VEYSEL EKİNCİ

Bilim Adamları Susturuldu mu Ne !

BİLİM ADAMLARI SUSTURULDU MU NE!

Öyle ya, pandeminin başlangıcından itibaren meydanlarda, ekranlarda, toplum önünde hep bilim adamları, profesörler, doktorlar vardı.
Şimdi duruma baktığımızda; asıl söz söylemesi, asıl söz sahibi olması gereken uzmanlar susmuş ya da susturulmuşlar, yerlerini siyasetçiler, şovmenler, gazeteciler, artistler ve kimi klavye şövalyeleri almıştır maalesef.
Ekran önündeki müzmin konuklar, her konuda ahkam kestikleri gibi, bu kanuda da kararlarını veriyor, milleti yanlış bilgilere kanalize ediyorlar.
Hemen şunu baştan hatırlatmak gerekirse; pandemi  başlangıcından itibaren  hekimler ve bilim adamları iyi sınav veremediler. Kendi bilimsel ortamlarında tartışmaları gereken konuları, konunun teknik alt yapısını bilmeyen halk önünde tartışmaya açmaları ciddi ve vahim hataydı. Çünkü virüs yeniydi, bilgiler sürekli revize ediliyordu, dün uygulanan yöntem bu gün değiştirilebiliyordu. Hastalık tanındıkça yeni savaş silahları hazırlanıyordu.
Sık sık uyardığımız bu yanlış uygulama: yani bilim adamlarının ve konunun uzmanlarının sürekli ekranları işgal etmeleri, çeliştirici açıklamalar yapmaları son derece hatalı olmuştur.
Ne oldu derseniz: Ekranlar bundan sonra şovmenlere, reyting avcılarına, siyasetçilere kaldı.
Özellikle sosyal medyada çok gür ve akıl karıştırıcı paylaşımlar yapılmaya başlandı, aldı başını gidiyor.
Muhalif siyasetçilerden, kimi doktorlara, tanınan gazetecilerden sanatçılara, fetoculardan pkk' lılara, normal vatandaşlara kadar bir grup sosyal medyayı pandemi konusunda adeta sallıyorlar.
Çocuklarınıza aşı yaptırmayın, aşı mecburi değil, hakkınızı arayın, covid-19 kasıtlı üretildi, aşılar sahte; genleri bozacak, nesli sakat bırakacak, katliamlar olacak, siyonizmin ve para baronların bir oyunu... Gerekçeler uzayıp gider.
Başta da belirttiğimiz gibi, bu tür algıların oluşmasının birinci nedeni; tıp bilim adamlarının dağınık açıklamalar yapmaları; ikincisi ve en önemlisi de hükümeti yıkma , Tayyip Erdoğan'ı başarısız göstererek düşürme gayretlerinin bir sonucudur.
Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Bilim kurulu üyesi doktorlar, halkın sevdiği sanatçılar; hem de ekran önünde aşı oluyorlar ve halka da öneriyorlar.
Ne yani! Cumhurbaşkanı'nın, bakanların, profesörlerin, sanatçıların canları sizinkilerden  değersiz mi?
Türk halkı kobay olarak kullanılıyormuş! Bu nasıl bir kobaylık ki, kobay olanlar bir devletin en ileri gelenleri? Bu kadar gariban halk dururken  bunlar kendilerini feda ediyorlar!
Dünya tamamen aşıya sarılmış durumda, başka da çare yok şimdilik.Kimi ülkeler halkının yüzde yüzünü aşılamayı hedeflerken, bir kısmı da yüzde seksenleri yakalamış durumdadırlar.
Şunu da net olarak söyleyelim ki, ekranlarda ve sosyal medyada aşıya karşı olanların bir çoğu aşı olmuştur.
Pandemi ve aşı temini konusunda  Türkiye en başarılı ülkeler arasındadır.
İnşallah Ekim ayında yerli aşımız üretime geçecek bir aksilik olmazsa!
Bu kesim buna da itiraz edecek, şimdiden ayak sesleri duyuluyor.
Yetkililerden aldığımız bilgilere göre; ülkemiz aşı sayesinde pandemi ile mücadele ediyor ve ayakta duruyor.Asıl hedef yüzde seksen oranında en az iki ve sonunda 3. 4. dozları olmaktır.
Bu başarının arkasında en  büyük katkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a aittir. Yine, müzmin muhalefetin ve gayri milli olan yazar- çizer takımının alaylı itiraz ve karşı çıkışlarına rağmen yapılan şehir hastanelerinindir.
En büyük pay ; bu itirazlara ve direnişlere göğüs geren, kararlı duran Cumhurbaşkanı'nındır. 
Ayrıca, şehir hastanelerinin yöneticileri ve personeline aittir.Elbetteki diğer sağlık kuruluşlarımız da taktiri hak ediyorlar.
Sanki bizi pandemi değil de, bu süreci hükümet aleyhine bir malzeme yapan    gözü dönmüş kimi muhalif gruplar yakıyor!
Eğer ki aşı olmayanların sadece kendilerinin etkilendiği, başkalarına zarar vermediği bir ortam geliştirmek mümkün olsa; sonuna kadar bu özgürlüğünüzü kullanın deriz.Getirin bu ortamı, alın özgürlüğü.
Başkalarını yakmaya hakkınız yok!

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri