Yusuf Yeşilkaya

Maske Düştü

MASKE DÜŞTÜ

Yusuf YEŞİLKAYA

[email protected]

              Sabah evden çıktım. Okula doğru yol alıyorum. Araç yoğunluğundan çıkıp insan yoğunluğunun daha çok olduğu yerlerden geçiyorum. Sabah bereketi, caddeler insan dolu. Arı gibi vızır vızır. Muhtemelen herkes işine gidiyor. Ne güzel!

              Ama güzel olmayan bir şey var. Bu insan yoğunluğu içinde maske takan sadece üç kişi görebildim. Böylesine maskesiz insan kalabalığını görünce acaba dedim; virüs etkisini kaybetti, salgın süreci sona erdi de benim haberim mi olmadı acaba? Böyle bir şey olsa ülke bayram eder. Sadece ülkemiz değil dünya bayram eder. Bir şekilde bizim de bu bayramdan haberimiz olurdu.

              Maskesiz insan topluluğunu gözlemlerken dikkatimi çeken bir duruş vardı. O da maskesiz insanların, bu maskesiz hallerinden dolayı hiçbir tedirginlik yaşamıyor oluşlarıydı. Gayet rahat, kaygısız ve cesur duruşları vardı. Hani insan bir hata yapar. Hata yaptığını bilir ve bu hatadan dolayı bir eziklik, bir mahcubiyet duygusu yaşar. Medeni toplumlarda beklenen tutum budur. Lakin bizim maskesiz topluluğumuzda en ufak bir mahcubiyet duygusu olmadığı gibi “beni maskesiz görecekler, ceza yazacaklar” kaygısı ve korkusu da yoktu.

              Hatayı hata olarak görmemek, bundan dolayı bir pişmanlık ve mahcubiyet yaşamamak hadsizliğin ta kendisi değil midir? ”Ben yaptım oldu” boyutu var bir. İkincisi “kimse yapmıyor ki” boyutudur.  Referans kanunlar, kurallar olmak yerine herkes olduğu zaman maalesef böyle sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Herkesin yanlış yapıyor olması ayrı bir dert. Herkes yapıyor diye yanlışı meşru saymak daha ayrı bir dert.

              Maskesiz olarak yolda gezene, parkta oturana ceza yazıldığı günleri biliyoruz. Hatta hatta sınıfta ders anlatan öğretmene “maskeni tam kapatmamışsın, burnun dışarda kalmış” diye maske takmamış gibi ceza yazıldığını da gördük, duyduk. O katı günlerden bu serbest günlere gelişimizdeki hikmet nedir? Ne oldu da böyle serbest olduk. Bütün tedbirleri bıraktık?

              İyi de o zamanlar virüsle yeni tanışıyorduk. Günlük vaka sayılarımız üç bin beş bin civarındaydı. Ne var yani şimdi de günlük vaka sayılarımız otuz bin bandında geziniyor. Ve de aşılanmış olmamıza rağmen.

              Sadede gel, şimdi senin derdin maske takmayanlara ceza kesilmesini mi istiyorsun?

              Benim derdim vatandaşa ceza kesilmesi değil. Vatandaşın kurallara içtenlikle uymasıdır. Aksi takdirde ne oluyor biliyor musunuz? Aksi takdirde hep aynı kesimden, sürekli kurallara uyan insanlardan fedakârlık bekleniyor. Olumsuz tablonun sorumluları, sorumluluğu üzerine almayarak tüm toplumu yargılamaya ve sorumluluğu paylaştırmaya çalışıyor.

              Uzun bir aradan sonra çocuklarımız okullarına kavuştular. Birçok sıkıntıya rağmen eğitim yüz yüze devam ediyor. Ve yüz yüze devam etmesi lazım. Online eğitim döneminde öğrencilerimiz çok geri kaldılar. Kayıp büyük ve bu kaybın bir an önce telafi edilmesi lazım. Yani okulların kapanmaması lazım. Bu durumda her birimize sorumluluk düşüyor. Hep birlikte kurallara uymamız gerekiyor. Maske, mesafe ve hijyen noktasında azami gayret göstermemiz gerekiyor.

              Maske ile dolaşmak, maske ile konuşmak, maske ile ders anlatmak hiç kolay şeyler değil. Ama fedakârlığı, gayreti her zaman aynı insanlardan her zaman kurallara uyan insanlardan beklemek hatalı bir tutum olacaktır.

              Lütfen! Kurallara uyacağız. Ama kurallara hep birlikte uyacağız.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri