yapmadan devletin bu konuda olaya el atmasını beklemek gaflet ve ataletten başka bir şey olmayacaktır.
Önce kendi ailemizi ve kendi evlatlarımızı helal kazanç konusunda iyi eğitmekle başlamalıyız. Yani işe kendi evimizin önünü süpürerek başlamalıyız. Alın terinin önemini, paradan, makamdan ve sosyal statüden çok daha önemli şeyler olduğunu yeni nesillere aktarabilmeliyiz. Aileler çocuklarını, her şeyden önce çok kazanmanın ne kadar önemli olduğu vurgusuyla yetiştirmeye devam ettikçe bazı şeylerin düzelmesi mümkün değildir. Aslında çoğu zaman hiçbir aile veya toplum insanlara direkt olarak hayatta en önemli şeyin para ve zenginlik olduğunu nasihat etmez ama kendisi bu algıyla ve düzenle yaşayarak bilmeden de olsa gelecek nesle bunu miras bırakır. Helal ve temiz kazancın her türlü zenginlikten evla olduğu bilinci kılcal damarlarına kadar işlemiş bir toplum olmamız duasıyla… 26.12.2020
Henüz Yorum yok