MEHMET TOPUZ

-YENİ- NİYET, KAPASİTE VE VİZYON…

NİYET, KAPASİTE VE VİZYON…

Bu haftanın yazısını başlığa dair kavramların gelecek öngörüsünden ve bu gelecek öngörüsüne eşlik eden potansiyelin birey tekelindeki yerine dair konuşalım istedim. Ve burada bir kapasite artırımının bütün sayısal endekslerin dışında niyetin yani düşünceden bağımsız olup olmadığına dair bir irdeleme sürecini işletelim. Tabi belki burada kavramlara eşlik edecek bir süreç kavramını da konuşmak, vakte olan şahitliği beraberinde getirecektir.

İnsan, vaktin içinde bir hareket alanına sahiptir. Ve bu hareket alanında vaktin kıymet takdirine dair biçeceği değer hayatın içinde tanık ve gözlemci olma ile yakından ilgilidir. Çünkü insan, coğrafyanın konusudur. Bu konu ise bir niyet bir kapasite ve bir geniş görüşlülük açısını içerisinde barındırır.

Fikirler, tekâmül halinde bir öğrenime tabi olarak ilerleme gösterir. Başarı kavramının içeriksel değerlerine de buradan bir pay biçme durumu olsa idi; başarı kavramının içsel dinamikleri de buradan bağımsız olmazdı. Çünkü yokuş tırmanmak, zor görünenin zorluk değerinin ya da kolay olduğu düşünülenin zor ile kardeşlik payının varlığını anlamakta belki bir sürecin içerisinde tahammül sınırlarına dair bir gerçeklik barındırmaktadır. Bu galiba birazda insan denilen varlığın neye talip olduğu ile alakalı olsa gerek.

Başarının bütün niteliksel ve niceliksel bağlamı insanın niyetinden ne tam bağımsız ne de bundan büsbütün uzakta değildir. Burada kapasitenin yani bardağın ne kadar doldurulduğu, bardağı burada bir kişisel gelişim kabı olarak düşünürsek, bardağı niteleyen sıfatın niteliğinin de bireyin tekelinden uzakta olmadığını görmüş oluruz. Çünkü kapasiteye, limit belirlemek sonuçta vaktin içinde hareket kabiliyetinin okuma ve öğrenme sürecine olan etkisini sekteye uğratmış olmaz mı?

Konuya devam edecek olursak ve konunun sürece dair varsayımını sondan başlamakla bir eleştiri yelpazesine konu edecek olmamız bir eksikliğin de ortaya çıkmasına neden olur. Burada bir vizyon sahibi olmanın bilgi alanından uzakta olması yapıcı olmayan eleştiri alanını ortaya çıkarabilir. Yani günah keçisi arama, sürece ve sonuca dair bir sorumluluk alamama ya da kendi öznesini dünya da yok sayma girişiminin ilkini yaşamak anlamına gelecektir. Ve yapıcı olmayan eleştiri, yani eleştiri burada iyinin yerine daha iyisini oluşturabilme vizyonu ise bir değere sahiptir.

Belirleyici unsur, bireyin maruz kaldığı telkinin tabiatıdır belki. Yani başarının içsel ve dışsal dinamikleri motivasyon sürecinin işlevsel değerinde yön tayin edici bir özelliğe sahip olmasıdır. Ve burada niyet etmek, sürece dair iyiyi ve doğruyu istemek ve çalışmak bir kapasite oluşturmak gelecek öngörüsü üzerinde bir etki oluşturacaktır. Yoksa sadece istemek, başarı adına bir çaba ortaya koymamak gelişigüzel bir bekleyişi de beraberinde getirebilir.

Başarı sürecinde düşünce de bir öneme sahiptir. Ve bu düşünce sürecinde açık söylemek gerekirse; sonuçta masum olduğu düşünülen yalanlarda doğru değildir. Burada motivasyon kaynağının ayakları yere sağlam basan imgeler bütünü olması gerektiği de unutulmamalıdır. Şunu demek istiyorum, dışsal motivasyon, kapasiteden bağımsız olmadığı gibi, tecrübe ve aklın işlevselliği ile çevreden bağımsız olmayan motivasyonun içeriği de bir sorguya tabi tutulmalıdır.

Sonuçta; başarıya dair kavramları bir irdeleme sürecine, tabi tutmaya çalıştım. Ne olursa olsun insan bir niyettir. Geçmişte gördüğü rüyaların gelecekte yaşayacağını bilen ve bilecek olan da insandır. Onun için adına ne denilirse denilsin başarı niyetten, kapasiteden bağımsız değildir; belki de bunlar insanın kendine dair gelecek öngörüsüdür.

Sağlıcakla kalın…

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri