VEYSEL EKİNCİ

Halepçe'yi An, Türk'e Saygıyla Eğil !

Hemen belirtmek isterim ki, inancımız gereği ırkçılık yasaklanmış, İslam kardeşliği emredilmiştir.

Çünkü nerede, nasıl, kimden, hangi nesilden yaratıldığımız bizim isteğimiz dışında, yüce Yaratıcı tarafından tayin edilmektedir.

Yani kuru ırkçılık, kafatasıcılık övünülmesi gereken birer meziyet değildir.

Ancak, Türklerde olduğu gibi, Allah'ın bahşettiği erdem, ahlak, cesaret, vefa gibi karekterler; İslam'la buluştuğu zaman, ete kemiğe bürünüp, değer üstüne değer kazanmıştır. İslamsız bir Türkçülük anlam kazanmaz. Zaten yapılarına uyduğu için; İslamı çabuk kabullenmişler ve asırlarca  sancaktarlığını yapmışlardır.

Bunun yanında, İslamı Araplara maletmek de ayrı bir cehalet, haksızlık ve dalalettir. Evet, Arap toplumuna ve Arap olan bir peygambere inmiştir  ama, evrensel olup, şemsiyesi altına giren herkesi kapsamış ve eşit görmüştür.

Yani islam dinini Araplara maletmek cehalet olmakla beraber, çoğu zaman da art niyetlidir.

Gelelim ana konumuza:

1988 yılında zalim, katil Saddam'ın askerleri, Kuzey Irak'ta Kürt halkın üzerine hardal, napalm, siyanür ve değişik türde çok sayıda gaz bombaları yağdırdı. Acımasız ve vahşi katliamda en az 7500 insan; çoluk- çocuk, yaşlı- genç demeden birkaç dakika içinde öldürüldüler. On binlerce insan yaralandı, yüz binlerce insan hastalık kaptı, doğumlar sakat oldu, bir halk katledildi, gelecekleri karartıldı.

Diktatör, bunak, kukla, kalleş Arap liderleri kendi halklarına, kendi komşusuna, kendi din mensuplarına alçakça saldırı yapmaktan, kalleşlik ve igrençliklen geri durmadılar.

Saddam Hüseyin denen cani, ABD' nin kışkırtmasıyla İran'a saldırdı, on yıl boyunca akla gelen her silahı kullandı, acımasız katliamlar yaptı. Suni ve hayali gücüyle zehirlenen Saddam Kuveyt'i işgal edip, petrol kuyularına konmak istedi.

Unutulmaması gereken: aynı tavır ve davranışları Türkiye'ye de göstermek istemesiydi.

Zamanın Başbakanı Yıldırım Akbulut ziyarete gittiğinde, Saddam'ın kendisine kibirli davrandığını, diplomasiden uzak bir şekilde, " Yıldırım" diye hitap ettiğini anekdot olarak anlatmıştı.

İşleri ve görevleri bitince, yine arkalarındaki sahipleri, yani ABD ve Batı  tarafından iplerinin çekildiğine, itlaf edildiklerine şahit olduk.

İran- Irak savaşında, İran lehine gösteri yaptıkları için, Süleymaniye yakınındaki Halepçe halkı, acımasızca katledilmiş, yüz binlerce kürt halkı Türkiye'ye sığınmıştı. Türkiye devleti ve halkı her şeyini paylaşmış, yaralalarını sarmış, kucak açmıştı.

1982 yılında bir diğer cani, diktatör Hafız Eset, Hama kentinde, müslüman kardeşleri, yani dinde ve ırkta kardeşleri olması gereken yerli halkı acımsızca bombalamış, on binlerce insanı ya katletmiş, ya sakat bırakmış veya sürgün etmiştir.

Oğul Eset'in milyonlarca insana yaptığı katliam, işkence, sürgün gözler önündedir.

Hala, kimi Arap despotların canilikleri devam ediyor. Suudi Arabistan'ın muhalif gazeticeleri katletmesi, İran Haşt-i Şabi'lerin'in müslüman katliamı da devam ediyor.

Bu caniler bu cesareti, ABD ve emrindeki Batı ülkeleri, Rusya ve Çin'den alıyorlar. Medeni denen dünya da sessiz kalıyor.

Bu vahşilikleri nefretle kınıyoruz, Rabbimiz'den; bu katil sürülerine ve sahiplerine fırsat vermemesi yönünde niyazda bulunuyoruz.

Tüm bunların yanında, Türk halkının böyle bir katliamı olmamış, hep insani yönleri öne çıkmış, mazlumlara kucak açmıştır.

Elbette ki Fetö gibi, cuntacılar gibi kimi karanlık güçlerin yaptığı katliamlar da bir gerçektir; sahiplerinin köpekliğini yapmışlardır.

Bu millete sahip çıkın, suni gündemlerle oyalamayın. İslam ve insanlığın temsilcisi, hamisi bu devlete sahip çıkın.

Ayrılık tohumları çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyin, iyilikleri hatırlayın, Müslüman Türk'ün önünde saygı ile eğilin...

Geçmişi bir kez olsun hatırlayın.Anlarlar mı dersiniz?

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri