MEHMET TOPUZ

-YENİ- SIFIR HATA…

SIFIR HATA…

Hiçbir şey ama hiçbir şey bir çizgi kadar kendi rotasında sabit değildi. Hiçbir şey derken, bir ömür bir yaş ya da insan kadar melankolik bir canlının yaşam serüveni olsa gerek. Şair ve yazar İsmet Özel in ifadesiyle; “her şey ben yaşarken oldu.” Cümlesindeki değere denk düşüyordu ömür. Vakit denkleminde…

Ya da modernizmin dayattığı robotlaşan insanın hikâyesidir sıfır hata. İnsan bu denklemin neresindeydi. Bir ömür zikzaklar halinde ilerleme düşüncesinden ne kadar uzaktaydı. Rutin olan, sıradanlıktan nasibini almış gibi gözükmekteydi.

Bu haftanın konu başlığını çokta aradığım söylenemez. Bir materyalist anlayışla maddeci bir zihniyetle bir metaya dair bir düşünce paylaşacağım kanaati nitel ve nicel anlamda kesinlikle kabul görmesin. Yani burada bir ürünün sadece bir nesneye yönelik olmadığını da şimdiden belirtmek isterim. Bu da hatanın sıfır olma ihtimalleri üzerine beyhude bir anlayıştan başka bir şey olamaz.

Modernizmin sürüklediği bir anlayışın dünyayı sürüklediği algı mekanizmasının çokta sağlıklı ilerlediği söylenemez. Burada toplumsal gerçekçilik anlayışından uzaklaşmak çokta doğru olmayacaktır. Çünkü kapitalizmin sahiplenmeye olan etkisi yadsınamayacak derecede bireysel bir anlayışa ev sahipliği yapmaktadır.

Şöyle burada şunu ukala bir anlayışla söyleyebilirim. Her düşüncenin tüketicisine yönelik her düşünce sistemi bir kitle ve kitle psikolojisi oluşmasını sağlamış olabilir mi? Yani eleştirilmemiş her düşünce hamdır. Fikri değerine yönelik bir düşünme sürecini işletebilmek, ürünün katma değerine katkı sağlayacaktır. Tabi bu arada şu da değil mevzu. Eleştirmenin adabını da bilmek gerektiğini unutmamak gerekir. Yoksa haksız eleştiri de sonuçta üründe bulunan noksanlıktan biri olacaktır.

Ucuz ürün her zaman kalitesiz değildir. Fakat her zaman kaliteli de değildir. Sıfır hata gibi bir durum söz konusu olabilir mi şimdi burada. Kaliteli olması sıfır hata iken ucuz olması sıfır hatadan yoksun mudur?

Ucuzluk, aslında rağbet gören bir kavramdır. Kalitenin ucuza üretilmiş olması kendi içinde bir soru barındıracaktır elbette. Soru barındırmaması da sonuçta bir ucuzluktur. Ürünün ucuz olması alıcısını da artıracaktır elbette. Ekonomik parametreler burada tam anlamıyla bir sebepte değildir. Çünkü alım gücünün yüksek ya da az olması ürüne yönelik bir ihtiyaç hali olup olmamasına yönelik bir durumun varlığı da elzemdir.

Fikri temelde bazı düşüncelerinde tüketicisi az ya da fazla olabilir. Ya da burada bir fiyat ıskalasının getirdiği verisel anlayıştan falan bahsetmiyorum. Anlayış, anlama ve anlamlandırma gibi kavramsal ifadeler düşüncenin kıymet takdirine yönelik kavramlar dizgesinin değerini belirleyecek olması bazı parametrelere bağlı olacaktır? Sıfır hatanın ucuz üründeki karşılığı ne ola ki… Ucuz ürün ucuzlamış olandan kar payı nispetinde ne kadar yüksekte yer tutabilirdi. Yer tutmakta sonuçta bir yaşam felsefesi ya da yaşama ifadesine denk düşme ihtimali dâhilinde olabilir miydi?

Sonuçta sıfır hata gibi bir durum söz konusu olamaz. Hatanın sıfıra yakın olup olmadığı ayrı bir konudur. Ancak ucuz bir düşüncenin sığ bir kıyıya sahip olması derinliği hususunda niteliği alıcısının ya da değer bulan zihnin anlayışına, kültürüne ve geleneklerine bağlı olabilir.

Hatanın sıfır olması bir bilinç durumu olmayabilir. Fakat bilinçli hata bilerek yapılmasından kaynaklı bir hata kategorisinde de değildir. Doğanın sistematiğini de aykırı bir durum olsa gerek bu…

Kalın sağlıcakla…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri