MEHMET TOPUZ

“Çöl” Kavramı Üzerine…

“ÇÖL” KAVRAMI ÜZERİNE…

Çölleşme, ya da çöle dönüşme süreci kendi içinde uzun bir süreci barındırmakta… Çölleşme de dünyaya dair bütün etmenlerin olması elbette kaçınılmazdır fakat beşeriyet merkezli düşünceyi de bir kenara yazmak gerekir. Soğuk ve sıcak çöllerin kendi içinde tasnifinden, oluşma şekillerinden ve ekstrem doğa olayları üzerine…

Küresel iklim değişiklikleri, kuraklık ya da çöle dair bütün unsurları tanım olarak kendi içinde barındırmaktadır. Çöl ifadesi ile çölleşme kavramını kendi içinde var olan teknik ayrımında, beşeriyet merkezli yapılan yanlış uygulamaların olup olmaması, işlenen konunun kapsam geçerliliğinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Çöllerin hakiki değer de çöl olma kabiliyetini olumsuzluk gibi algılamak, varoluşsal alanda dengenin bozulması demektir. Dengenin beşeri merkezli bir alanda yorumlanması yani insanın çölleşmesinde etkili olan amillerin kendi içinde bir dengeyi oluşturmaması, sürecin daha sağlıklı analiz edilmesinde en ideal olanıdır. Doğal süreçlerin kendi içinde oluşturduğu çöl kavramı ile kuraklıktan çölleşmeye giden süreçte, insan merkezli süreçlerin benzer olmasını beklemekte biraz değil, fazlasıyla abestle iştigaldir. Diğer yandan çölleşme ve kuraklık süreci de kendi içinde bu anlamda beşeriyet eksenli bir düşünce barındırdığını unutmamak gerekir.

Çölleşme sürecine “dur” demek ile doğanın kendi içindeki dönüşümüne “dur” demek birbirinden farklı kavramlar… Beşeriyet merkezli tedbirlerin alınmaması sonuçta beşeriyetinde bir dönüşüme mecburi olarak dahil olmasını beraberinde getirecektir. Bu dönüşümün sancıları doğanın beşeriyet eksenli dönüşümü ile beşeriyetin, beşeriyet eksenli dönüşümü gibi bir sonucu ortaya çıkardığını, sonuçlarının olumsuzluğunu konuşmak gibi bir acziyete uğramaktan ziyade, var olan sebepleri irdelemek insanlığın faydasına olacaktır.

Çöllerin çöl olma özelliği insanlık tarihinde ve birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı savunma da elverişli olduğunu az buçuk tarih bilgisine vakıf olanlar hatırlayacaktır. Ya da soğuk çöllerin tatlı suyun kaynağı olduğunu, buzulların varlığı ile insanın varlığının birbirine eşit olması durumunu da not almakta fayda var.

Konuyu kendi bağlamından uzaklaştırmadan, aşırı doğa olayları kısmını da konuşalım biraz…

Ekstrem doğa olayları üzerinde konuşmadan önce, ekstrem bir doğa olayının kendi içinde bir kavram bilgisini ortaya koymak gerekir. Normalin dışında, bir olayın yaşanma durumu olan aşırı doğa olayları çölün, çöl olma özelliğini kaybettirmemekte, tersine çöl kavramına ekstra tali kavramları da kazandırmaktadır. Çölün kendi içinde bileşenleri, canlıların yeni bir yaşam alanında yeni bir adaptasyonu kendi içinde varoluşsal bir alan oluşturduğu gerçeği de bu süreçte daha önce dediğim gibi önemli. Çöllerde ki vahalar gibi… Cümle kendi içinde çöllerde ki vaha olma niteliğini otomatik olarak kazandırmaktadır. Çölün çöl olma özelliğini kaybettirmekten ziya de, sağladığı katkı belki de varoluşsal anlamda yeni kazanımları ortaya çıkardığı varsayımını da bir kenara not almak gerekir.

Elbette çöle kar yağması aslında beklenenin dışında bir doğa olayıdır. Çöle kar yağması olması gerekenin dışında yeni bir duruma vakıf olmak ve şahitliğin getirdiği şaşkınlık hali beşeri merkezli ekstrem doğa olayı olduğu, bir araştırmanın kendi içinde konusu olabilir. Sahra çölüne kar yağması gibi ya da buzulların erimesi gibi…

Küresel iklim değişikliklerine neden olan bütün etmenlerin uyum sağlama sürecinin olumsuz bir yönde ilerlemesi kendi içinde bir takım problemleri barındırabilmektedir. Kuraklık ve bir ötesi olan çölleşme için gerekli bütün tedbirleri almak gerekir.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri