EMİN GÖNEN

RAMAZAN HOCANIN ŞEHADETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

RAMAZAN HOCANIN ŞEHADETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

     Ramazan Hocayı sadece çeşitli haber kanallarında denk geldiğim ve sosyal medya hesaplarıma düşen videolarından izlediğim kadar tanıyorum. Son bir hafta içinde sanıyorum sosyal medyanın algoritmasından kaynaklı olarak çok fazla videosu denk gelmişti. Ara ara izledim bu videoları. Derken şehadet haberi yayınlandı haber kanallarında. Haberi duyan hemen herkes gibi bende “bu garip, zararsız adama kim niye böyle bir şey yaptı acaba” diye düşündüm ve gerçekten üzüldüm.

     Dedim ya çok iyi tanımıyorum aslında Ramazan Hocayı ama onu azda olsa tanıyanlar bilir ki Ramazan Hoca öyle çevrenizde, ekranlarda ve benzeri yerlerde gördüğünüz hocalara hiç benzemiyor. İlmi ve bilgisi hiçbir şekilde akademik tahsile dayanmıyor. Tamamen kendi gayretleri, okumaları ve çalışmasına dayanıyor. Kendini tamamen gönüllü bir irşat vazifesine adıyor. Sosyal medyada büyük kitlelere ulaşıyor ama halktan, gariban tarzı giyim kuşamında ve konuşma tarzında falan hiçbir değişme olmuyor. Konuşurken poz kesmiyor, süslü cümleler kullanmıyor. Alabildiğine düz ve sıradan. Sosyal medya mecralarında çok sayıda takipçisi olmasına rağmen, imkânı olduğu halde bunu hiçbir şekilde bir kazanca çevirmiyor. Son döneminde çay ocağı işleterek geçimini sağlıyor. Ulaşmış olduğu geniş kitleden hiçbir zaman kendisine tabi olmalarını talep etmiyor. Bu geniş takipçi kitlesinden ve sevenlerinden itibar, şan, şöhret, unvan güç devşirme yoluna tevessül etmiyor. Sadece bilgilerini ve fikirlerini aktarıyor. Kimseyi bir şeye zorlamıyor. Bazı düşünceleri sert gelse ve bazı kavramları, İslâmî anlayış biçimlerini eleştirse de hiçbir zaman topyekün bir anlayışla hareket etmiyor. Hiçbir gruba ve hiçbir kişiye düşünceleri farklı olduğu için saldırmıyor ve sataşmıyor.  Ama kendisine sataşanlar ve rahatsız edenler oluyor. Dini, hep gruplar, hizipler, cemaatler ve partiler üzerinden okumaya ve anlamaya alışmış bazı insanlar onu şucu bucu diye nitelemeye başlıyor. Ama gördüğüm kadarıyla bilinen hiçbir kalıba tam olarak girmiyor.

     Bu menfur cinayet meydana gelince ulusal kanallara yansımasa da fail ya da failler konusunda hemen birkaç ihtimal beliriyor toplumun zihninde. PKK terör örgütü ve cemaatler… PKK terör örgütü konusu bir yana insanların aklına cemaat ve tarikatların gelmesi ve böyle bir ihtimalin bile dillendirilebiliyor oluşu aslında anlayan için ne kadar acı değil mi? Şahsen ben böyle bir ihtimalin çok çok düşük olduğunu, olsa olsa kendini bilmez bir fanatik işi olabileceğini düşünsem de böyle bir kuşkuyu oluşturan toplumsal yapının kendisi başlı başına bir fecaat.

     Hem ülkemizde hem de tüm dünyada Müslümanlar arasında ayrışma, çatışma, bölünme ve tekfir etme teknikleri konusunda muazzam ve göz kamaştırıcı bir kabiliyetimiz var. İlminin gereği olarak sadece reddiye yazan, kanal kanal gezip diğer hocalarla polemiğe giren, sürekli olarak meseleleri kendisi gibi anlamayanları tenkit eden anlı şanlı hocalarımız, sanıyorum kendilerini dini mamur etme konusunda görevli addediyorlar. Bir düşünürün, bir fikir ve ilim adamının kendi durduğu yeri, benimsediği ve ortaya koyduğu fikirleri en doğrusu olarak görmesi kadar doğal bir şey yok. En doğrusu olduğunu düşünmese orada durmaz o görüşü savunuyor olmazdı zaten. Ama kendi fikirleri dışında kalan düşünce yapılarını ve anlama biçimlerini hep bir tehdit, fikri anlamda yok edilmesi gereken bir unsur olarak görmesi ise oldukça marazlı bir bakış açısı bana göre. Bu maraz bize yeni bulaşmadı. Tarihte belirli dönemlerde kendini gösteren çatışmaların müsebbibiydi bu hastalıklı ve fanatik bakış açısı. Genellikle toplumsal yapının, İlmi ve fikri ortamların çürümeye başladığı ve dengesini kaybettiği zamanlarda ortaya çıkıyor bu çatışmalar.

     Mesela Osmanlı döneminde çoğunlukla güçlü ve dengeli bir ilmî, atmosfer var. Birçok farklı yaklaşım ve anlayış olmasına rağmen bu mülahazalar haddini aşmadan tartışılıyor. Siyasi birliği ve düzeni bozmadığı müddetçe devlet bu tartışmalarda taraf tutmuyor. Osmanlıda birçok fikir ayrılığının temelinde medrese ve tekke bakış açılarının oluşturduğu farklılıklar bulunuyor. Zaten medrese ve tekkeler arasında öyle kesin ve keskin çizgilerde yok. Ancak ne zamanki dengeler bozuluyor, düzen yozlaşıyor ve ilmî gayretin yerini hizipsel hırslar ve güç savaşı alıyor işte o zaman işler karışıyor. İş o zamanın radikalleri olan kadızadelerin tekke basmalarına ve yağmalamalarına kadar gidiyor.

    Günümüzde onlarca farklı grup, onlarca farklı cemaat ve bunların çeşitli kollarıyla yüzlerce farklı yorum bulunuyor. Tüm bu farklılıkların buluşabildiği ortak paydalar yok mu peki? Olmaz mı? hem de çok büyük paydalar var. Ama yazık ki bu paydalar bizim kalbimize ülfet vermiyor. Bizi ümmet yapamıyor. Dedim ya ayrışma ve farklılıkları büyütme derinleştirme ve çatışma kültürümüz göz kamaştırıyor. Dini diğer cemaatlerin elinden kurtarma ve kendi cemaatinin görüşünü hâkim kılma mefkuresi, dünyada hüküm süren İslam aleminin ezildiği zulüm düzeninin değiştirilmesi mefkuresine galebe çalıyor. Kameralar önünde kafirlik, zındıklık, hainlik, tekfircilik, hurafecilik, münafıklık v.b ithamlarla gerçekleşen hararetli tartışmalar daha cazip geliyor.

     Ümmetin önünde Filistin gibi koskoca bir turnusol kâğıdı, Gazze katliamı ve Hamas direnişi gibi dehşet verici bir samimiyet imtihanı varken derdi Ramazan Hoca olan İlim erbabımızda varmış meğer. Biz hala birbirimiz tüketmeye devam ederken, Siyonizm mazlum dindaşlarımızı biçmeye, kadınlarımızı çocuklarımızı hunharca katletmeye devam ediyor. Bizim bu parçalanmış, savrulmuş, kavgalı, birbirine tahammülü olmayan durumumuz gelmesini beklediğimiz kardan aydınlık günlerin önündeki en büyük engel oluyor.

     Diyarbakırlı bir garip Ramazan Hoca… yalnız bir adamdı. Bazı görüşleri sert gelebilir. Bazı düşüncelerini aykırı da bulabilirsiniz. Ama duruşuyla, yaşantısıyla, tarzıyla, mücadelesiyle samimi ve katıksız bir hizmet adamı olduğu inkâr edilemez. Şehadetin makbul olsun Ramazan Hocam. Allah sana rahmet etsin.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri