MAHMUT ALİ CENGİZ KÖROSMANOĞLU

Türkiye’nin Et Açığını Nasıl Kapatabiliriz ?

TÜRKİYE’NİN ET AÇIĞINI NASIL KAPATABİLİRİZ ?

Türkiye’de kırmızı et tüketimimiz her geçen gün artıyor. Ülkemizin nüfusu artıyor, gelişmişlik düzeyi artıyor buna ilave olarak Da beslenme alışkanlıklarımız değişiyor. Yurtdışından gelen misafirlerimiz ve turistlerle birlikte kırmızı ete olan ihtiyaç daha da fazlalaşıyor. Ülkemizde 2000’li yıllarda 500 bin ton olan et tüketilirken, 2022 yılı itibariyle 2 milyon tonu geçmiş durumda.

Et ve et ürünleri sektörü küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu gelişmede küresel et talebinin yükselmesinin yanı sıra üretim, işleme ve taşımada verimliliğin artmasının da etkisi olmuştur.

Ülkemizde son aylarda kırmızı et fiyatlarında bir yükselmenin olduğu hepimizin malumu.

Tüketiciye ulaşan et fiyatlarının düşmesi için karkas fiyatlarının düşmesi, bunun içinde kırmızı et üretiminin, dolayısıyla yerli hayvan varlığının artması gerekiyor. Bunun içinde ot ve tane yem üretiminin artması ve üretim maliyetlerinin düşürülmesine ihtiyaç duyulmaktadır…

Yem ham maddesinde özellikle mısırda şuan için ithalata ihtiyaç duyulduğundan dolayı maliyeti nerede ise sıfır olan ot yani meralardan beslenen hayvanlara yönelmemiz gerekiyor. Yem giderlerinin düşürülmesi için meraların ıslah edilmesi köy sakinleri veya hayvan sahipleri tarafından korunması, geliştirilmesi ve kullanımının artırılması gerekmektedir.

Türkiye’nin dünya üzerinde sahip olduğu tarım alanı bellidir. Dünya da tarım alanları bakımından 32. sıradayız. İklim anlamını da çokta avantajlı bir bölge de değiliz. Buna rağmen tarımsal üretimde dünyada ilk 10 Avrupa’da 1. sıradayız. Bu çerçeveden baktığımızda Türk çiftçisi başarılıdır ve Türkiye tarımda başarılıdır. Dünya tarım ticaretinde istenilen yerde mi sorusuna verilecek cevap, tabiî ki hayır olacaktır.

Bunun birinci sebebi ihracatımızı ara mamul şeklinde yapmamız, ikinci olarak da marka değerimizin düşük olmasıdır. Bu ikisi halledilebilir ve başarılabilecek şeylerdir. Üçüncü olarak da ki bana göre en önemlisi de budur; tarımsal ihracatı artırmanın yolu Hollanda başta olmak üzere, tarımsal ihracatı yüksek olan ülkelerin yaptığı gibi ara mamulü ithal edip, işleyip nihai ürün olarak satmaktır. Tarımsal ihracatı fazla olan ülkeler bunu yapmaktadır. Hepsi kendi ürettikleri ürünler değildir.

Yem fiyatlarını düşürelim diye tarım alanlarını yem bitkileriyle dolduracak değiliz. Potansiyelimizi optimum bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Özellikle son çıkan tarım kanunuyla tarımsal üretimde planlı bir üretime geçilecek. Bu da bize istenilen ürünlerin istenilen miktarda üretimine imkân sağlayacak. Tarım alanlarındaki öncelik tabiki insan beslenmesi.

Tarım niçin yapılır? Elbette ki insan beslenmesini sağlamak maksadıyla yapılır. Ondan sonra hayvanlar geliyor. Aslında mera hayvanlar için, tarım arazileri insanlar için besin kaynağını oluşturur. Bugün bu denge yağışı bol olan ülkeler için hala mevcuttur. Avrupa’ya baktığımızda yağış ortalamaları çok yüksek. Bundan dolayı çayır ve meraları oldukça iyi durumdadır. O yüzden de hayvancılıkta iyi durumdadırlar ve et bize göre daha ucuzdur.

Dünyada 2020 yılı itibari ile yaklaşık 337 milyon ton et üretimi gerçekleşmiştir (FAO). Dünyadaki et üretim kaynakları (hayvan türleri) çeşitli ve fazla olmasına rağmen tavuk eti (%35), domuz eti (%33) ve sığır eti (%20) toplam üretimin neredeyse %90’ınını oluşturmaktadır. Kırmızı et olarak baktığımızda  Dünyada 2020 yılı itibari ile çoğunluğu domuz (%54) ve sığır (%34) eti olmak üzere yaklaşık 198 milyon ton kırmızı et üretimi gerçekleşmiştir. Koyun eti kırmızı etin %5’ini ve keçi eti de sadece %3’ünü oluşturmaktadır. Bu sıralama manda eti (%2), av hayvanları eti (%1), çoğunluğu at eti olmak üzere tek tırnaklılar eti %0,5, tavşan eti %0,4 şeklinde devam etmektedir.

 Kişi başına düşen kırmızı et miktarında dünya ortalaması 26 kg/yıl iken Amerika, Avrupa ve Okyanusya gibi gelişmiş alanlarda 60 kg’ın üzerine çıkabilmekte veya Asya’nın bazı bölgeleri ile Afrika’da 10 kg’ın altına düşebilmektedir. Türkiye’de ise bu tüketim miktarı 23 kg şeklinde olup dünya ortalamasının ve gelişmiş ülkelerinin biraz gerisinde kalmaktadır.

Son 10 yıla ilişkin kırmızı et üretim tahminleri incelendiğinde, toplam kırmızı et üretiminin 2013 yılında 1 milyon 99 bin 81 ton iken 2022'de 2 milyon 191 bin 625 tona ulaştığı görülmüştür. Kırmızı et üretiminin 2022'de yüzde 71,8'ini sığır eti, yüzde 22,3'ünü koyun eti, yüzde 5,3'ünü keçi eti ve yüzde 0,6'sını manda eti oluşturuyor. Burada küçükbaş hayvan etinin oranının çok az olduğu görülüyor. Türkiye’nin kırmızı et ihtiyacını küçükbaştan sağlamaya başladığımızda, etin maliyeti de düşük olduğu için, ona bir yöneliş olacak, oransal anlamda büyükbaş hayvan eti azalacak ve arz talep dengesi kurulacak ve fiyatlar düşecektir.

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği bakımından Türkiye çok önemli avantajları vardır.

Ülkemizin coğrafi yapısı ve geniş meraları göz önüne alındığında, ucuz maliyetli ve kaliteli hayvancılık için önemli potansiyele sahip olduğu görülmektedir. Türkiye’deki meraların büyük çoğunluğu düşük verimli olup, yağış ortalaması az olduğundan mütevellit otlar kısa ve küçük olduğu için, küçükbaş hayvancılık açısından daha uygundur.  Özellikle koyun ve keçi yetiştiriciliğin bu meralar elzemdir, aranan bir özelliktir. Bundan dolayı da ülkede yapılabilecek en ucuz maliyetli hayvancılık küçükbaş hayvan yetiştiriciliğidir.

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin ülke et ihtiyacının karşılanmasında çok büyük bir önemi vardır.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri