MEHMET TOPUZ

-YENİ- COĞRAFİ SİYASET…

COĞRAFİ SİYASET…

Coğrafi siyaset, ifadesine dair söylenebilecek ve söylenmesi gereken ifadeleri iki başlık ya da iki kategori altında sınıflandırıp konunun bileşenlerine dair bir ifade oluşturabilirim belki.

İnsan hakları beyannamesi ve teoriler…

Coğrafi siyaset, dünya coğrafyasında bir anlam arayışında olmasının yanı sıra dünyanın kendi jeopolitik ve ideolojik tutumu tarihin kendi içinde anlaşılamayan ya da anlaşılmaya yönelik bütün düşüncelerden uzak olmasından kaynaklı olup olmaması yukarıdaki cümlenin belkisi olsa gerek.

İnsan hakları evrensel beyannamesi 1948 yılında yayınlandı. Tabi bu beyannameden önce tarihin kendi içinde her medeniyetin adalete yönelik düşüncelerinin yanı sıra günün şartlarında hukuk kurallarından oluşan törenin varlığını idame ettirmenin önemi milletlerin geleceğinde yerini almıştır.

Dünya coğrafyasında gelişmiş ülkelerin ikircikli tutumları ne yazık ki, güttükleri siyasetin coğrafyanın getirisi olan ürünlerden bir pay alma düşüncesine evrilmiş olması gerçeği bu yüzyılın gerçekleri arasında tarih kitaplarında yer edinmesi gerektiği bilinmesi gereken başlıklar arasında yerini almalıdır.

1948 yılında İnsan hakları beyannamesini yayınlayıp ardı sıra bir İsrail devletinin kuruluşuna izin verip bölge coğrafyasında yaşayan insanlara karşı katliam, soykırım yapacak ve bu vahşetle de kalkıp dünyaya insan hakları hususunda akıl vermek miydi bütün mesele? Siyasetin ve insan haklarına dair verilerin coğrafyaya göre şekillendirildiği bir beyannamenin kendi içinde bu anlamda çelişkiler barındırdığı gerçeği ortada durmaktadır.

İnsan hakları ihlallerinin sadece Filistin de yaşandığını sanmayın. Yine Çin Halk Cumhuriyetinin, Doğu Türkistan da işlediği insan haklarına yönelik ihlallerinin varlığı ne yazık ki yine katliam ve vahşetle eşdeğerdedir. Siyasetin dünya coğrafyası sathındaki karşılığı emperyalizm ve kapitalizm zemininde yer edinmeye devam etmektedir.

Problemlerin çözümü için getirilen mevzular, gelişmiş beş ülkenin düşüncesi ve çıkarları doğrultusunda Birleşmiş Milletler nezdinde daima bir veto etme durumuna evrilmiş dünyanın bu anlamda problemlere karşı bir çözüm üretme anlayışı, çözümsüz kalmıştır. Sadece bu mu? Elbette hayır. Eski Sovyetler Birliği döneminde işlenen insan haklarına yönelik ihlallerde tarihin sayfaları içerisinde yerini almaya devam etmektedir.

Balkan coğrafyasında Bosna Hersek ve daha nice ülkeler Avrupa’nın sömürgeci düşünce anlayışından nasibini almıştır.

Son olarak şu kısmı da konuşalım… Dünya Siyasi Teorileri…

Coğrafya bölümlerinde okutulan Siyasi Coğrafya ders kitapları ve bu kitaplarda dünya üzerinde uygulanmaya çalışılan ünlü coğrafyacıların ortaya koyduğu siyasi teoriler bulunur. Okumanızı tavsiye ederim.

Batılı düşünce zihniyeti 21. yüzyılı dünya sathında cinayet yüzyılına çevirdiği gerçeği ile yüzleşmesi gerekmektedir. Batılının, Ratzel’den edindiği devlet anlayışı; devletinde insan gibi bir canlı organizma olduğu ve gelişmek içinde beslenmesi gerektiği ve bunu da yeni topraklar elde ederek sağlayabileceği gerçeği bir sömürü durumunu ortaya çıkarmaktadır.

Sonuç olarak, dünya siyasi coğrafyası, batılı düşünce anlayışının kıskacında kan ve gözyaşıyla yoğrulmaya devam ediyor.

Sağlıcakla kalın.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri