VEYSEL EKİNCİ

Ucuza Satılık Zafer Yok

UCUZA SATILIK ZAFER YOK!

   Atalarımız," ucuz etin yahnisi , yavan(tatsız) olur" demişlerdir.

   Hiç bir zafere çiçekli yollardan ulaşamazsınız. Binbir türlü, badireler, engeller, pusular, ihanetler, şoklara ve  şaşkınlıklara maruz kalmak durumundasınız.

    Zaten mücadelesiz, daha kolay yoldan elde edilen, daha doğrusu elde edildiği zannedilen bir başarı zafer olamaz. Ya bir oyalama, ya da yaz yağmuru gibi gelip geçici bir durumdur. Böyle sanal bir başarıyı elde tutmak imkansızdır. Kısa sürede pır diye elden uçup kaçıp gidecektir.

    Diken batmalı ayaklarınıza, çalılar çizmeli her bir tarafınızı, budaklar kanatmalı kafanızı, karabasanlar çökmeli üstünüze, uykularınız bölünmeli, beyniniz zonk zonk atmalıdır. Bu arada, çok önemli bir durum da, ihanetlere  karşı şerbetli olmalısınız. Yoksa zafer denen kavram bu kadar  zirvelerde olur muydu? Bu kadar kutsal, bu kadar onur ve şeref ihtiva eder miydi? Çilesiz sıkıntısız mücadelesiz bir zafer isteği hayvanlar aleminde bile yoktur. Vahşi doğaya bakıldığı zaman, ölümüne mücadele, amansız bir savaş ve rekabet olduğunu görürüz.

  "Cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değil"demiştir Said-i Nursi Hazretleri. Şikayet etmeden, kaosa girmeden, azimle, inançla, sabırla, karamsarlığa düşmeden, korkmadan zafer için mücadele edilmeli. Önünüze her zaman uzak -yakın engeller, çelmeler, ihanetler çıkacak. Ummadığınız taşlar baş yaracak. Alışmalısınız, kabullenmelisiniz bu tür  hile ve rezilliklerin olabileceğine. Meğer bu da, bunlar da yaparmış demelisiniz. Tüm bu gerçekleri görüp, ona göre strateji ve tavır geliştirmelisiniz, güçlü ve  dirayetli bir ruh haline sahip olmalısınız.

Ulu davanın yolunda, bu sıkıntıları aşmak gerektiğini bilmeli ve ancak, bunun sonunda zafer beklemelisiniz. Cılız çabalarla, büyük paylar alamazsınız. Savaş zor ve şiddetli, imtihanınız ağır olacak ki kazancınız değerli olsun.

  Bir de, inancınızdan ve Kitabınız'dan güç ve ilham almalısınız. Bir kul olarak, yapabildiğiniz noktadan sonra, tevekküle bırakmalısınız kendinizi. Hele hele," şer gibi görünenlerin, hayır, hayır gibi görünenlerin  de şer olabileceği" ilahi düsturunu, asla  göz ardı etmemek  gerekir.

  Sonuç olarak : şikayet etmeden, direnmek, çalışmak, sabır ve tahammül göstermek  durumundayız ki, zafere erişmek muhakkak olsun. 

Çalışmadığınız yerden soruların çıkması da sınavın bir cilvesi olacaktır. Bu soru çıkmaz dersiniz , aklınızın ucundan bile geçirmezsiniz, ama sınav bu, çıkabilir.

  Tıpkı bir mücadelede, bunlar bizdendir, aynı safta mücadele ederiz diye düşündüklerinizin, yedi cedlerine küfür ve işkence edenlerin, kendilerine yaşam hakkı bile tanımayanların safında, sizlere karşı mücadele başlattıkları gibi...

 Dedik ya , zafere kavuşmak için önüne çıkan her engeli aşmalı, çelme takanların, çok  yakınınızda olabileceklerini de göz ardı etmemelisiniz. Tecrübelerden de  faydalanmak gerektiği asla unutulmamalıdır.

   Kutlu yolun, onurlu, haysiyetli, yerine göre pamuk gibi yumuşak, yerine göre bir elmas gibi sert olan yolcularına selam olsun.

  Bu vesile ile, virüsle mücadelede, mesafe katetmeye başladığımız şu günlerde daha bir dikkatli, daha sabırlı olmamız, kurallara azami riayet etmemiz gerektiğini bir kez daha hatıra getirmekte fayda olacaktır. Sıkıntıları fırsata çevirmek en akıllı iştir.

Mübarek Ramazan ayının, tüm müslümanlara ve insanlığa hayırlar getirmesi temennisi ile, Allah'a emanet olun.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri