MAHMUT ALİ CENGİZ KÖROSMANOĞLU

ZEHİR Mİ TARIM İLACI MI?

ZEHİR Mİ TARIM İLACI MI?

Bu sorunun cevabını 1500’lü yıllarda Paracelsus vermiş; “Her madde zehirdir, zehirle ilacı birbirinden ayıran dozudur” demiş.

Bugün tarım ilaçlarına yaklaşımımız bu şekilde olmak zorunda. Pestisitlerin hayatımıza girişi bugüne has bir durum değildir. Nerede ise 4000 yıldır kullanılıyor. Antik çağlarda kalan yazıtlarda kükürdün ve arseniğin böcek öldürmede kullanıldığı yazmaktadır. Sonraki zamanlarda insanlar tabiatı gözlemleyerek bitkisel kökenli ekstratlar kullanarak zirai mücadelede başarı sağlamışlardır. Bu bağlamda insanlar bazı böceklerin bazı bitkilere hiç yaklaşmadığını fark etmiş, bu bitkilerin eksratlarını kullanmışlar ve zirai mücadelede muvaffak olmuşlardır. Tütün bitkisinden ve krizanten çiçeği (kasımpatı çiçeği) kullanarak başarı sağlamışlardır. İkinci dünya savaşından sonra endüstriyel tarımla beraber sentetik kimyasal ilaçlar kullanılmıştır

Yapılan tespitlere göre tarımsal üretimde üretimini yaptığımız kültür bitkilerini etkileyen 600’ün üzerinde zararlı, yabancı ot ve hastalık vardır. Bu zararlılardan korunmak ve tarımsal verimi arttırmak amacıyla kimyasal mücadele yapılmakta yani zirai ilaç kullanılmaktadır. Zirai mücadele verilmediği zaman yüzde yüze varan zaralar meydana gelebilmektedir. Eğer biz bu tarım ilaçlarını kullanmazsak tarımsal ürünlerimizi böcekler, fareler vs. hayvanlar yiyecek ya da çeşitli hastalıklardan dolayı hiç ürün alamayacağız. Tarımsal üretim yapacağız diye bir yandan insan sağlığını sıkıntıya sokacak durumlar da meydana gelebiliyor. Pestisit adı verilen bu maddeler zararlıları ve hastalık etmenlerini yok eder.

Pestisitler, böcek kontrolünde kullanılan tüm kimyasalları kapsamaktadır.  Günümüzde sentezlenmiş ve kullanıma sunulmuş olan yaklaşık 20.000 çeşit pestisit bulunmaktadır. Bu pestisit çeşitlerinin tamamı, 620 farklı hammaddeden değişik formülasyon ve preparatlar kullanılarak üretilmiştir. Pestisit kalıntısı; pestisitin türevlerini, yani dönüşüm ürünlerini, metabolitlerini, reaksiyon ürünlerini ve toksikolojik öneme sahip olduğu kabul edilen diğer öğeleri kapsar. Bitkisel ürünlerde pestisit kalıntı miktarı bazı faktörlere göre değişir. Bunlar;

- Uygulamanın yapıldığı bitkinin çeşidi,

- Uygulama dozu ve uygulama sayısı,

- Pestisitin kimyasal yapısı ve özellikleri,

- Pestisitin formülasyonu,

- Son ilaçlama ile hasat arasında geçen süre,

- İklim ve çevre koşulları

- Tüketime kadar geçen süreçte uygulanan işlemler

Pestisitlerin Bitki ve Topraktaki Akıbeti

Pestisitler bitki yüzeyine uygulandıktan sonra bitki yüzeyiyle etkileşime girebilirler ve rüzgâr, güneş, yağmur suyu gibi çevresel faktörlere maruz kalabilirler. 

Pestisitler henüz bitki yüzeyinde iken buharlaşabilir, ışıkla parçalanabilir (fotolizle), kimyasal bozunuma veya mikrobiyal bozunmaya uğrayabilirler. Degradasyon (Bozunma), pestisitler ve diğer organik kirleticiler için bir azalma olayıdır. Bu azalma, mikroorganizmalarla kimyasal ve toprak unsurlarının etkileşimlerini kapsayan birçok faktörden etkilenebilir. Pestisitlerin degredasyonu, özellikle pH, sıcaklık, nem, toprak sürüm sistemi ve ürün çeşitleri gibi birçok faktörden etkilenebilmektedir.

Pestisitlerin %50’sinin degrade olması için gerekli süre biyokimyasal yarılanma ömrü olarak ifade edilir. Bazı pestisitlerin degradasyon sürecinde kendilerinden daha zararlı metabolitleri oluşabilmekte, topraktaki pestisitlerin yarılanma ömrünü etkili biçimde uzatabilmektedir.

Ancak bu ilaçlar belirtilen miktarlardan fazla ya da hasat dönemine yakın ve hasat sırasında kullanıldığında üründe kalır. İşte tamda burada durum daha önem kazanıyor.

Pesitisinli tarım ürünlerinden elde edilen gıdaların tüketilmesi halinde, zamanla insanların vücudunda birikerek kanser başta olmak üzere çok çeşitli hastalıklara yol açmaktadır. İşte bundan mütevellit pestisit analizi çok önemlidir.

Son yıllarda Türkiye’de pestisit kullanımının arttığına yönelik iddialar dolaşmaktadır. Bu sadece Ülkemizde değil başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada artmış durumdadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO)’nun bünyesinde bulunan Kodeks Alimentarius Komisyonu (Codex Alimentarius Commission, CAC), ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), AB Komisyonu gibi kurumlar tarafından limitler belirlenmekte ve yönetmelikler düzenlenmektedir.  Ülkemizde pestisit kalıntı limitleri Avrupa Birliği’ndeki limitleri gözetilecek şekilde Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından Türk Gıda Kodeksi (TGK) altında “Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri (MRL) Yönetmeliği” olarak Resmi Gazetede yayınlanmaktadır

Türk gıda kodeksi pestisitlerin maksimum kullanım yönetmeliğine uygun olmak zorunda. Biliyorsunuz bizim kodeksimiz Avrupa Birliği kodeksine uyumludur. Neden peki Avrupa’ya ihraç ettiğimiz bazı gıda ürünleri geri iade ediliyor. Burada iş pestisit analizlerine ve denetimlerine kalıyor. Bunlar devlet tarafından yapılmıyor mu? Elbette yapılıyor. Bu tarım ürünlerini kamyon kamyon, kilo kilo ölçme ve denetleme şansı yok devletin. Burada üreticinin sorumlulukları devreye giriyor. Tabi hiçbir üreticiyi zan altında bırakmak istemem. Üreticinin bu konularda çok ciddi eğitimden geçmesi ve bilinçlenmiş olması gerekiyor.

Pesitisist kalıntısını en aza indirmenin en etkin yolu, ilaçlama ile hasat süresi arasındaki geçen sürenin uzunluğudur. Buna sebep bitkisel ürünler için çeşitli ülkeler hasat aralığı tüzüğü çıkararak bir nebze de olsa kalıntı pestisit düzeyini asgari seviyede tutabilecek önlemler almayı uygun görmüşlerdir. Bundan mütevellit üreticilere bu konu eğitimler verilmelidir Kullanılacak zirai ilacın dozları kullanım zamanı, en son kullanabileceği vs. bilgileri bilmesi gerekiyor. Konu sadece kanunlarla halledilebilecek bir mevzu değil. Burada hem ülke çapında hem de yerelde hizmet veren marketlerin bu ürünleri kontrol etmesi gerekiyor. Tarladan sofraya bir gıda denetim zinciri gerekiyor.

Kimyasal kalıntıları gidermek için en azından mutfağımıza giren meyve ve sebzeleri su ile çok dikkatli yıkamalıyız. Kısa bir süre suda duraladıktan sonra yumuşak bir fırça ile sonrada akan suda sert fırça ile yıkanabilir.

Her üründe pestisit kalıntısı olmayabilir ve kalıntı oranları farklı olabilir. O yüzden bilinci tüketici olarak, bir gıda okuryazarı olarak hangi ürünlerde pestisit kalıntısı var onu araştırmalı ona göre bu ürünlerin temizliğine daha bir önem göstermeliyiz. Araştırmalara göre en çok zirai ilaç kalıntısı ıspanak, çilek, karalahana, lahana, nektarin, şeftali, elma, üzüm, biber, armut, kereviz ve domateste görülmüştür.

Zirai mücadelede bu ilaçların kalıntılarının çevreye ve insan sağlığına verdiği olumsuz etkilerden dolayı alternatif mücadele yollarına gidilmelidir. Bunun için kültürel mücadele, fiziksel mücadele biyolojik mücadele yöntemlerin başta olmak üzere yapay zekânın da kullanıldığı yeni nesil mücadele türleri üzerinde durulmalıdır.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri