EMİN GÖNEN

ASIM’IN NESLİNDEN SKİBİDİ TOİLET NESLİNE

ASIM’IN NESLİNDEN SKİBİDİ TOİLET NESLİNE

     Bendeniz 42 yaşındayım. Yaşlı sayılmam. Genç desen hiç sayılmam. :) Bizim gençliğimiz şimdiki sınıflandırmalara göre kuşak olarak alfabenin hangi harfine denk geliyor bilmiyorum. Aslında “biz gençliğimizde şöyle yapardık, böyle yapardık” diye övünmekten keyif alanlardan değilim ama konunun ilerlemesi için şu kadarını söylememe müsaade buyurun: biz 15’li 20’li yaşlarda iken Necip Fazıl’ın, gençliğe hitabesindeki, “Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… Zaman bendedir ve mekân bana emanettir! şuurunda bir gençlik...“ sözleriyle heyecanlanır kendimizi ona göre idealize etmeye çalışırdık.  Birde Mehmet Akif Ersoy’un “Asım’ın Nesli” kavramı vardı “Müslüman genç” tasavvuru olarak modelleştirilmeye çalışılan. Merhum Mehmet Akif Ersoy’un meşhur “Çanakkale Destanı” şiirinde de geçer bu kavram:

Âsım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek

Merhum, Asım'ın nesli derken, iman, irfan, fazilet ve bilgi ile donanmış; karakterli, ahlaklı, kişilikli; vatanına, milletine ve dinine sahip çıkan, bunları yüceltmek için tüm imkanları seferber eden çalışkan bir gençliği karakterize ediyor şiirlerinde.

     Gelgelelim geçmişte hedeflenen bu gençlik tasavvurlarının ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmediği meselesine. İşte orada fena halde çuvalladığımız gerçeği çok net, apaçık, acı bir hayal kırıklığı olarak karşımızda duruyor maalesef. Biz “Asım’ın Nesli” beklerken karşımızda en faydasızından devasa bir güruh haline gelmiş tik tok neslini buluveriyoruz. Meselenin tek bir sosyal medya platformu olmadığını belirtmeme gerek yok sanırım. Zira bu platformları sayıları gerçekten çok az olan ve faydalı işlerde kullananlara sözüm yok.

     Şimdi olayın nasıl korkunç bir boyutta olduğunu anlatabilmek adına kendi hazin deneyimimden iki örnek vermek istiyorum. Benimde içinde bulunduğum gafleti ortaya koyan, ailemde yaşadığım bir olaydan başlayayım önce: 9 yaşındaki küçük oğlum birkaç haftadır plastik pipete benzer çubuklu parçalardan oluşan yapboz oyuncağından kendine garip bir şey yapmış onunla vurdulu kırdılı bir şeyler oynuyordu. Yapmış olduğu oyuncak biraz ebatlı olduğu için evde yer kaplıyordu. Bizde bu yapbozu bozup kaldırmasını gerekirse sonra tekrar yapabileceğini söyledik ama hiçbir şekilde razı olmuyordu. Ne olduğunu anlamadığımız şeyi biz bozmak istediğimizde şiddetle karşı çıkıyor ve ağlıyordu. Haliyle bu oyuncağın ne olduğunu merak ettim ve kendisine sordum İngilizce bir şey söyledi. Telaffuzu da doğru olmadığı için bir şey anlamıyordum. Diğer abileri devreye girdi. Oyuncağın adının skibidi toilet olduğunu öğrendim ama yine bir şey anlamadım. “O ne demek?” diye sorunca aldığım cevaplarla ilk şoku yaşamıştım.

“Tuvalet adam gibi bir şey” dediler. “Böyle insan kafası gibi kafası olan bir tuvalet”  

“Nasıl yani”?!!?

“İşte bir klozet içinden bir kafa çıkıyor insanlarla savaşıyor falan”

Hala hiçbir şey anlamamıştım. Anlattıkları şeyi anlamlandıramıyor, gözümde hiçbir şekilde canlandıramıyordum. Bu her neyse küçük oğlum bunu Youtube videolarında görmüştü.

     Ertesi gün skibidi toiletin tam olarak ne olduğunu anlamak için biraz araştırma yaptım. Google marifetiyle öğrendiklerimle iyice şoktan şoka, renkten renge giriyordum. Şaşkınlıktan öte tam anlamıyla dehşete düşmüştüm. “Aman yarabbi ben bunu daha önce nasıl fark edemedim. Çocuk belki de aylardır bunu izliyor ve etkileniyor.” dedim kendi kendime. Resmen sinir sistemim bozulmuştu. Sinir uçlarıma yaptığı tahribattan dolayı neredeyse ağlayacak duruma gelmiştim. Şaçmalık ötesinde beyin kanatan korkunç bir absürtlük. Dahası inanılmaz yaygın videolar bunlar. Benim çocuğum bilmiyor diyorsanız büyük ihtimalle yanılıyorsunuz. Çoğu bu videolardan haberdar ve bir şekilde izliyorlar. İsterseniz hemen sorabilirsiniz.

     Skibidi toilet denilen şey ilk defa gürcü bir adam tarafından Youtube ta yayınlanan bir animasyon dizi ve şu anda 130 milyon izleyici sayısına ulaşmış durumda. Youtube ta rahatlıkla bölümlerine ulaşabilirsiniz. Anladığım kadarıyla ilk defa şehrin tuvaletlerinde ortaya çıkan içinde korkunç birer kafa olan klozet şeklindeki bu yaratıklar şehir sakinlerini ele geçiriyor. Sonra ki bölümlerde, güvenlik kamerası şeklinde kafası olan adamlar tarafından yok edilmeye başlıyor ve böylece olaylar şekilleniyor. Nasıl, Hikâyeyi beğendiniz mi? Durun daha bitmedi bu animasyon dizinin sonra bilgisayar oyunu, çizgi filmleri ve oyun videoları gibi yan ürünleri çıkıyor ve inanılmaz yaygınlaşıyor. Bu hikayeler 13 yaş altına hitap ediyor. Ancak yaşı daha büyük olan ve bu videolara takılıp kalmış olanlarda var. Bunlar, sinir bozucu, rahatsız edici çizimlere sahip olan bu videoların bir tür bağımlılık yaptığını söylüyorlar.

     Bununla ilgili ilginç bir bilgi daha vereyim. Şu tik tok ta, instagramda sürekli çıkan, aşırı kilolu, önüne kürekle yemek konulunca garip bir müzikle göbeğini sallayarak dans eden çocuğu bildiniz mi? Hatırlamanıza yardımcı olayım. Müziğin sözleri şu şekilde: “skibi skibi domm domm domm yess yess yess” şimdi hatırladınız sanırım. Göbek sallamaktan başka hiçbir marifeti olmayan (ona da marifet denirse) milyonlarca takipçisi olan bu şişkonun (normalde dış görünüşle alakalı asla kimseyi küçümsemem) dans ettiği müzik işte bu skibidi toiletin müziği. Müzik oldukça anlamsız ama popülaritesi anlamsızlığından geliyor zaten. Malumunuz olduğu üzere, bu skibidi toilet denen şey, dijital ortamlarda gezen tek zararlı ve saçma içerik değil elbette. Buna benzer hatta bundan çok daha saçma ve birçok yönden zararlı binlerce içerik var. Ahlaki, psikolojik, manevi v.b birçok yönden çocuklarımızı ifsat eden bu içerikler çocuklarımızın o kadar yakınındaki arayarak bulmalarına gerek yok.  Akıllı cihazlar o cihazı kullananın çocuk olduğunu anladığı anda direk çocuğun önüne servis ediyor zaten.

     Peki bu içerikleri yapanlar bunu niye yapıyor sizce? Evet bildiniz baş aktör para!!. O göbeğini sallayarak dans eden şahıs ve diğer türevleri, tuvaletten adam yapmak gibi oldukça parlak bir fikirle çocukların zihnini foseptiğe dönüştüren parazitler ve daha niceleri bu yaptıkları işler ve izlenme rekorlarıyla milyonlarca lira/dolar para kazanıyorlar.

     Buna benzer vereceğim ikinci örnek ise bizzat şahit olmadığım ama biri 13 yaşındaki diğer oğlum diğeri bir arkadaşım olmak üzere iki şahitli bir olay. Arkadaşım, 13 yaşındaki oğlum ve bu arkadaşımın yine 14-15 yaşlarındaki erkek kardeşi arabada bir yere gidiyor. Hava oldukça soğuk. Keykubat mahallesinde bir yerde yolda karşıdan karşıya geçen 14-15 li yaşlarda bir çocuk görüyorlar ayakları çıplak, üstünde sadece bir tişört var ama kıyafetler pejmürde bir vaziyette. Yüzü, duruşu, yürüyüşü, bozuk. Hani sokak çocuğu tabir edilen bir tarz. Maksadım çocuğu yargılamak veya küçümsemek değil yanlış anlamayın. Bu çocuğu görünce benim çocukla diğeri “aaa Enes baba” diyor ve çocuğu tanıyorlar. Bu arada o zamana kadar benim çocukla arkadaşımın kardeşi birbirlerini tanımıyorlar. İlk defa tanışıyorlar yani. Arkadaşım “siz nereden tanıyorsunuz bu çocuğu?” deyince işin rengi ortaya çıkıyor. Sosyal medya fenomeniymiş bu şahıs. Arkadaşım oldukça şaşırıyor oda benim gibi hemen işin detayını araştırıyor. Araştırıyor dediysem bir tıka bakıyor iş. Araştırıyor ki birde ne görsün? Muhtemelen zihinsel engelli, küfürlü ve saçma sapan konuşan, afedersiniz geğirme videoları çeken birisi. Büyük ihtimalle sayfasını başkaları yönetiyor. Paylaşımlarını görseniz kafayı yersiniz. Arkadaşımın dediğine göre çocuk büyük ihtimalle tiner ya da buna benzer bir madde kullanıyor. Bunu kardeşine söylediğinde kardeşi “Biliyorum. Zaten selfi yapmak fotoğraf çekinmek istedim ama sen kızarsın diye diyemedim.” diyor. İnsanın kafasını taşlara vurası geliyor. Bizimkilerin yaşıtı olan bu çocuğa baba diye hitap etmesine mi yanarsın? Bizim haberimiz olmadan çocukların sosyal medyada ne idüğü belirsiz serseri tipli bir çocuğa hayran olmasına mı yanarsın? Eğer Belsin, Keykubat, Osman Kavuncu taraflarında yaşıyorsanız ve bu yaşlarda bir çocuğunuz varsa, sizin de çocuğunuzun bu şahsı tanıyor veya biliyor olma ihtimali yüksek. Çünkü çoğu bu civarlarda Elli sekiz bin takipçisi var bu çocuğun. Sonra arkadaşımdan öğrendiğim bu olayı kendi oğluma sordum. “Ben sosyal medyadan tanıyorum ama sevmiyorum özellikle takip etmiyorum” dedi. Çok ferahladım!!?

     Maalesef çocuklarımız bizim bilmediğimiz apayrı bir dijital atmosferin içinde sandığımızdan çok daha fazla iç içeler. Tuvaletten adamların bulunduğu, göbek sallayarak meşhur olup izlenme rekorları kırdığı, tinerci çocukların hayran olunan fenomenlere dönüştüğü bir atmosfer içinde saatlerini geçiriyor çocuklar. Daha çocuk yaşta aptalca içeriklerle zihin dünyası tahrip edilmiş çocuklardan Asım’ın Nesli vizyonu umut ediyoruz. Bu çocuklar bu dijital ortamlara bağlı falan değiller bildiğiniz bağımlılar. Öyle mecazi anlamda değil gerçekten bağımlılar. Bu z kuşağından sonra gelen kuşağa alfa kuşağı deniyormuş. Biz daha z kuşağını anlamamış ve sindirememişken alfa kuşağı maalesef çok daha arızalı bir süreçten geçerek geliyor. Sakın daha çocuklar yaşları ilerleyince değişirler diye düşünmeyin. En büyük gafletimizde bu sanırım. Onların bazı tuhaf tavırlarını çocukluklarına verip geçiştiriyoruz.

Bakın Necip Fazıl Kısakürek Meşhur gençliğe hitabesinde nasıl bir gençlik öngörüyor:

bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hasılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve telbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tekbaşına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...”

Burada yazdığı şekilde bu çocuklar yaşları ilerledikçe üzerlerindeki zehirli tesiri silkinip atabilecek mi gerçekten? Biz kendi nefsimiz için de bunu başarabildik mi? Kimse kendini ya da evlâd-ı iyâlini temize çekmesin ve kendi iç muhasebesini yapsın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri