EMİN GÖNEN

İsrail Terör Devleti Değildir.

İSRAİL TERÖR DEVLETİ DEĞİLDİR.

“İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un bugün başlayacak Türkiye ziyaretinde, iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alınacak.”

“Eşi Michal Herzog ile Ankara'ya resmi ziyaret gerçekleştirecek olan Herzog, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde devlet töreniyle karşılanacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelecek.”

“Türkiye ile İsrail ilişkilerinde tansiyon, bu ülkenin 2010'da Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyla yükselirken İsrail-Filistin geriliminden de etkilendi.

Bu süreçte diplomatik ilişkilerde yaşanan durgunluğa rağmen, İsrail ile ticari ilişkiler genel olarak pozitif seyrini sürdürdü.”

     Yukarıda yazanlar, TRT HABER internet sitesinin konuyla ilgili haberinden pasajları içeriyor ve İsrail’le sürekli gelişen dış ticaret hacminden falan bahsediyor. Bu yaşanan gelişme ve gerçekleşen ziyaret bir çoğumuz için farklı anlamlar ifade ediyor. Şimdi milli görüşçü camia başta olmak üzere bu ziyaretle alakalı, “Katil İsrail’i ülkemizde istemiyoruz temalı” tepkiler gelecektir. “One Minute”, Mavi Marmara ve sayın cumhurbaşkanımızın “İsrail Bir Terör Devletidir açıklamaları, hatırlanacak ve hatırlatılacaktır. Kimi medya bunu görmezden gelmeye çalışacak, muhafazakar ve İslamcı tabanın sadakatinde oluşacak en az hasarla bu durumun atlatılması için gerekeni yapacak.

     Herzok’un ziyaretinde gündeme gelecek konular, görüşülecek iş birliği anlaşmaları ve özellikle İsrail’in Filistin’den gasbettiği doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya satma anlaşması ülke gündemi içerisinde konuşulacaktır. İsrail ile normalleşme kavramı tartışılırken, çok az kişinin aklına “zaten görünenin dışında gerçekte ne kadar anormalleşmiştikki” sorusu gelecek.   

     “Helal olsun Reise, İsrail bükemediği eli öpmeye geliyor” tespitinde bulunan uluslararası siyaset dehaları buraya kadar hala yazıyı okumayı bırakmadılarsa da bundan sonra bırakmalarını tavsiye ederim. Çünkü bu yazı onların derûn dış politika anlayışları karşısında biraz sığ kalabilir.

     Ak Partinin ilk kurulduğu dönemleri hatırlıyorum. Henüz 20- 21 yaşlarında bir gencim ama siyasetle yakın ilgim var. Ak partinin kuruluşunda en çok öne çıkan söylemlerden biride Reel politik söylemiydi. Küresel sistemle kavga edilmeyecek, hatta küresel siteme entegre olunacak ve pastadan pay alınacaktı. Gerisi hayaldi, yel değirmenlerine savaş açmaktı. Dışarıda AB, ABD ile iyi ilişkiler kurulacak. İçerde ise “muhafazakar demokrat” çizgisiyle İslamcı, muhafazakar, liberal, milliyetçi gibi gruplar tek ittifakta birleşecekti. Hem parti hem de ülke yönetiminde ortak akıl kullanılacaktı. Ülkenin liberal zevatı dört köşe oldu.
     Ancak geçen süre içerisinde hem içte hem de dışta esen siyasi rüzgarların, oluşan siyasi atmosfere göre pozisyon alma gerekliliğinin ve konjoktürel durumunda etkisiyle belirli bir dönemden sonra bir evrilme başladı. Liberalizm çöpe atıldı. Reel politik artık geçer akçe olmaz oldu. Ortak aklı ise ara ki bulasın. Bunların yerini, daha milliyetçi ve İslamcı duran daha sert bir yapıya sahip bir vizyon aldı. AB’ye, ABD’ye, İsrail’e kafa tutan, yeri geldiğinde meydan okuyan, içte güçlü yetkilerle donatılmış güçlü bir lider profili üzerinden okuduk her şeyi. Her şeyimizi ona göre ayarladık. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın “One Minute” ve Dünya Beşten Büyüktür.” gibi çıkışlarının arkasında olduğumu belirtmek isterim. Bu desteğim, bu teorik çıkışların pratik anlamda gereğinin yapılıp yapılmadığı tartışmasının dışında kalmaktadır.

     Peki bu ziyaretle birlikte geldiğimiz nokta ne anlama gelmektedir. “İsrail bir terör devletidir” le bugünkü dostane ziyaret arasındaki geniş makas aralığının sebebini merak etmek vatandaş olarak hakkımızdır diye düşünüyorum. Ekonomik, siyasi ve ticari koşullar gereği, “reel politik”e gerimi dönüş yapıldı? Bu normalleşme kapsamından anladığım kadarıyla artık “İsrail bir terör devletidir.” demeyeceğiz öyle mi?

     Şunu ifade edeyim ki; reel politikçilerle ve “devlet yönetimi çıkar yönetimidir. Duygusallığa yer yoktur” diyenlerle zahirende olsa bir konuda aynı fikirdeyim. O konu “İsrail terör devletidir” sözüne karşı olmamızdır. Ama arada bir fark var. Onlar bu söze karşı çıkıyorlar çünkü, küresel egemenlere karşı durmak, hele de “Özgür Kudüs” gibi Zalim İsrail’in kutsal topraklardan atılması gibi düşünceler onlara göre romantik hayallerden ibarettir ve akla ziyandır. Bense İsrail terör devleti değildir diyorum çünkü İsrail’i devlet olarak tanımıyorum. Evet ilk kurulduğunda, Ülkemiz adına yöneticilerimiz devlet olarak tanımış olabilir. Ama ben kendi vicdanımda, kendi ruhumda, İsrail denen canavarı hiçbir zaman devlet olarak kabul etmem mümkün değildir. Bulunduğu toprakları benzeri görülmemiş zorbalıklarla ele geçiren, bölgeyi kana gözyaşına ve vahşete boğan, fıtratında terör olan bu güruhu, bir devlet olarak görmeyi, şahsen kendi aklıma, vicdanıma, inancıma ihanet addediyorum. Hem İsrail hiçbir zaman bir devlet gibi davranmamıştır. Her zaman, uluslararası hukukla, savaş ahlakıyla alakası olmamış bir işgal çetesi olarak hareket etmiştir.

     Ben İsrail ve Filistin konusuna bakışı Erbakan ekolünde olan bir insanım. Kimse kusura bakmasın. İsrail’e karşı duruşunu siyasi görüşüne ve partisinin siyasi ikbaline göre ayarlayanlardan olmayacağım.  

2 Yorum

Eriş Cemil SANC

Eriş Cemil SANC

10 Mart 2022
MâşâAllâh BârekAllâh Kardeşim, kalemin de aklın gibi keskin, kalbin gibi berrak, yüreğin gibi güçlü.

Mustafa şahin

Mustafa şahin

11 Mart 2022
Güzel yazı Takip edeceğiz inşallah

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri